İsviçre’de
“Arap İslam Dünyasında Son Gelişmeler”
konulu seminer gerçekleşti
Aydoğan İnal/İsviçre
9 Nisan 2011 tarihinde İsviçre’nin Solothurn kentinde,
Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) İsviçre Dayanışma
Komitesi ve İsviçre KOMKAR tarafından “Arap
İslam dünyasında son gelişmeler” konulu
bir konferans düzenlendi. Konferansa, PSK Eski Genel Sekreteri
siyasetçi-yazar Kemal Burkay panelist olarak katıldı.
Konferansa ayrıca PSK İsviçre Birimi de destek
sundu.
Solothurn Altersspital Konferans Salonu’nda saat 18 de
iki bölüm halinde başlayan konferansın ilk bölümünde
açılış konuşmasını Cafer
Küçükyıldız yaptı. Küçükyıldız
şöyle dedi: “Aylar öncesinden hazırlıklarına
başlamış olduğumuz konferansın
konusu Türkiye’de yaklaşan seçim süreci ve HAK-PAR’ın
bu seçimlerdeki rolü idi. Fakat konferansın konuşmacılarından
olan HAK-PAR Genel başkanı Bayram Bozyel, yoğun
seçim çalışmaları nedeniyle son anda konferansımıza
katılamayacağını iletti. Biz de çok
önceden kamuoyuna bu konferansı deklare ettiğimiz
için iptal etmeyi doğru bulmadık ve Sayın
Kemal Burkay’ın önerisiyle konferansın konusunu
değiştirerek gerçekleştirmek zorunda kaldık.
Gerçekleşen değişikliklere rağmen
duyarlılık göstererek katılanlara teşekkür
edarim.” Küçükyıldız daha sonra sözü Kemal
Burkay’a verdi.
Burkay konuşmasında, doğada her şeyin,
her varlığın ve hareketin birbirini etkilediğinden
söz ederek, “bir kelebeğin bir yerde kanat çırpması
başka yerde fırtınaya yol açar” biçimindeki
ilginç özdeyişi hatırlattı ve Arap İslam
Dünyasında son zamanlarda yaşanan gelişmelerin
de gerek söz konusu ülkelerde ve gerekse bir bütün olarak
bölgede ve dünyada önemli sonuçlara yol açacağını
söyledi. Burkay, “Tunus’ta başlayan bir kıvılcımın
bu ülkede iktidarı birkaç gün içinde değiştirip
Mısır’ı etkisi altına alacağı,
Mübarek rejiminin bir ay gibi kısa bir sürede çökeceği,
ardından söz konusu dalganın Libya’yı,
Yemen’i, Bahreyn’i, Suriye’yi ve diğer Arap ülkelerini
bu ölçüde etkileyeceği çoğu kişinin aklına
gelmezdi. Bu nedenle pek çok yorumcu bu gelişmeleri
sürpriz diye niteledi. Çokları Arap İslam dünyasında
böylesi halk hareketleri beklemiyorlardı. Oysa İslam
ve Arap dünyası da tarihi ve sosyal gelişimin
dışında değil. Yaşanan son gelişmeler
gösterdi ki insanlar dikdatörlük rejimlerini artık
istemiyor,”dedi.
Burkay,
şu anda Atlas Okyanusu’ndan Bağdat Körfezi’ne
kadar söz konusu Arap İslam ülkelerinde yaşananların
kendileri açısından sürpriz olmadığını
söyledi ve da 2002 yılında PSK’nin Yurtdışı
4. Konferansı’nın ardından yayınlanan
bildiride söylenenleri hatırlattı ve bildiriden
Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin değerlendirildiği
bölümü okudu. Bildiride, bazılarının AB’yi
bir Hıristiyan kulübü olarak gördüklerine ve demokrasinin
İslam’la bağdaşmayacağı biçimindeki
görüşlere değinilmekte, ancak bu görüşün
yanlış olduğu, AB’nin temel özelliğinin
din olmayıp gelişkin bilim ve sanat, insan hak
ve özgürlükleri, demokratik gelenekler ve hoşgörü
olduğu belirtilmekte idi. Öte yandan Avrupa ülkeleri
bu duruma bir anda gelmemişlerdi. Ortaçağlarda
karanlık bir dönem yaşayan söz konusu ülkeler,
“rönesans ve reform” denen güçlü bir değişim
ve yenilenme döneminin ve nice çekişmelerin, kanlı
savaşların, altüst oluşların ardından
bugünlere gelmişlerdi.
Bildiride, eğer Türkiye Kopenhag Kriterlerini yerine
getirir, bunun gerektirdiği reformları yapar
ve Kürt sorununun çözümü yönünde ciddi adımlar atarsa,
onun AB’ye üye olmasından yana olunduğu söyleniyordu.
Bildiride ayrıca, İslam’ın demokrasiyle
bağdaşabileceği, bu ülkelerin de önümüzdeki
onyıllar içinde değişip uygar dünya ile
kaynaşacakları doğal olur denilmekte idi
Burkay,
“Son gelişmeler, 2002 yılında dile getirdiğimiz
bu tahmin ve tespitlerimizin doğru olduğunu
gösterdi. Arap İslam ülkelerinde yaşanan bu
değişim kanımca Suriye, İran, Suudi
Arabistan ve hatta Türkiye’yi bile etkisi altına
alacaktır. Süreç devam ediyor. Bu ülkelere bir anda
batılı standartlarda bir demokrasi gelmesini
bekleyemeyiz. Ama bu ülkeler düşe kalka da olsa ilerleyecekler.
Bölge ülkelerinde çok şey değişecek. En
azından cumhuriyet adı altındaki diktatörlükler
ve monark rejimler çökecek, çok partili parlamenter sistem
bu ülkelerde yaygınlaşacak. Toplumlar giderek
şeffaflaşacak. İnsan hak ve özgürlüklerinin
sınırı genişleyecek. Ülkeleri yönetenlerin
şimdiye kadar olduğu gibi pervasızca çalıp
çırpmaları ve insan haklarını çiğnemeleri
kolay olmayacak. Onlar kitleleri hesaba katacaklar,” dedi.
Burkay, söz konusu gelişmelerin Arap olmayan diğer
İslam ülkelerini, İran’ı ve Pakistan’ı,
Türkiye’yi de etkileyeceğini belirterek şöyle
dedi: “İran’da son yıllarda tutucu ve baskıcı
rejime karşı var olan muhalefetin güçlenmesi
doğal olur. Bu değişim dalgası Türkiye’yi
de etkileyecek ve yüzyıla yakın süredir toplumu
tek kalıba dökmeye çalışan Kemalist ideoloji
ve yapının sonunu getirecektir. Bu dalganın
Kürt sorununun çözümünü de olumlu yönde etkileyeceği
kanısındayım. Kürt ulusal mücadelesinin
bundan böyle sivil ve barışçı yöntemlere
ağırlık vermesi, bunun Türk toplumunun
demokrat ve barışçı çevrelerinden de destek
görerek sorunun eşitlik temelinde çözümü mümkün olacaktır.”
Verilen
arada Burkay, Deng Yayınları sorumlusu Muzaffer
Şener tarafından Konferansta açılan kitap
standına gelerek kitaplarını okuyucularına
imzaladı.
3 saate yakın süren konferansın ikici bölümünde
Burkay katılımcıların sorularını
cevaplandırdı. Konferansın sonunda dinleyiciler
Burkay’ın kendi şiirlerinden bir tanesini okumasını
istedi. Dinleyicilerden gelen bu isteği geri çevirmeyen
Kemal Burkay, “yaşanan böylesi zor bir süreçte hepimizin
gülümsemeye ihtiyacı var” diyerek Gülümse şiirinin
Kürtçesini okudu. Şiirin bitiminde katılımcıların
Kemal Burkay’ı ayakta alkışlamalarıyla
konferans son buldu.
|