BASINA VE KAMUOYUNA
Bingöl
Üniversitesi’nin Siyasi Amaçlı ‘Zazacılık’
Sempozyumuna Katılmıyoruz!
Bingöl Üniversitesi, yöreden yöreye kendilerini Kırmanc,
Kırd, Dımıli ve Zaza,
konuştukları lehçeyi de Kırmancki,
Kırdki, Dımılki ve Zazaki
olarak adlandıran Kürt toplumsal gruplarından
Kırmancların (Zazaların) konuştuğu
Kırmancca (Zazaca) hakkında bir sempozyum düzenlemektedir.
Kürtler, beş farklı toplumsal grup olan “Kırmanc
(Zaza)”, “Kurmanc”, “Soran”, “Goran”
ve “Lur”lardan oluşmaktalar. Yani, bir millet
adı olarak “Kürt” kavramı, beş farklı
toplumsal grubun, “Kürtçe” kavramı ise, beş
farklı lehçenin adıdır. Kürtçe, sadece
Kurmanc lehçesinin adı, Kürtler de Kurmanc grubunun
adı değildir. Öte yandan, Zazaların Kurmanc
olduklarını, Zazacanın da Kurmanc lehçesinin
lehçesi olduğunu iddia eden de yoktur. Ama anlaşılan
o ki, Türkiye’de egemen güçler, politikaları gereği
sadece “Kurmanc” grubu için “Kürt” diyerek, Kürt toplumu
içerisinde etnik kaos, milli aidiyet karmaşası
yaratmaya çalışmakta, bu yönde yeni projeler
hayata geçirmekteler!
Bingöl Üniversitesi’nin, son zamanlardaki faaliyetlerine
baktığımızda, böylesi bir projenin
hayata geçirilmesi, en azından teorik altyapısının
oluşturulması misyonunu üstlendiği konusunda
kuşkularımız vardı elbette. Ama yine
de, çok ağır şartlarda yasaklarla boğuşarak,
yıllarca idari ve cezai baskılarla karşılaşarak,
işkencelerden geçerek, Kırmancca’yı (Zazaca)
derleme, koruma, geliştirme ve standart bir yazı
dili oluşturma mücadelesi veren, bu lehçede birçok
kitap, dergi ve gazete yayımlayanlar olarak, adı
geçen sempozyumda sunum yapmak için müracaatta bulunduk.
Ancak 13-14 Mayıs 2011 tarihinde Bingöl Üniversitesi’nde
gerçekleşecek olan ve bize gönderilen “Zaza Dili
Sempozyumu Programı’nı gördüğümüzde,
Bingöl Üniversitesinin, belirlenmiş bir plan doğrultusunda,
nerede Kürt düşmanlığı temelinde Zazacılık
yapan biri ve onlarla ilişkide olanlar varsa, tümünü
özel bir gayretle sempozyum çatısı altında
örgütlediğini ve geliştirilen kirli bir planın
ayaklarını oluşturmaya çalıştığını
hayretle gördük.
Bu planın sahibi ve uygulayıcıları,
bildirilerimizin başlıklarını bile
siyasi amaçları doğrultusunda değiştirme
cüretini göstermekten geri durmamışlar. Örneğin,
“Modern Kırmancca (Zazaca) Edebiyatı”
başlıklı bize ait bildirinin başlığından
“Kırmancca” adını çıkarmış,
“Modern Zazaca Edebiyatı” şeklinde değiştirmişler.
Kabul edilemez bu müdahalenin, bilimsellikle, bilimsel
tavırla hiçbir alakasının olmadığı
ortadadır. Bundan şunu da çıkarmak son
derece olasıdır. Başlık değiştirildiğine
göre, bildirinin içeriği de değiştirilecektir.
Burada bilimdışı, ahlakdışı
bir durum söz konusudur. Bu, aynı zamanda Türkiye’deki
‘akademik’ dünyanın ve ‘akademisyen’ diye bilinen
kimi çevrelerin durumu konusunda da bize yeterince fikir
vermektedir! Neden “Kırmancca” sözcüğüne
sansür koydunuz ve “Zazaca” veya “Zaza Dili”
kavramlarını öne çıkardınız?
Bir üniversite nasıl böyle şeyleri yapar? Bingöl
Üniversitesi rektörü, böyle bir skandal karşısında
adı geçen sempozyumu hemen iptal etmeli ve bu utanç
verici durumdan dolayı kamuoyu önünde özür dilemelidir.
Bingöl Üniversitesi, eskiden Kürt olan ve Kürt partilerinde
çalışan ancak daha sonra partisinden istifa
ederken milliyetinden de istifa eden, daha sonra da anti-Kürt
bir temelde ideolojik faaliyet gösteren birisine iki günlük
sempozyum programı içerisinde, izlenebilir saatlerde
dört oturumda yer vermiştir. Bu şahıs,
bunca katılımcı içerisinde tek başına
‘ana menü’ olarak “Zaza Dilinin Tarihi Gelişimi”,
“Zaza Dilini Birleştirme Sorunu”, “Zaza
Dilinin Alfabesi” ve “Zaza Edebiyatı”
başlıklarıyla 4 kez sunum yapacaktır.
Böylesi bir sempozyuma emsal olabilecek bir örnek var
mıdır dünyada? (Görüldüğü gibi, Bingöl
Üniversitesi öteden beri kullandığı “Zaza
Dili” adını da bu şahıstan almıştır.
Bu durum, Bingöl Üniversitesi’nin ilişkileri konusunda
bize yeterince fikir vermektedir.) Madem bir kişiye
dört tebliğ sunma imkanı veriliyorsa, Seyîdxan
Kurij (Hasan KALÇIK) arkadaşımızın
gönderdiği “Zazaca Yazının Tarihçesi
” ve “Peter Lerch’in Kirdkî Üzerine Çalışmaları”
başlıklı sunumları neden reddedildi
de sadece “Bingöl Ağzının Bazı
Özellikleri” kabul edildi? “Bingöl Ağzının
Bazı Özellikleri” başlıklı sunum,
oynanan oyuna zararı dokunmayan gramerle ilgili bir
çalışma olduğundan dolayı mı
tercih edildi? Kaldı ki, sempozyum ilanında
neden isteyenin istediği kadar tebliğle katılabileceği
vurgulanmadı?
Programda, benzer başlıkların, örneğin
“Zaza Dilinin Alfabesi” ve “Zazacadaki Alfabe
Sorununa Bir Bakış ve Çözüm Önerisi” başlıklı
sunumları aynı oturuma almaya özen gösteren
üniversite, aynı kategoride olan “Zaza Edebiyatı”
başlılı sunumu 09.00-10.00 saatleri arasına
ama başlığı değiştirilmiş
“Modern Kırmancca (Zazaca) Edebiyatı”
sunumu ve diğer arkadaşımızın
sunumunu, alicengiz oyunuyla zaman kullanımının
sarkması bahane edilerek iptal edilecek olan günün
en son saati 18.00-19.20’ye almıştır. Böylece
Kürt düşmanlığı temelinde geliştirilen
ve Zazacanın sahiplenilmesi, geliştirilmesiyle
hiçbir alakası olmayan ‘Zazacı tezleri’ öne
çıkarmaya, diğer sunumları ise figüran
metinler olarak geri plana itmeye çalıştığı
açık bir şekilde meydandadır.
Zazaların Kürt olup olmadıkları, Zazacanın
Kürtçenin lehçelerinden bir olup olmadığını
belirlemek hiçbir üniversitenin üzerine vazife değildir.
Ama Bingöl Üniversitesi amatörce kimi dergiler yayınlamaktan
öteye gidemeyen birilerine Zaza tarihi, Zaza dili, Zazaların
kökeni gibi ideolojik manipülasyona açık konularda
sözüm ona ‘bilimsel tebliğler’ sunma imkanı
sağlayarak, daha sonra bunlara ‘akademik’ bir kılıf
giydirmeye çalışmakta, saksıda Zazacı
kadrolar yetiştirmektedir.
Sempozyum ilanında “…daha önceden başka
bir yerde yayımlanmamış, bilimsel nitelikli
bütün çalışmalar kabul edilecektir.” denilmesine
rağmen, sempozyumun ana menüsü kişinin
sunacağı tebliğler daha önce internet ortamında
‘Zaza Dilinin Gelişimi’ başlığıyla
yayımlanmıştır. Görüldüğü gibi
sadece ‘Tarih’ sözcüğü eklenmiştir.
Sempozyum konu başlıklarının “Zaza
Dili Tarihi, Zaza Dili Coğrafyası, Zaza Dili
Araştırma Ve Geliştirme Yöntemleri, Zaza
Dili Alfabesi Ve Standart Yazı Dili” olarak ilan
edilmesine rağmen, Zazacılık yapanların
ve onlarla ilişkide olanların tümünü sempozyuma
almak için “Kimliğin Belirlenmesinde Anadilin
Önemi!” başlıklı genel bir konudaki
sunumu eklemekten çekinmemiştir. Sormak gerekir,
böylesine genel bir konuyu yukarıda belirtilen başlıklarla
nasıl ilişkilendirdiniz? Eğer böylesine
keyfi konular kabul edilecek idiyse, neden ilan metninde
konu başlıkları şart olarak eklendi?
Madem öyle, o zaman “Eğitimde Anadilin Önemi!”, “Kişisel
Yeteneklerin Gelişiminde Anadilin Önemi!”, “Toplumsal
Gelişim Açısından Anadilin Önemi!” gibi
daha onlarca başlıkta sunumlar hazırlanıp
sempozyuma sunulabilirdi!
Sempozyum ilan metninde “Sempozyum Program Kurulu
tarafından değerlendirilecek” denilmesine
rağmen, kurulun kimlerden oluştuğu gizli
tutulmuştur. Adı geçen ‘kurul’ kimlerden, nasıl
ve hangi ilişkiler sonucu oluşturuldu? Yoksa
sempozyumdaki sunumcular aynı zamanda ‘kurul’u oluşturan
kişiler mi? Sempozyumun ilan ediliş biçimine,
rektörün, zaman zaman sempozyum hakkında basına
verdiği internetten kopya edilmiş çelişkili
beyanlarına ve katılımcılara yönelik
imzasız e-posta iletişimindeki davranışlara
bir bütün olarak baktığımızda, Bingöl
Üniversitesi’nin adeta garip bir şekilde “illegal”
davranışlar sergilendiği görülecektir.
Düşünebiliyor musunuz, bir üniversite sempozyum düzenliyor,
sempozyuma katılımcı olarak verilen e-posta
adresiyle iletişime geçiyorsunuz ama gelen e-posta
mesajları imzasızdır! Kiminle muhatap olduğumuzu
hala bilmiyoruz. Üstelik sanki bir mahkeme veya polis
karakoluymuş gibi biz katılımcıların
“mustear isimlerle katılamayacağı”
tehdidiyle kimlik bilgilerimiz soruşturulmuştur.
Saklayacak gizleyecek hiçbir şeyimiz olmamasına
rağmen, açık kimliğimiz, fotoğraflarımızla
yıllardır yazarlık yaptığımız
ve birçok üniversitede konferanslar verdiğimiz ortada
iken, rektör ve çevresi kimlik bilgilerimizle ilgilenmektedir!
Bingöl Üniversitesi ve rektörlüğünü biraz daha
yakından tanımak için, rektör Gıyasettin
BAYDAŞ’ın, adı geçen sempozyumu düzenleme
çerçevesinde şimdiye kadar Kırmancca (Zazaca)
lehçesi hakkındaki basında çıkan çelişkili
beyanat ve açıklamalarına, üniversitedeki sözüm
ona “Zaza dili” çalışmaları için
akademik personel alımına bakmakta da yarar
vardır.
Bingöl Üniversitesi, bir süre önce, kişiye özel
adrese teslim bir siparişle, sözüm ona öğretim
görevlisi alımı ilanı yaparak, Zazacılık
yapmakla meşhur olmuş birisini kadro olarak
aldı. Kadro alımı konusunda aranacak kriterler
için “Eski Türk Edebiyatı veya Fars Dili ve
Edebiyatı bölümü mezunu olmak. İlgili alanda
Yüksek lisans yapmış olmak. Zaza dili alanında
da bilimsel çalışmalar yapmış olmak.”
deniliyordu. Sormak lazım, “Eski Türk Edebiyatı
veya Fars Dili ve Edebiyatı bölümü” ile Zazaca
arasında nasıl bir ilişki var? Peki, örneğin,
neden “Arap dili ve Edebiyatı bölümü mezunu” da olmasın?
Bunun izahı, açıklaması nedir? Dahası,
bu kişinin “Zaza dili alanında da bilimsel
çalışmalar yapmış olduğu”
nasıl tespit edildi? “Zaza dili alanında”
hangi çalışması, hangi bilimsel kriterlerle
‘bilimsel’ olarak kabul gördü?
Sonuç olarak, Bingöl Üniversitesi rektörü Gıyasettin
BAYDAŞ öncülüğünde düzenlenecek olan “Zaza
Dili Sempozyumu”nun amacı Zazacayı koruma,
yaşatma ve geliştirme veya Zazaları uluslaştırma
olmadığı, sadece Kürtleri böl-parçala-çürüt
politikasının, Kürtlerde etnik karmaşa
yaratma planının bir ayağı olarak
hayata geçirilen bir proje olduğu ortadadır.
Böylesi artniyetli, tamamen siyasi amaçlı, manipülatif
bir etkinliğe katılmayacağımızı
kamuoyuna saygıyla duyururuz.
Yazar Roşan LEZGÎN
Yazar Seyîdxan KURIJ
|