“Mikro çip”
Arif Sevinç
Mikro çip; Hani şu son teknolojinin harika
ürünlerinden.
Minicik bir cihazla ne harikalar yaratıyorlar
değil mi?
Ben radyonun içini açıp “acaba konuşmaları
yapanları, şarkıları söyleyenleri
bulabilir miyim” diye telef eden kuşaktanım.
Daha radyoyu çözemeden, siyah beyaz televizyonlar
girdi hayatımıza.
Ardından renklisi.
Hele bilgisayarı da görünce pes ettim.
O gün bu gündür bu “Çin işi, Japon işi,
bunu yapan iki kişi, biri erkek biri dişi”
tekerlemesiyle hayatımızın bir parçası
olan cihazları kurcalamaktan vazgeçtim.
Ben daha şu cep telefonlarına takılan
küçücük kartın nasıl işlediğine
akıl sır erdiremezken, ancak bir iki
milim büyüklüğünde “mikroçipleri” nasıl
anlayayım ki?
Neyse o gün büyük bir kederle TV izliyorum; Öcalan
yakalanmış, uçakta göz bağını
yeni çözmüşler. Kendisi konuşuyor “komplo
sürecini” Biir bir bozuyor! Gene de, o ki dedi;
“benimde anam Türk’tür, bir fırsat verilirse
hizmete hazırım” benim moralim sıfır
oldu.
Bir türlü bu durumu anlayamadım. Zaten Öcalan’ı
kimse anlayamıyor ki, ben nasıl anlayayım!
Ne avukatları, ne onlarca yıldır
birlikte yaşadığı arkadaşları,
ne partisi, ne HEP-DEP-HADEP, ne DEHAP’lılar.
Ne dağdakiler ne ovadakiler ne de Avrupa’dakiler!
Hiç kimse Allah için anlayamıyor ki?
Belki biraz TC Genelkurmayı anlıyor.
O da bize yaramaz.
Ben bu işi çözemedim ama mahallede üç tekerlekli
tablasıyla sebze satan Şeyxo çoktan çözmüştü!
Okur yazar değildi ama kafası zehir gibi
çalışıyordu. Aramızda şu
diyalog geçti;
- Şeyxo bıra bu ne haldir?
- Ma ne olmuş ki? Sanki tek O mu yakalanmış?
Daha geçenlerde Peru Işıklı Yol lideri
Guzman da yakalanmadı mı?
- Ama O demir cağları sallıyordu
sanki.
- Ma uçakta cağ mı vardı? Olsaydı
O da sallardı!
- Peki ya söyledikleri?
- Yalan! İnandın mı? Hepsi Komplo,
Qehpe TC’nin dezgahı!
- Nasıl yani?
- Zaten ilaç verdikleri belli, birde mikroçip
taktılar herhalde. Bêle nisk (mercimek) kadar
bişi. Onu kafaya yerleştiriyorlar sonra
karşıya geçiyorlar. Onlar ne dese o da
aynısını tekrar ediyor.
Şeyxo uzun uzun bana mikroçiplerin marifetlerini
anlattı.Vallahi olabilirdi! İkna oldum.
Rahatladım. Hatta bana pek de dikkat etmediğim
bir ayrıntıyı da aktardı;
Meğer Öcalan uçakta gözlerini açar açmaz
şifreli şifreli gözlerini kırpıp
Partiye mesaj veriyormuş. Olabilir mi? Olabilirde
onu anlayacak, çözecek beyin nerede!
Neyse aradan zaman geçti Öcalan mahkemede de Mikroçipin
etkisi altındaydı.
Gerçekten de söyledikleri, savunma adına
ileri sürdüğü tezler tamda TC’nin tezleriydi.!
Sonra PKK kongrelerini yaptı. İsmi değişti.
Başkanlık kurulu oluştu. Bütün örgüt
Öcalan’ın söylediklerini tekrarladı.
Şeyxo’yu görsem soracağım; “ma
oğlum Avrupa’dakilere, Türkiye’dekilere, dağdakilere
de mi mikro çip takmışlar?”
Son günlerde Osman Öcalan, Nizamettin Taş,
Hıdır Yalcın, Halil Ataç, Faysal
Dunlayıcı ve pek çok eski PKK kadrosunun
PWD (PartiyaWelatparez’e Demokratik) İnşa
Komitesi adıyla yeni bir siyasal oluşum
başlattılar.
9 Ağustos 2004 tarihinde kamuoyuna yaptıkları
açıklamada (sonra çark etmezlerse) bayağı
iyi şeyler söylüyorlar. “Güney Kürdistan’da
oluşan Kürt Federe Devleti, Kürtler için tarihi
bir kazanımdır, sahiplenmek ve güçlendirmek
her Kürt yurtseverinin görevidir. Güney’deki Kürt
oluşumunu İlkel milliyetçi bir yapılanma
olarak gören anlayış aşılmıştır.”
diyorlar.
Her halde yıllardır kafalarında
taşıdıkları mikroçipleri çıkardılar
gibi.
İlginçtir, devlet, sanki bu kişileri
yeni tespit etmiş gibi hemen harekete geçiyor
ve Diyarbakır DGM Başsavcılığı
gıyabi tutuklama kararı çıkarıyor.
Sanıklar hakkında, TCK’nın 125’inci
maddesi uyarınca “Yasa dışı
örgütün eylem ve stratejisinin belirlenmesinde talimat
vermek” suçundan ömür boyu hapis cezası istemiyle
dava açıyor.
Her halde Mikroçipleri tekrar takmalarını
istiyor.
|