psk@kurdistan.nu
PSK PSK Bulten Komkar Komjin Roja Nû Weşan / Yayın Arşiv Link Webmaster
Dengê Kurdistan
 PSK
PSK Bulten
 KOMKAR
Komjin
 Roja Nû
 Weşan/Yayın
 Arşiv
 Link
Webmaster
 
Bir Soykırım ve Asimilasyon Projesi Olarak 1934 İskan Kanunu-II

Ali Haydar Koç

Diktatör Atatürk’ün talimatlarıyla hareket eden cumhuriyet döneminin Türkçü kadrolarının Kürt ulusal meselesine yönelik değişik planlamalarla yürüttüğü bütün siyasal faaliyetlerin özünde, Kürt nüfusunu fiziki/Türkleştirme politikalarıyla yoketmek ve Kürdistan topraklarını Ankara yönetiminin-Türk idaresinin denetimine almak idi. Örneğin:1913-1918 yıllarında Kürtlere yönelik gerçekleştirilen tehcir ve soykırımlarda „İskani Aşair ve Muhacirin Müdüriyeti“ dairesinin müdürü olarak  görev yapmış olan  ve tehcir konularında tecrübeli olduğu için tek parti (CHP) döneminin değişmez (1927-1938) içişleri bakanı olarak görev yapan Şükrü Kaya:1934 iskan kanunu hakkındaki görüşünü şöyle dile getirmişti:“..İskan kanunu, Türkiye cumhuriyetinin otoritesine, diline, bayrağına bağlı olan tek kimlikli bir Türk nüfusu yaratmak..,Türk kültürüne bağlı olmayan ve ana dili Türkçe olmayanların Türk nüfusa entegre edilmesini,Türklük içinde eritilmesini…“(bkz.Tbmm gizli celse zabıtları, c.3).

İskan kanununda en çok tartışılan konulardan biri de, Türk nüfusunun kimlerle ve nasıl artırılması gerektiği üzerinde durulmuş ve ayrıca bu iskan kanununda, yerleşim bölgeleri tespit edilirken „Türk kültürüne bağlı olmama, ana dilinin Türkçe olmaması Türk ırkından-soyundan olmama ve Türklük içinde eritilmesi-serpiştirilmesi...“gibi bazı kavramların çok sıkça kullanılması, İttihatçı yönetim döneminde 1913-1918 yıllarında Kürdistan’da yapılan etüt çalışmalarında da ortaya çıkan raporlarda çok sıkça kullanılan bu kavramlardan yeniden yararlanıldığına işaret etmektedir. Bu etüt çalışmalarının sonucunda ortaya çıkan raporlar, 1923’ten sonra Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı alanlarda ek raporlarla hızladırılarak, 1925 yılında hazırlanan ve Kürdistan’da uygulanan “şark ıslahat planı” gibi idari tedbirlerle  zenginletirilmişti. Tek tek Kürt aileleri üzerinde etütler yapılarak, hazırlanan bu raporlar, 1934 iskan kanununun hazırlık döneminde zorunlu göçertilmeye tabi tutulan Kürtlerin yaşadığı bölgeler ve zorunlu olarak yerleştirilecekleri alanlarla ilgili yer tespiti tartışmalarında kullanılmıştı. Ayrıca Türk yönetimi, bu kanun ile Kürt vilayetlerinde asayışı sağlama adı altında geliştirdiği idari uygulamalarla Osmanlı döneminden kalma milliyetçi Kürt gruplarının çalışmalarını sınırlama-zamanla yoketme siyaseti izliyordu. 1934 iskan kanununun hazırlık döneminde tartışılan bir diğer konu ise, soykırım, etnik temizlik ve zorunlu göçertmelerle boşaltılan Kürdistan’a„..Türk ırkına bağlı olup da balkanlarda ve Kafkasyada yaşayan Türk muhacirlerinin“ nasıl yerleştirileceği sorunu idi.

Türkiye yönetimi,1927 nüfus sayımında Kürt nüfusun fazlalığına  dair durumu, Türk unusuru için önemli bir güvenlik tehdidi olarak değerlendirerek, Kürtlerin iskan kanunlarıyla, Türk nüfusunun içinde asimilasyon yoluyle eritilmesini öngörmüştü. Özellikle 1927 yılında kabul edilen “Bazı eşhasın şark menatıkından garp vilayetlerine nakillerine dair kanun“ ile Türk idaresini red eden 1500’den fazla (resmi kaynaklara göre) Kürt ailesi (hane) batı anadoluya göçertilerek, taşınır-taşınmaz malları talan edilerek, arazileri de bir daha sahibine verilmemek üzere hazineye dahil edilmişti (bkz.Resmi gazete,sayı 624,19 haziran 1927, Tbmm zabıt ceridesi cilt: 28). Ayrıca bu kanuna bağlı olarak 1929’da çıkarılan ve „şark menatıkı dahilinde muhtaç zürraa tevzi edilecek araziye dair kanun“ile Kürtlerden boşaltılan bölgelerdeki arazilerin Türk muhacirlere dağıtılması kararlaştırılmıştı (bkz.Resmi gazete,sayı 1213,8 haziran 1929 ve Tbmm zabıt ceridesi cilt.12). Özellikle Kürdistan’da asayışı sağlama adı altında Türk sömürge idaresini yerelselleştirmek için kurulan ve zorunlu göçertme dairesi gibi çalışan umumi müfettişlikler (1927) bu tehcir kanunlarının pratik uygulayıcıları,tanzim edicileri olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Örneğin; umum müfettişliklerinin önemli görevleri arasında,Kürdistan’dan zorunlu göçertilen Kürtlerin taşınır-taşınmaz bütün malvarlıklarının talan edilmesini tanzim etmek, Ankara yönetiminin yani devletin zimmetine geçirilmesini sağlamak ve Kürtlerden talan edilen sermayeyi yaratılmak istenen ve Türk milli ekonomisini temsil eden kurum/unsurlara devrini gerçekleştirmek idi.

Türkiye yönetimi, geçmişten miras olarak devraldığı iskan politikasını 1934’teki iskan kanununu, Kürt nüfus kimliğini, Türk nüfusun içinde eritilmesini toplumunun bütün kesimlerini kapsayacak şekilde yürürlüğe koyarak, 1934 iskan kanunu sonucunda ortaya çıkan nüfus hareketleriyle, Türk nüfusun genel çıkarlarına göre yerleşim alanlarını düzenliyordu. Dönemin Türk yöneticileri nüfusa dair uygulamaları şöyle tanımlıyordular:“Türklük kimliğini özümsemiş ve olaylar karşısında ortak duygu ve düşünceye sahip kaynaşmış bir nüfus yapısı oluşturmak…“(bkz.Ayhan Aktar,Trakya yahudi olaylarını doğru yorumlamak, Tarih ve Toplum dergisi, Kasım 1996). İçişleri bakanı Şükrü Kaya’nın merkezi bir teşkilat olarak üç şube biçiminde 1930’da kurduğu nüfus işleri umum müdürlüğünün (bkz.Düstur,3.tertip, c.15, Ankara 1955) birinci ve ikinci şubeleri Kürtlerin iskan-sevkiyat işlemlerini planlayarak, Kürt nüfusunu gerek Kürdistan’da ve gerekse sürülme yeri olan batı anadolu’da düzenli bir şekilde kontrol ederek, asimilasyon programları çerçevesi içinde Türk nüfusu içinde eritmek ile sorumlu idi.

27 Nisan 1932’den sonra Türkiye meclisinde hazırlıkları başlatılan, kanun tasarısı olarak  27 mayıs 1934 tarihinde Türk meclisine sunulan ve 14 haziran 1934’te Türkiye meclisinde kabul edilerek yürürlüğe konan 1934 iskan kanunu, Türkiye’nin 20.yy. boyunca sömürge Kürdistan’da uyguladığı en kapsamlı,en uzun süreli asimilasyon ve etnik temizlik projesi olarak karşımıza çıkmaktadır. “52 madde ve 10 farklı bölümden oluşan ve yakın dönem Kürdistan tarihinde Türkiye tarafından gerçekleştirilen soykırım uygulamalarını yakından ilgilendiren 1934 iskan Kanununun, ilk iki maddesi iskan bölgeleri, Türk kültürüne yakın olmayan ve yokedilmesi gereken hedef gruplarını yani öncelikle Kürtlerle ilgilidir. 1.bölümde 3-7 arasındaki maddeler muhacir ve mültecilerin kabulu, 2.bölümü oluşturan 8-11 arası maddeler nakiller, asimilasyon, kültür ve idare tedbirleri işlemekte,iskanın bütün ayrıntıları üçüncü bölümde 12-25 arasındaki maddelerini kapsamakta,4.bölümde mecburiyetler, tasfiye ve istihkak mazbatalarının detaylarını içermekte, 5.bölüm muafiyetleri, 6.bölüm mali hükümlere, 7.bölüm iskan komisyonunun görevlerini işlemekte, 8.bölüm icrai hükümlere ve kanunun son iki bölümü de müteferrik hükümleri açıklamaktadır” (bkz.Tc. resmi gazete, 21 Haziran 1934, no.2733. Düstur, 3. tertip, c.15, başvekalet matbaası, 1934)….

 
   
Dengê Kurdistan © 2011