Diyarbakır
Çıra Kültür ve Sanat Derneğinde "Legal
Zeminde Kürd Hareketi" Konulu Seminer
Diyarbakır Çıra Kültür Ve Sanat Derneğinin
Gençlik komisyonun hazırlamış olduğu
seminerler dizisinin ilk ayağı 03.07.2011 Pazar
günü derneğin konferans salonunda, Legal zeminde
Kürd hareketi adlı seminerle başladı. Seminerin
sunuculuğunu derneğin gençlik komisyonu üyesi
Mürsel Demirtuyi yaptı.
Demirtuyi konuşmasında Kürd Teali Cemiyeti
(KTC) sürecinden bahs ederek başlayan Demirtuyi;
İstanbuldaki Kürd aydınları ve Bedirxan
ailesinin katkısıyla kurulup ilk başkanlığını
Seyir Abdulkadir Geylani’nin yaptığını
belirtti.
KTC’nin Kürd sorunu hakkında tam anlamıyla
bir yol haritası ve bir vizyona sahip olmadığından
kısa zamanda dağılmasına neden olacağını
söyledi.
KTC’nin o dönemdeki faaliyetleri üzerinde duran Demirtuyi;
KTC’nin Kürd alevi hareketine destek vermesinden dolayı
kendi içinde sorunlar yaşadığını,
bu sorunların devamında da Bedirxan ailesi öncülüğünde
Teşkilatı İctimiyeyi Cemiyet (TİC)
‘ini kurduğunu belirtti.
TİC
kurulduktan sonra KTC içinde bir grup KTC’yi fesedip Tİ’e
geçmeyi önerdiğini, TİC’in yaptığı
önemli bir faaliyetin ise o dönemde Kürdistan bayrağının
renkleini belirlemek olduğunu ve o renklerin günümüzde
de hala kabul edildiğini söyledi.
Bundan sonra Dêrsim ayaklanmasına değinen Demirtuyi;
Dêrsim ayaklanmasının kanla bastırılmasından
sonra Kürdistandaki mücadelenin uzun süreli sessizliğe
girdiğini belirtti. Bu durumun DP iktidarına
kadar sürdüğünü belirtti. Bu dönemde gerçekleşen
49lar olayını anlattıktan sonra Kürdlerin
içinde çalıştığı TİP sürecinden
bahsetti.
Kürdlerin o dönemde içinde yer aldığı
iki grup olduğunu belirten Demirtuyi; bu iki grubun
TİP Ve DDKO olduğunu belirterek, TİP’in
bir siyasi parti olduğunu ve bu parti içinde birçok
Kürd aydını olduğunu, DDKO^nun ise Kürdler
tarafından kurulan bir kurum olduğunu söyledi
ve DDKO’nun şubelerinin açılması ve mitingler
yapmasından sonra TİP içinde etkinliğe
sahip olmaya başladığını belirtti.
DDKO’ya karşı 1971 yılında yapılan
göz altı ve tutuklamalardan sonra 1971 yılında
Ankara sıkıyönetimi komutanlığı
tarafından 26 nisan 1971 yılında süresiz
kapatgıldığını söyledi.
Daha sonra Kürdlerin legal partilerle yaptıkları
çıkışın Kürd ulusal mücadelesine yeni
bir yol çizdiğini ifade eden Demirtuyi; Legal parti
süreci Kürd Ulusal demokratik hareketinin yığınsal
nitelik kazanmasına, kitlelerin düzen partilerinden
kopmasına, Kürd demokrasisinin düzey ve içerik kazanmasına,
demokratik alana önem verilmesine ve güven duyulmasına
yol açmıştır. Ulusal demokratik mücadele
aktörlerinin yanı sıra geçmişte düzen partilerinde
siyaset yapan kimi Kürdlerin de legal demokratik dönemin
cazibesini ve avantajlarının kullanarak, ulusal
demokratik çizgide siyaset yapan Kürd orijinli partilerde
yer almasını kolaylaştırmıştır
diyen Demirtuyi, sonra Kürdlerin ilk legal örgütü olan
HEP sürecinden başlayarak günümüze kadar var olan
legal Kürd hareketleri ile ilgili bilgi verdi
Demirtuyi
sözlerini şöyle sürdürdü; “HEP sürecinde Sendikacılar
ve her iki kesimden sosyalistlerle birlikte Kürd yurtseverlerinin
bir bölümü, özellikle Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK),
çevresi etkin rol üstlendi. HEP’ in kurulmasında
kararlı bir irade gösterdi. Kürd ve Türk aydınlarının
da destek verdiği HEP kuruldu. O dönemde yasal kısıtlanmalara
rağmen, HEP program ve tüzüğü ile sınırları
aşan bir yapıya sahipti. Gerek programı
gerek eylem düzeyi nedeniyle legal zeminde kitleselliği
yakaladı, umut ve heyecan yarattı. Kimi Kürd
çevreleri tarafından, özellikle de PKK cenahında,
HEP bir düzen partisi olarak adlandırılıp
suçlansa da kısa zamanda halkın desteğiyle
bu ön yargıları aştı. Doğru bir
zamanda ortaya çıkan HEP, Kürd hareketine iki açıdan
yenilik getirdi. Birincisi Kürd Legal Demokratik mücadelesinin
önemini ve gerekliliğini ortaya koydu, Kürd orijinli
partilerin kurulmasının yolunu açtı. İkinci
ise; düzen partileri içerisinde yer almayan kişileri
bir araya getirdi ve yığınsal bir düzeyde
düzenden ve onun partilerinden kopuşu başlattı.
1991 seçimlerinde HEP ciddi bir yol ayrıma girdi.
HEP’ te yaşanan ayrışma düzenden kopuşun
yarattığı havanın siyasette eşine
az rastlanır yöntemlerle ve siyaset etiğini
hiçe indiren usullerle düzen partisi olan SHP’ye iltihak
edilmesidir.” Dedi.
Daha sonra 1993 yılında PSK ile PKK arasında
imzalanan protokole değinen Demirtuyi, DEP’ in kurulduğunu,
herkesin bu süreci olumlu karşıladığını,
ancak seçimler döneminde DEP parti meclisinde alınan
bir kararla, Kürdistan’da seçim koşullarının
olmadığı, bu nedenle de DEP’ in seçimlerden
çekildiğini ve bundan dolayı da Kürdler içerisinde
ikinci kez ayrışmaya gidildi.”dedi.
Konuşmasına Kürdlerin, DEP’te ki ayrışmadan
sonra tekrardan bir çatı altında toplanamadıklarını
söyleyen Demirtuyi, o süreçte Halkın Demokrasi Partisi
(HADEP) ve Demokrasi ve Değişim Partisi (DDP)
adında iki parti kurulduğunu belirterek sözlerine
şöyle devam etti; “DDP kurulduktan sonra 2 ay içerisinde
kapatma davası maruz kalıp 5 ay içerisinde de
kapatıldı. Bu, Türkiye tarihi açısından
bir partinin kurulmasından sonra hakkından açılan
kapatama davasının en erken sonuçlananıdır.”
DDP’ nin kapatılmasından sonra 11 Mart 1996
yılında Demokrasi ve Barış Partisi’nin
(DBP) kurulduğunu ve 2002 yılında DBP’
nin kadroları da dahil bazı Kürd çevrelerinin,
aydın ve yurtseverlerinin bir araya gelmesiyle HAK-PAR’
ı kurduklarını ifade etti. DKP ve KADEP’
ten de söz eden Demirtuyi, HADEP’ in kapatılmasından
sonra DEHAP, DTP ve son olarak ta BDP’ nin kurulduğunu
söyledi.
|