|
Kemal Burkay’ın dönüşü ve
etkileri
FEHMİ ATMACA
Kemal Burkay denilince aklıma mücadele, siyaset,
şair, yazar ve en başta da Kürtlük geliyor.
Gençliğinden başlayarak, insanlık mücadelesinin
saflarında yerini alan biri olarak, yazarlık
yaptı, şiirler yazdı ve Kürt sorunun çözümü
konusunda araştırmalar yaptı. Kürtlerin
tarihsel geçmişini, sosyal gelişimini, Kürt
coğrafyasının (Kürtistan) yer altı
ve yer üstü ekonomik kaynaklarını detayına
kadar inceledi ve bunlardan sonuçlar çıkardı.
Çelişkiler içinde mükemmelliği yakalamaya çalıştı.
Kanımca bu denli saldırılara hedef olmasının
bir nedeni de mükemmelliği yakalamaya çalışmasıdır.
Bu denli geniş alanlara ilgi duyan ve kafa yoran,
Kemal Burkay’ı anlamak ve kavramak için, onun esaslı
ve tutarlı duruşunun arakasındaki nedenleri
görmek gerekir. Şiirlerinde felsefeyi, doğayı,
sevgiyi, aşkı ve toplumsal çelişkileri
bir bütün olarak işlemesi, onun sorunlara evrensel
bir bakış açısı ile nasıl baktığı
hakkında yeterince ipucu veriyor insana. Fikir ve
düşünce sistematiğindeki tutarlılığı
yazılarında, kitaplarında, konuşmalarında
ve yaşam tarzında görmek mümkündür. Toplumsal
yapıların hangi maddi ve manevi koşulların
ürünü olduğunu, değişimin hangi koşullarda,
hangi aşamalardan geçerek gerçekleşebileceğini;
hayat hikayesinde, şiirlerinde, araştırma
yazılarında, makalelerinde ve mücadele serüveninde
gözler önüne seriyor. Bu nedenle O sürekli değişim
ve dönüşüme katkı sağlamak için yeni fikirler
üretiyor ve kendi toplumunu da buna hazırlamaya çalışıyor,
kendini aşan biri olarak makam ve kariyer peşinde
koşmaya ihtiyacı da yoktur.
Kemal Burkay’ın sağa sola savrulmadan dik durması
ve saptadığı eksen üzerinden sapmadan,
ama değişimi de ıskalamadan yürümesi, karşıtlarında
bile hayranlık uyandırmışsa, nedenini
onun bu özelliklerinde aramak gerekir.
100 yıla ramak kala, inkarci ve tekçi bir sistemin
sahipleri, Kürt sorununda izlenen yanlış politika
ve uygulamaların sadece Kürtler için değil,
kendileri içinde bir felaket olduğu noktasına
geldikleri görülüyor. En başta devlet, tüm gücünü
ve imkanlarını kullanarak Kürtleri yok edemeyeceğini
87 yıllık deneyimiyle anlama noktasına
gelmiştir.
Ancak bu uzun süreli kirli siyaset ve uygulamalar, hem
Kürtleri hem de Türkleri öyle bir etkilemiş ki, kısa
sürede bu olumsuz etkilerin bir anda silinip atılmasını
bekleyecek kadar hayalci olmamak lazım. Devletin
Kürtlere ilişkin düşmanca tutumu, Kürt ulusal
mücadelesini yürüten dinamiklerin büyük bir kesimini de
kendisine benzetmiştir. ”Düşmana düşmanın
yöntemi ile cevap vermek gerekir” anlayışının
yerleşmesinin nedeni bu olsa gerek.
Kemal Burkay’ın bir farkı da buradan çıkıyor
ortaya; o hiçbir zaman ona ve ulusuna düşmanlık
edenlere benzemedi, tam tersine antitezler geliştirdi,
uzun erimli projeler üretti, öngörülü oldu, kısa
vadeli ve kişisel çıkarlara pirim vermedi, peşine
takılmadı ve dalgalanmalara hiç aldanmadı.
Ulusuna düşmanlık edenleri bile düşman
bellemedi, kin ve nefret pompalamadı, onları
düşmanlığa iten sebep ve sonuçlarla mücadele
etti.
Onun, 40 yıla yakın bir süredir savunduğu
fikirler ve tezlerin doğruluğu gün ışığı
gibi ortadır. Çünkü, dünyanın neresinde olursa
olsun şiddet zoru ile hiçbir dava başarıya
ulaşmamış, aksine kaos ve çözümsüzlük getirmiştir.
Şiddet zoru ile kurulan sistemlerin de halklara olmadık
eziyetler ve cefalar çektirdikten sonra tarihin çöplüğündeki
lanetli yerlerini aldıkları bilinen bir gerçekliktir.
Onu sürgüne mahkum eden sistem, tarihin çöplüğüne
doğru giden yolun sonuna gelmiştir. Bu nedenle
Burkay’ın 31 yıldır özlemle gözlemlediği
topraklar, insanca bir yaşam tarzına kavuşmak
için onun fikirlerine ve tezlerine bir kez daha muhtaç
olmuştur. İşte Burkay’ın ülkesine
dönüşünü sağlayan bu şartlardır. İnsanlık
düşmanı apoletliler teker teker kafesin arkasına
giderken, bu topraklar üzerinde insan onuruna yakışan
bir sistemin yeniden yapılanması için, Kemal
Burkay ve benzerlerinin fikir ve tezlerine gereksinim
duyulduğu için ülkesine dönmüştür. Burkay’ın
ülkesine dönüşünü bir milat olarak okumak gerekir.
Bu dönüş, halklarına karşı sorumluluk
duyan, aydınlar ve siyasetçiler içinde genel anlamıyla
olumlu karşılanmış ve kamuoyunda ülkenin
demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümüne olumlu
katkı sunma beklentisi hakim olmuştur. 30 yıldır
kan, barut ve ölüm sarmalında bocalayan ve boğulan
Kürt ve Türk kamuoyunda oluşan bu beklentiyi boşa
çıkarmamak için, az çok vicdan ve izan sahibi olan
herkesin bu olumlu havaya destek vermesi gerekir. Yoksa,
insanın beynini kemiren, vicdanını yaralayan
bu kirli savaşı seyredecek, insan kanı
üzerinde rant peşinde koşanların peşine
takılacak, silah baronlarının ekmeğine
yağ süreceğiz.
Kürt ve Türk kamuoyunda bu savaşın artık
sürdürülemez olduğu, demokratik ve barışçıl
seçeneklerin devreye girmesi gerektiği fikri yerleşmiştir.
Şiddet yanlıları bile şiddetle sonuç
alamayacaklarını anlamışlardır.
Kemal Burkay’ın dönüşünü hazmedemeyen, sözde
bazı aydın ve siyasetçiler, onun neden bu kadar
ilgi ve değer gördüğünü ya anlamamışlar
ya da kıskanıyorlar. Yazı ve demeçlerinden
bu sonucu çıkardım.
Bu ülkenin demokratikleşmesi ve Kürt sorunun eşitlik
temelinde barışçıl yol ve yöntemlerle çözülmesini
kendimize dert edinmişsek, samimiyet testinden geçmemiz
gerekir. O zaman görülmesi ve yapılması gereken
şey çok açıktır. Şiddet çözüm değil,
çözümsüzlüktür anlayışıyla, demokratik
çözüme yönelmenin tam zamanıdır. Kemal Burkay’la
yakalanan hava iyi bir fırsat olmuştur, bu havanın
dağılması ve yakalanan fırsatın
kaçması, ancak savaş baronlarını sevindirir.
Kıskançlıktan Kemal Burkay’a çamur atanların
ise eline hiçbir şey geçmez. Aksine var olan şeylerini
de kaybedecekler, son pişmanlıklarının
da faydası olmayacaktır.
Değerli dostlar, içinde karalama ve iftira olmayan
eleştiriler hariç, enerjinizi ve birikiminizi böyle
boş ve gereksiz şeylerle heder etmeyin. Yeteneğiniz,
gücünüzü, varsa şiddeti devre dışı
bırakacak çözüm önerileriniz ve projelerinizle başta
Kürt sorunu olmak üzere ekonomik ve sosyal sorunların
çözümüne katkı sunun. Çözüm için omuz omuza verin,
çözüm çabalarına yardımcı olun. Kemal Abi
ile yakalanan bu havayı ön yargılardan uzak
objektif olarak iyi değerlendirin.
Bu süreci başarı ile tamamlayanların tarihte
iyilikle anılacaklarını da unutmadan.
Aksi halde tarih hiç kimseye acımaz ve af etmez.
|