Doğan
Ceren: “Her Kürt evini Kütüphaneye çevirmeli”
Kürtler, tarih boyunca yaşadıkları topraklarda
kendilerini yöneten egemen kesimler tarafından hep
baskı, zulüm ve asimilasyonlarla yok edilmeye çalışılmıştır.
Bu makus talihe karşı gelen Kürtler ya yok edilmişlerdir
ya da ülkelerinden ayrı kalmak zorunda bırakılmışlardır.
Doğan Ceren’de devrimci duruşu ve ilkeli kişiliğiyle
Kürtlerin makus talihinden nasibini alanlardan biri. 12
Eylül faşist darbesinde payına düşeni yaşamış
ve ülkesini terk etmek zorunda kalmış. Ülkesinden
uzakta yaşamanın vermiş olduğu acıyla
yüreğini şiire ve yazıya karmış
binlerce Kürtten sadece bir tanesi.
Şair ve yazar Doğan Ceren ile Lozan Komkar’ın
25. Yılı kutlama gecesinin akabinde yaptığımız
bu sıcak ve bir o kadar da samimi söyleşiyi
okuyucuların ilgisine sunuyoruz.
Ayşe Ceren İnal
Klasik
bir soru ile başlamak istiyorum söyleşimize;
Kendi ağzınızdan kelimelerle ifade etmeye
kalkarsanız Doğan Ceren kimdir?
Ben, 1959 yılında K. Maraş’ın Nurhak
kazasına bağlı ve Alevi Kürtlerin yaşadığı
eski ismi Şireşanlı olan Alçiçek köyünde
Alevi-Kürt bir anne ve babadan dünyaya geldim. 12 Eylül
1980 darbesinde siyasi nedenlerle gözaltına alınıp
aylar süren işkencenin ardından tutuklandım.
Beş yıl kadar cezaevinde kaldıktan sonra
serbest bırakıldım. 1987 yılında
siyasi nedenlerle İsviçre’ye iltica talebinde bulundum.
Politik mülteci statüsü almaya hak kazandıktan 15
yıl kadar sonra İsviçre vatandaşlığına
alındım.
İsminiz ön planda olmamasına rağmen
şiirleriniz kimi sanatçılar tarafından
bestelendi ve büyük bir zevkle dinleniyor. Örneğin
İlkkay Akkaya’nın seslendirdiği “Ah Sensiz”
türküsünde olduğu gibi. Bunun dışında
da değişik isimlerle yazılar yazdığınız
bilinmekte. İsminizin ön planda olmamasının
tercih nedeniniz nedir?
Bu şiirimi besteleyen kişi: Bestekar ve ses
sanatçısı Alaaddin Us’tur. İlkay Akkaya,
Edip Akbayram, Turgay Başyayla gibi sanatçıların
okumasının dışında, Nurseli İdiz’in
Nazım Hikmet’in şiirlerini okuduğu bir
kasetteki tek şarkıdır. Yine Tayfun Talipoğlu’nun
okuduğu şiir kasetinde okunan tek şarkıdır.
Tabi bunlar benim bildiklerim.
Yine Doğu Kürdistanlı Mesut Zengeneh isimli
bir ses sanatçısının besteleyip “Sen Bir
Çiçeksin” adlı albümünde okuduğu altı şiirim
bulunmaktadır. Bu şiirlerdeki duygu yoğunluğu
ve usta bir müzisyenin ortaya çıkardığı
melodilerin ahengi güzel eserlerin ortaya çıkmasını
sağladı. Galiba söylenecek söz ve ifade edilen
duyguların amacına ulaşması benim
için daha anlamlı. Belkide bunun içindirki ismimin
öne çıkması pek bir önem taşımıyor
benim için.
Yayınlanmış kitaplarınızdan
söz etmek istiyorum. Kaç tane yayınlanmış
kitabınız var?
Daha önce: “Yargılayan Şiirler”, “Sevdası
Umutlarda Gülenler” ve “Sus Deme Bana” isimli üç kitabım
yayınlandı. 2009 yılında, “Kürt Tarihinde
Bir Yaprak” isimli ve “Yaşamı, anıları
ve düşünceleriyle Osman Aydın” alt başlığıyla
Biyografik ve düşünsel bir söyleşi kitabım
ve 2011 yılında ise: “Brüksel’de Bir Kürt Kadını”
isimli ve “Yaşamı, anıları ve düşünceleriyle
Pervîn Cemîl” alt başlığıyla çıkan
kitabım ve basıma hazır 3 şiir dosyam
bulunmaktadır.
En
son kitabınız da bundan önce olduğu gibi
Biyoğrafi olarak kısa bir süre önce çıktı.
Bu kitabınızda Pervin Cemil’in Biyografisini
yazmışsınız. Bu noktada sormak istiyorum
neden Pervin Cemil’in Biyoğrafisi?
Pervîn Cemîl hem özgün bir Kürt kadın aydını,
hemde çok özel ve renkli bir hayat hikayesi olan bir şahsiyet.
Kürt Ulusal Mücadelesi için verdiği mücadeleden öğreneceğimiz
çok kıymetli bilgi ve tecrübeler bulunmaktadır.
Özellikle Kürtler ve Kürdistan’ın sorunlarını
Belçikalılara anlatırken; kültürümüzün, tarihimizin,
coğrafya ve dilimizin politik mücadeleye kurban edilmemesine
özel bir önem vermesi, yaptığı çalışmalarda:
belge ve arşivlemeye önem vermesi benim için çok
anlamlıydı.
Diyarbakırlı Cemil Paşa ailesinin bazı
üyelerinin geçen yüzyıl Kürt Ulusal Mücadelesindeki
yeri bilinen bir gerçektir. İşte bu aileden
biri olan Ekrem Cemil Paşa’nın kızı
olması Pervîn Cemîl hanımın bu aileye ilişkin
de söyleyeceği bir takım şeyler olabileceği
gerçeği bu kitabı hazırlamamda etken oldu
diyebilirim. Verhasılı: Suriye, Afrika ve Belçika’da
geçen bir hayat ve mücadele hikayesi bana çok cazip geldi
ve kendi adıma çok şey öğrendim Pervîn
Cemîl hanımdan.
Kitabınız kısa bir süre önce Lozan
Komkar’ın organize ettiği 25. Yıl kutlamasında
okuyucuyla buluştu. Siz hem o geceye katıldınız
ve hem de kitaplarınızı okuyucunun ilgisini
sundunuz. Avrupadaki Kürtlerin genelde kitaplara özelde
ise sizin kitaplarınıza olan ilgisi nasıldı?
Öncelikle KOMKAR’ın organize ettiği kültürel
gece için emeği geçen herkese teşekkür etmek
istiyorum. Bir kez daha Şıvan Perwer’i dinlediğim
ve dostlarla buluştuğum için mutluyum.
Kitaplara ilgi iyiydi diyebilirim. Ancak Avrupa’daki
Kürt kitlesinin olması gereken yerde olmadığını
sanıyorum. Devleti olmayan ve her alanda tehdit ve
yok edilmekle karşı karşıya olan bir
toplumuz. Bu nedenle, Kürtlerin imkanlarını
zorlayarak evlerini birer kütüphane ve okula çevirmeleri
gerekir diye düşünüyorum. Okuyucudan beklentimiz:
okunanlara ilişkin düşünce, eleştiri ve
önerilerin yazılmasıdır.
Yeri gelmişken gecede bu konuya ilişkin gördüğüm
bir eksiği belirtmek istiyorum. KOMKAR adına
açılan kitap standının yeterince kitap
çeşidine sahip olmaması ciddi bir eksiklikti.
Ayrıca böylesi gecelerde kitap okumayı teşvik
için bir kaç şey yapılabilir. Mesela yeni çıkan
kitapların kapakları kopyalanarak, stand masaları
veya duvarlara asılabilir. Bazı yazarlar davet
edilerek imza ve sohbet masaları açılabilir.
Gece başlarken veya ara verilirken, istenen yazarların
kitapları slayt olarak gösterileribilir.
Türkiye’de yazın işiyle uğraşanlar
işe ilk olarak şiirden başlarlar sonra
Deneme ve Biyoğrafi ve en son aşama olarak da
Roman yazarlar. Sizde de bunu görecekmiyiz?
Bu konuda kesin bir yazım alanı belirleme niyetim
yok. Ülke ve halkımızın içinde bulunduğu
durum o kadar değişken ki insanın her alan
ve zamanda yapacağı bir şeyler vardır
mutlaka. Ben çok dağınık konulara girmeyi
fazla uygun bir tarz olarak görmüyorum. Hem herkesin herşeyi
bilmesi ve bilmediği işleri yapması da
gerekmiyor.
Son olarak okuyucularımıza yönelik bir mesajınız
var mı?
Okuyucularıma hep aşkla, sevgi ve kitapla kalmalarını
ve iyi okumalar diliyorum.
|