Haksızlık yapmayalım
beyler...
Bekir Topgider
Kimi Kürt yurtsever örgütlerin geleneklerinden gelen
bazı kadroların, Kürt ulusal mücedelesini ve
ülkemizin bugünkü durumunu değerlendirdikleri sohbetlerinde
ya da sitelere yazdıkları makalelerde, PKK dışındaki
Kürt örgüt ve partilerinin yok olduğu gibi değerlendirmeleriyle
karşılaşıyoruz.
Bazı okuyucular “Bu onların değerlendirmesi
ve görüşüdür” diyebilirler. Ama bana göre bu tür
değerlendirmelerde bulunanlar haksızlık
yapıyorlar. Bu tür değerlendirmeleriyle konuyu
bilinçli olarak çarpıtıp kimi örgütlerin varlıklarını
ve çalışmalarını görmezden geliyorlar.
Bilindiği gibi 1980 öncesi Kuzey Kürdistan´da 10´un
üzerinde yurtsever Kürt örgütü ve partisi vardı.
Her bir örgüt ve partinin o dönemin koşullarına
göre kendi çaplarında belli çalışmaları
ve örgütlenmeleri bulunmaktaydı. Ancak 12 Eylül
faşist cuntasının gelmesiyle birlikte bu
örgütlerin her birinin önder kadrolarının bir
kısmı tutuklanıp zindanlara konuldu. Bu
tutuklamalarla Kürt örgütleri büyük darbeler aldı
ve deyim yerindeyse bir daha toparlanamadılar ve
varlıklarını koruyamaz konuma geldiler.
Dışarıda kalan kadroları aracılığıyla
örgütlerinin yaralarını sarma ve mücedeleyi
sürdürme çabası içinde olan kimi parti ve örgütler
maalesef bir daha toparlanamadılar. Bu durum hiç
kuşkusuz Kürt halkının ulusal demokratik
mücadelesi açısından büyük bir kayıp ve
talihsizlik oldu.
Ama bugün gerek ülkeye ve gerekse yurtdışına
bakıldığında, 1980 öncesinde var olan
ve bugün de etkinlik ve kitle gücünü koruyan iki parti
bulunmaktadır.
Bunlardan bir PKK, diğeri ise PSK’dir. PKK’nin kitleselliği
ve etkinliği biliniyor. Tüm yanlışlıklarına,
günübirlik ve istikrarsız politikalarına rağmen
gündemi belirlediği de biliniyor. PKK’nin ve yandaş
örgütlerinin izledikleri politikaları değerlendirmek
bu yazının konusu olmadığı için
o konuya girmeyeceğim.
PKK dışında var olan diğer Kürt partisinin
PSK olduğu ortadadır. Bugün istenilen düzeyde
bir kitleselliği yakalamasa da PSK´nin önemli bir
güç olduğu bir realitedir ve onu yok saymak bu gerçeği
değiştirmez. PSK, gerek ülke içinde ve gerekse
dışında, kurulduğu günden bu yana
gücü ve imkanları ölçüsünde sömürgeciliğe, işgalcilere
ve her türlü gericiliğe karşı mücadelesiyle
meydanlarda olmuştur. Yine PSK kadroları, partinin
politikalarını hayata geçirmek için çok ciddi
düzeyde fedakarlık ve özveride bulunmuşlar,
her türden toz ve duman ortamında yollarını
şaşırmadan dik durmayı becermis ve
bunu ispatlamışlardır.
Daha dün Ankara’nın göbeğinde legal bir parti
kongresinde Kürt halkının milli marşı
Ey Reqîb okunuyorsa bunda PSK kadrolarının Kürt
sorunu ve milli talepler konusundaki kararlı mücadeleleri
ve dik duruşlarının çok büyük payı
olduğu inkar edilemez. Ha keza federasyon tezi bugün
ulusal bir talep haline gelmişse bu PSK’nin kararlı
ve ilkeli politikasının bir eseridir.
PSK bugün de gerek ülke içinde ve gerekse dışında
hatırı sayılır kitle, gençlik ve kadın
örgütlerinin yanı sıra kültürel kurumlara sahiptir
ve bu kurumlar on yıllardır aralıksız
olarak Kürt halkının milli mücadelesi için çalışma
yapmaktadırlar. Bunun en iyi örneklerinden biri olan
KOMKAR, tüm saldırı ve yok etme çabalarına
rağmen, yurtdışındaki en saygın
ve kitlesel örgütlerden biri olarak 35 yıldan bu
yana her yıl onlarca kitlesel gece, konferans, yürüyüş
vb. etkinlik düzenliyor.
Yine daha dün ülkenin en ücra köşesi Ağrı´da
binlerce genç biraraya gelip etkinlik yapıyor.
Sonuç olarak bana göre “PKK dışında diğer
örgütler kalmadı” gibi haksız değerlendirmeler
gerçeği yansıtmamaktadır. Bu arkadaşlara,
bu tür değerlendirmelerde bulunurken, kendi durumlarına
bakıp değerlendirme yapmalarını öneririm.
Sapla samanı lütfen karıştırmayalım.
PSK ve kadroları geçmişte olduğu gibi bugün
de meydanlardadır, yarın da olacaklarından
kimsenin kuşkusu olmasın.
|