A Ç I K M E
K T U P
Sayın AK Parti Genel Başkanı
Tayyip ERDOĞAN,
Sayın Tayyip ERDOĞAN’ın Rusya Gezisi
sırasında, Karslı Kürt işçi
Zülfikar BARAN’la yaptığı karşılıklı
konuşmayı gazete ve TV’lerde izledim.Türkiye’yi
yönetmekten sorumlu olan bir siyasi partinin genel
başkanı olduğunuzu unuturcasına,
hareket etmenizi rahatsız edici, sorunları
çözücü bir tavır görmediğimden bu mektubu
kaleme aldım.
25 Aralık 2002 Tarihli Hürriyet Gazetesi
de bu sohbetinizi, 22. Sayfasında “Rusya’da
‘Kürt’ sohbeti” başlığıyla
sundu. Gazete bu ana başlığın
altına, konuşmaların özü olan iki
alt başlık yerleştiriyor ve şöyle
yazıyor: “Karslı İşçi: Kürt
sorununu çözemezseniz biterseniz”, “Erdoğan:
Ben böyle bir sorun yok diyorum”.
Konuşmalarınız incelendiği
zaman görülecektir ki, Karslı Kürt Zülfikar,
Türkiye’nin 80 yıllık politik yaşamından,
egemenlik anlayışı konseptinden,
devlet iktidarı ve hükümet deneylerinden yola
çıkıp sonuca varırken, gerçekçi.
Özce söylediği şu: “Türkiye’nin
hayati temel sorunları vardır. Bu temel
sorunların başından geleni, Kürt
sorunudur. Temel sorunları ve özellikle de
Kürt sorununu çözemeyen hükümetler, ayak sürseler,
devlet iktidarından ve özel güç odaklarından
destek de alsalar, sonunda bilince dayalı olmazsa
da, hislere/duygulara, sezgilere dayalı olarak
halktan derslerini alıp, çekip gitmektedirler.
Bu doğru, AK Parti Hükümeti için haydi haydi
geçerlidir. Çünkü AK Parti’nin, birazcık da
olsa, resmi ideoloji ve devlet iktidarıyla
başı dertte. Eğer AK Parti Hükümeti,
bu temel sorunları çözmezse, hiç iktidar olamayacaktır.
Hatta diğer hükümetler kadar bile , hükümet
etmede de şans sahibi olamayacaktır.”
Sayın ERDOĞAN ,Kürt Zülfikar’ın
bu görüşlere katılmamak mümkün mü? AK
Parti yöneticileri olarak sizler de, hem hükümet
olmadan önce ve hem de sonrasında bunları
ifade etmiyor muydunuz? Ne yazık ki, AK Parti
Genel başkanı ve fiili başbakan olarak
bunları unutarak diyorsunuz ki, “Türkiye’de
bir Kürt sorunu yoktur”. Ama bunu belirtirken
de, iki arada bir derede olduğunuz açığa
çıkıyor. Bu nedenle “kendinize Kürt
de diyebilirsiniz. Ama, Kürt sorunu var demeyin.
Eğer insan sorun var demezse, sorun yok demektir.”
Bu mantığı ve anlayışı
benimsemek olanaklı mı? Bu mantık
en başta da, Sayın T. ERDOĞAN’ı
mahküm ediyor.
Sayın Tayyip ERDOĞAN’ın mantığıyla
hareket edersek, ya da o mantığa mahküm
olursak, Türkiye’de hiçbir sorun yoktur; İnsan
hakları ihlali sorunu yoktur, işkenceler
yoktur, yeni bir demokratik anayasa sorunu yoktur,
düşünce, ifade, örgütlenme ve inanç özgürlüğü
sorunu yoktur, hukuksuzluk ve adaletsizlik sorunun
yoktur, eşitsizlik sorunbu yoktur. Yoksulluk
sorunu yoktur. Geleneksellik ve modernlik sorunu
yoktuır. Otorşiterizm/totaliterizm ve
demokrasi, demokratikleşme sorunu yoktur. Sadece
bazı insanlar, insan grupları bu sorunları
yaratıyorlar.
Eğer bu mantık kabul ediirse, siyasi
ysaklarla karşı karşıya olan,
seçilme özgürlüğü ve temsil etme özgürlüğü
elinde alınan bir Tayyip ERDOĞAN sorunu
da yoktur. Bu sorun, Sayın Tayyip ERDOĞAN,
partisi ve siyasi çevresi dışındaki
demokratlar tarafından yaratılmış
bir sorun var.
Sayın Abdullah GÜL ve Tayyip ERDOĞAN,
bu görüşlere katılmak olanaklı mı?
Sizin görüşlerinizi çokça karikatürize ettiğimi
ileri sürebilir ve diyebilirsiniz ki; “Ben Kürt
Zülfikar BARAN’la konuşurken sadece söz, latife
ve günah savuşturma niteliğinde bu konuşmayı
yaptım” diyebilirsiniz. Ama. Buna hakkınızın
olmadığını, sizin görüşlerinizin
Türkiye ve dünya kamuoyunda bağlayıcı
olduğunu, Türkiye’nin !/3 nüfusu teşkil
eden Kürtlerin kırılacağını,
kendilerini dışlanmış göreceklerini,
Onların sorununu çözümü için geçmiş hükümetlerden
farklı olmayacağınız görüş
ve kanaatine kapılacajklarını bilmeniz
gerekirdi.
Sayın Tayyip ERDOĞAN, TBMM’de 2/3 milletvekiline
sahip, hükümet eden bir partinin genel başkanı,
siyasi yasaklardan dolayı anaysal olarak Başbakan
olamayan, fakat fiilen Başbakan bir insansınız.
Türkiye’de yasaklardan dolayı sıkıntı
da çeken bir insansınız ve Türkiye gerçeklerini
de bilen belediyecilikten gelen bir bilge insansınız.
Bırakalım Kürtlerin uzun tarihi geçmişini
bir tarafa, son 15-20 yıllık dönemdeki
çatışmalardan dolayı da olsa bir
Kürt sorununun olmadığını ileri
sürebilirsiniz? 12 Aralık Kopenhag Zirvesi’nde
üyelik için tarih alma yarışında,
AB devlet yetkilileri ve başbakanlarıyla
yaptığın görüşmelerde bu gerçeği
görmemeniz olanaklı mı? Özellikle de,
benim de vatandaşı olduğum İsveç’in
başbakanının Kürtlerle ilgili söylediklerini
atlamış olabilir misiniz?
Kürt Zülfikar BARAN kardeşimizin de belirttiği
gibi, Türkiye’de bir Kürt sorunu vardır. Bu
sorunla ilgili kendisini taraf gören kuruluşlar,
siyasal partiler, vakıflar ve kanaat önderleri
var. Partimiz (HAK-PAR) bu kuruluşlardan biridir.
Kürt sorunu, çözülmek zorundadır. Bu sorun
çözülmden, Türkiye’de AB standartlarında katılımcı
çoğulcu bir demokrasiyi yapılandırmak
olanaklı değildir. Kürt sorunu, demokratikleşmenin
olmazsa olmaz şartlarından biridir. Bu
sorunu, birlikte ve toplumsal bir konsesus ve yeni
bir siyasal, sosoyal, kültürel sistmle çözebiliriz.
Kürt sorunu, etnik/ulusal planda da bireysel ve
kollektif hakların gerçekleştirilmesi,
kurumlaşması vehukuksal güvenceye bağlanması;
özyönetim hakkının şejillendirilmsei
ve temsili sorunudur.
Bu sorun çözülmden, halkın gerçek iktidarı
da çözülemez. Halklar gerçekten ikitidar olamaz,
İktidar, atanmışların ve resmi
ideolojinin temsilcilerinin elinde kalır. AK
Parti hükümeti ve liderleri bu konuda/alanda da
bir sınavla karşı karşıyadır.
Ya diğer tüm sorunlar gibi Kürt sorununu da
çözecek. Ya da iktidar ve muktedir olamayacak.
Başarı dileklerimle.
28 Aralık 2002
İbrahim GÜÇLÜ
HAK-PAR Genel Başkan Yardımcısı
|