DİYARBAKIR
ÇIRA KÜLTÜR VE SANAT DERNEĞİN DÜNYA ANADİL
GÜNÜNÜ KUTLADI
21 Şubat Dünya Anadil Gününü kutlamak amacıyla
Diyarbakır ÇIRA Kültür ve Sanat Derneği yaptığı
bir yürüyüş ve basın açıklamasıyla
kutladı. Dernek başkanı Nevzat Karakeçi
tarafından okunan basın açıklamasında
Kürtçe eğitimin önündeki yasal engellerin kaldırılması
istenerek Türkiye’nin altına imza attığı
uluslar arası antlaşmalara uyması istendi.
Dernek binasından hareket eden kitle, anadile dair
slogan ve Kürtçe şarkılarla AZC Plaza’nın
önüne geldiler. Kitle, AZC Plaza önünde anadilde eğitim
için HAKPAR il örgütü tarafından açılan imza
standına uğradıktan sonra dernek başkanı
Nevzat Karakeçi basın açıklamasını
okumaya başladı. Karakeçi açıklamasında;
21 yüzyılda Kürt halkının hala dilini özgürce
konuşamadığını belirterek, bayram
ve kutlamaları çağrıştıran 21
Şubat’ı kutlayamadığını
söyledi. Karakeçi, 1999 yılında Birleşmiş
Milletler Bilim, Eğitim ve Kültür Örgütü-UNESCO dünyadaki
dillerin önündeki engel, baskı ve antidemokratik
uygulamalara karşı ve kaybolmakla karşı
karşıya olan dillerin kurtarılması
için 21 Şubat’ı Dünya Anadil Günü olarak ilan
ettiğini, yine UNESCO’nun verilerine göre dünyada
6 bini aşkın dil bulunduğunu, bunlardan
2500’ünün yok olmakla karşı karşıya
olduğuna dikkat çekerek, Türkiye’de de 20 civarında
dil, devletin uyguladığı asimilasyon politikalarına
karşı hayatta kalma mücadelesi verdiğini
ancak UNESCO’nun Türkiye’deki dilleri kurtarmaya yönelik
bir programı bulunmadığına vurgu yaptı.
Karakeçi;
“Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana 88
yıl geçti. Kuruluşundan bu yana onlarca dil
yasaklı durumdadır. Özellikle bazı dönemlerde
Kürtçe üzerindeki baskılar faşizan boyutlara
ulaşmıştır. Kürtçe inkar edilmiş,
Kürtçe yazan ve konuşanlar gözaltına alınmış-tutuklanmış,
ağır cezalara çarptırılmıştır,
Kürtçe yayınlar toplatılmış ve çalışanları
hapse atılmıştır.” dedi. Daha sonra
TRT 6 ve bazı üniversitelerde Kürtçe bölümlerin açılmasıyla
bu inkar politikaları iflas etmişse de Kürtçenin
hala özgür bir şekilde kullanılamadığını
belirterek. Türkçe eğitimin, devlet yetkilileri tarafından
kırmızı çizgi olarak dayatıldığını
ve böylelikle Kürtçe eğitimin engellendiğini
söyledi. Karakeçi, Kürt tutukluların mahkemelerde
Kürtçe savunma yapmaları engellendiğini ve Kürtçe
yapılan savunmaların, “Anlaşılmayan
bir dil” şeklinde kayıtlara geçirilerek aslında
inkar devam ettiğine dikkati çekti.
“Dilimiz onurumuzdur”, “Her şey dilimizin özgürlüğü
için” şeklindeki Kürtçe sloganlarla sözleri sık
sık kesilen Karakeçi, Türkiye’nin, 24 Temmuz 1923’te
imzaladığı Lozan Barış Antlaşmasının
hükümlerini yerine getirmediğini; Lozan Antlaşmasının
39 ve 40. Maddelerinde; Anadolu’da yaşayan bütün
azınlık ve halkların yaşamın
her alanında dillerini özgürce kullanabileceklerinde
dair hükümler bulunduğunu ancak ne yazık ki
88 yıldır bu sözler yerine getirilmediğini
söyledi.
Karakeçi
sözlerine şöyle devam etti; “Aynı zamanda Türkiye’nin
altına imza attığı Çocuk Hakları
Sözleşmesi’nde çocukların anadillerinde eğitim
görmeleri doğal bir hak olarak ifade edilmiştir.
Maalesef Türkiye bu sözleşmenin 30. maddesini kabul
etmemektedir.
Kürtlerin yanı sıra Türkiye’deki birçok millet
ve azınlık anadillerini özgürce kullanmaktan
mahrum bırakılmıştır. Asimilasyon
politikaları onlar için de yürütülmekte, üzülerek
ve endişe ederek belirtmek isteriz ki devlet asimilasyon
politikalarından vazgeçmezse bu dillerin çoğu
yok olup gidecektir.
Bir
kez daha belirtmek istiyoruz; dil insanların, milletlerin
kimliğidir, onurudur. Asimilasyon ise insanlık
suçudur. Devlet dile dair uyguladığı asimilasyon
politikalarını terk etmeli ve bir an önce imza
attığı uluslar arası sözleşmelerin
gerekliliklerini yerine getirmelidir. Anayasada değişikliğe
giderek anadil ile eğitimin önündeki engelleri kaldırmalıdır.
Türkçenin yanı sıra Kürtçe de resmi dil olarak
kabul edilmelidir. Diğer millet ve azınlıklara
kendi anadilleriyle eğitim görme olanakları
yaratılmalıdır. Kürtçe, devletin bütün
kurumlarında serbestçe kullanılabilmelidir.
Adları değiştirilmiş yerleşim
birimlerinin eski adları iade edilmelidir. Kürtçe
alfabe resmen tanınmalıdır. Kürtçeye dair
yapılan araştırma, inceleme ve Kürtçenin
geliştirilmesi için yapılan çalışmalar
desteklenmeli, bu alanda çalışanlara olanak
yaratılmalıdır.
Dile dair ret, inkar, yasaklama ve asimilasyon politikalarının
boşa çıkarılması için halkımıza
da bir çağrımız var;
Kürtçe konuşun,
Kürtçe yazınız, Kürtçe okuyunuz.
Kürtçe düşünün, Kürtçe yaşayınız.
Dünya Anadil Günü kutlu olsun.”
|