psk@kurdistan.nu
PSK PSK Bulten Komkar Komjin Roja Nû Weşan / Yayın Arşiv Link Webmaster
Dengê Kurdistan
 PSK
PSK Bulten
 KOMKAR
Komjin
 Roja Nû
 Weşan/Yayın
 Arşiv
 Link
Webmaster
 
Modern Türk Irkçılığının Sömürge Kürdistan’a  Yönelik Faaliyetleri

Ali Haydar Koç

Yirminci yüzyılın başlarında Türk ırkçılığını-milliyetçiliğini ortaya çıkarma ve Türkçülüğü ulus-devlet biçiminde güçlendirme düşüncesiyle mutlak katı siyasal sınırlarla sekillendirilen resmi ideoloji/kemalizm, askeri vesayet ve özel imtiyazlara sahip seçkincilere dayanarak, modern bir toplum/insan tipi yaratma adı altında Türkiye ve sömürge Kürdistan’da  tek parti, tek şef ve tek ırk esaslarına dayanan tek tip bir ulus yaratma düşüncesiyle faaliyetlerini yürütüyordu. 1930’larda devlet egemenliği biçiminde ortaya çıkarak, kendisini güçlü hisseden Türkçülük,kamuoyuna yönelik yapılan propagandalarla geniş kitleleri etkisine almaya çalışıyordu. Örneğin Kemalizmin yani askeri vesayetin talimatlarıyla hareket eden ve onların en önemli propaganda kollarından biri olan dönemin Türk aydınları, bir yandan batı anadoluda modernlik adı altında tek tipleştirme propagandasını yaparlarken, diğer taraftan  Kürdistan’da, Kürtlerin varlığını inkar ederek, modern Türklük düşüncesiyle gerici, dünyadan habersiz, bilgisiz ve cahil olarak telaki edilen Kürtlerin, Türklüğünü ıspat etmeye çalışarak, asimilasyona dayanan Türkleştirme uygulamalarına güç katmaya çalışıyordular. 1919-1940 yılları arasında modern Türk ırkının üstünlüğü esas alınarak, Kürdistan’da soykırımlar gerçekleştiren Türkçü kadrolar, aynı tarihler arasında yürüttükleri çok yönlü çalışmalarla-asimilasyon uygulamalarıyla (idari, kamu, yerel yönetim, siyasi, askeri, ekonomik, sosyal, kültürel ve eğtim-okullaşma vs.gibi) Kürdistan topraklarında hak iddia etme gayesiyle, Türk topraklarının bölünmez bir parçası yapma algısına dair propagandaları yaygınlaştırarak, sömürge Kürdistan’da yerelselleşen Türklük politikalarını uyguluyordular. 1930’lardan sonra Kürdistan’a yönelik modernlik adı altında Türkçü propagandalara ağırlık veren Türk aydınları, askeri vesayetin ve seçkincilerin gücüne dayanarak,Türkçe konuşamayan Kürtleri aşağılayarak, gerici, cahil bir cemaat olarak değerlendiriyordular.Türkçü yöneticilerin talimatlarıyla hareket eden dönemin Türk aydınları, sömürge Kürdistan’da, Türkçe konuşan, Türklüğü kabul eden Kürtleri, modern Türklük siyasetinin yedeğinde dağ Türkleri olarak telaki ederlerken, bu vasifları redden ve bunlara sahip olmak istemeyen Kürtleri kamuoyu nezdinde gerici ve cahil olarak propaganda etme siyaseti izliyordular.

1930’larda sömürge  Kürdistan’da  modern insan   tipolojisinin ölçüsü Türkçe konuşmak ve Türklüğü kabul etmek idi. 1913’te İttihat ve Terraki cemiyetinin Kürdistan’a yönelik çeşitli etüt çalışmalarıyla yürüttüğü Türkçü-Turancı  projeler, cumhuriyet döneminde, Türkiye idaresi tarafından bu projelerin siyasal sınırları ve uygulama biçimleri daha da genişletilerek Kürtler arasında uygulanması sağlanmıştı. 1913-1918 yılları arasında Kürdistan’a yönelik soykırım-asimilasyon projelerinin uygulayıcılarından biri olan Şükrü Kaya (1927-1938 döneminde değişmeyen içişleri bakanı),1937’de içişleri bakanı olarak Türk yazarlarına ve gazetecilerine yönelik bir talimat yayınlayarak, onları halk kitaplarını modernize etmeye davet ederek, şunları dile getirmişti:“Halk kitaplarının kahramanlarını halk seviyor. Bu kahramanlar aynen bırakılsın; yalnız bunlar, rejimin ruhuna uygun, yüksek manalı, yeni vakalar içinde gösterilsin. Böylece halka, sevdiği kitaplar vasıtasıyla telkin etme imkanı hazırlansın…,yada genelgeye göre kasaba ve köy kahvehanelerinde geniş halk yığınlarının okuma ihtiyacını karşılamak ve böylece onların milli ve kültürel terbiyeleri üzerinde etkili olmak amacıyla yeni halk hikayeleri ve romanları yazılmalıydı..”(bkz.Faruk Rıza Güloğul,Halk Kitaplarına Dair,1938 ve Kurun gazetesi, 16 Mayıs 1937).

Halk kitaplarını modernleştirme projesi olarak bilinen bu çalışmalar, Kürtleri geçmişlerinden uzaklaştırma, geçmişsiz-kültürsüz bırakma ve Kürdistan’ı, Türk vatanı olarak telaki etme niyetiyle uygulandığı bilinmektedir. Dönemin Türk yazarları, gazetecileri, araştırmacıları bu talimat ile Kürtleri gerici, irticacı ve cahil bir toplum ilan etme yönünde propagandalar yapmak ile görevlendirilmişlerdi. 1925’lerden sonra Türk yönetimi tarafından Kürdistan’da daha önceleri yayınlanmış bulunan bütün eserler (kitaplar, arşiv vesikaları, dergiler, gazeteler, bültenler, bilimsel araştırmalar vs...) yokedilmek üzere toplatılmıştı. Yokedilen Kürt yayınlarının yerine Türkçü kadroların talimatlarıyla hareket eden Türk gazeteci ve yazarları,Kürdistan’da daha önce yayınlanmış eserlerin hemen hemen tümünün yerine, Türkiye devletini ve Türk ırkının üstün vasıflarını ve resmi ideolojinin modern düşünceye öncülük ettiğini ifade eden propaganda yayınları hazırlayarak,halk kütüphaneleri aracılığıyla Kürdistan’da dağıtılmaları ve propaganda edilmeleri sağlanmıştı. Örneğin;1937 talimatnamesinden sonra matbuat umum müdürü olan Vedat Nedim Tör ve köy eğitmenleri-sonraları köy Enstitüleri müdürü İsmail Hakkı Tonguç hem propaganda kitapları yazarak ve hemde başında bulundukları kurumlar aracılığıyla Türk ırkçılığını anlatan bu yayınları sömürge Kürdistan’ın heryerinde dağıtımını ve tüm Kürt köylerinde sesli okunmasını sağlıyordular (bkz.Malik Aksel,Anadolu Halk Resimleri,1960 ve İsmail Hakkı Tonguç, Canlandırılacak  Köy,1939). Bu sesli okuma günlerinde, Kürtlere ait bütün değerler (din, giyim-kuşam, kültür, sosyal ilişkiler, yaşam tarzı,gelenekler, toplumsal alışkanlıklara kadar..) gericilik biçiminde propaganda edilerek, aşağılanarak, bunların terkedilmesi gerektiği,bu gerici değerleri terketmeyenlerin cezalandırılacağı biçiminde tehdit edici konuşmalar yapilirdi. Ki binlerce Kürdün bu uygulamalardan dolayı öldürüldüğü/ cezalandırıldığı bilinmektedir.

Örneğin; içişleri bakanı Şükrü Kaya’nın talimatlarıyla Kürtlere yönelik, Türkçülüğü öven ve yücelten yeni propaganda kitapları hazırlayan Tevfik Süleyman 1939’a kadar bir kütüphane oluşturacak kadar modernize edilmis kitaplar yazmıştı. (bkz.Aksam gazetesi, 1 Aralık 1939). Buna benzer yayınlar ve çalışmalar Peyami Safa, Yakup Kadri, Muharrem Zeki Korgunal ve Selami Münir gibi yazarlar tarafından da yapılmıştı (bkz.Cumhuriyet gazetesi, 17 Mayıs 1937).  Örneğin bu proje dahilinde çalışmalar yürüten Hikmet Feridun adlı yazar şunları dile getirmektedir:”..Bu şekilde en küçük köye kadar giren bu halk hikayeleri vasıtasıyla inkılabı, tezimizi, en ufak köy evine, köy kahvesine kadar sokabileceğiz. En çok okunan eserlerin içinde en yeni hadiseler, son yıllarda yaptıklarımızı vatandaşlara anlatabileceğiz (bkz.Akşam gazetesi, 16 Mayıs 1937). Propaganda mahiyetinde yazılan bu yayınlar, asimilasyon amacıyla 1937’den sonra Halkevleri programlarına dahil edilerek, dağıtılmaları sağlanmıştı. Kürtleri ve Kürdistan’ı Türkleştirmek adına yapılan bu asimilasyon projeleri, doğrudan doğruya diktatör M.Kemal tarafından yönetiliyordu. Diktatör Atatürk, sömürge Kürdistan’da, bu projeler dahilinde yapılan asimilasyon ve yoketme çalışmalarından günlük, haftalık, aylık ve yıllık raporlarla bilgilendiriliyordu.  Özellikle 1927’lerden sonra Kürtler hakkında etüt çalışmaları sonucunda hazırlanan raporlarda, bu propaganda yayınlarının Kürtler arasındaki etki ve tepkileri konusunda detayli bilgiler de verilmektedir.

Cumhuriyet döneminde diktatör M.Kemal’in talimatlarıyla, emir-komuta zinciri biçiminde çalışan araştırmacılar, siyasetçiler, gazeteciler, yazarlar ve sosyal bilimciler aracılığıyla yapılan çok yönlü projelerle (halkevleri,köy eğitmenleri, köy odaları, halkodaları, köy Enstitüleri, Millet mektepleri, Halk Kültür merkezleri ve halk kütüphaneleri vs..) seçkin bir ulus olarak telaki edilen modern Türklük adına Kürdistan’da uygulanan politikalarla, soykırımlardan sağ kalabilen Kürtlerin, Türkleşirilmesi siyaseti izlenmişti. Bu politik çalışmalar, 20.yy.boyunca Kürt ulusu arasında çok yönlü askeri ve kanuni tedbirlerle daha da güçlendirilmeleri sağlanarak, devamlılık kazandırılmıştı. Bu idari-askeri tedbilerle sömürge Kürdistan’da,Türk idari yapısı kalıcılaştırılmaya çalışıldı.Türkiye devleti,geçmişte Kürdistan’ da yaşanan soykırımları,asimilasyon uygulamalarını ve sömürge Kürdistan’da şiddete dayanan askeri idarenin şiddet-ceza uygulamalarını sorgulamadan, artık “Kürtleri inkar etmiyoruz”gibi propagandaya dayanan söylemlerle, aynı siyasi anlayışı içinde yaşadığımız 21.yy’da da farklı siyasi anlayışlarla-yaklaşımlarla hala devam ettirme siyaseti izlemektedir.

 
   
Dengê Kurdistan © 2011