psk@kurdistan.nu
PSK PSK Bulten Komkar Komjin Roja Nû Weşan / Yayın Arşiv Link Webmaster
Dengê Kurdistan
 PSK
PSK Bulten
 KOMKAR
Komjin
 Roja Nû
 Weşan/Yayın
 Arşiv
 Link
Webmaster
 
   
 

HAK-PAR: GELİŞMELER KARAMSAR BİR TABLOYU İŞARET EDİYOR

Sıddık Eren/KurdistanTV/Diyarbakır

Hak ve Özgürlükler Partisi HAK-PAR bu gün Türkiye’deki son gelişmeleri değerlendiren bir basın açıklaması düzenledi. HAK-PAR Diyarbakır İl Binasında yapılan açıklamaya HAK-PAR Genel Başkanı Bayram Bozyel ve Parti yöneticileri katıldı. Açıklama HAK-PAR Genel Başkanı Bayram Bozyel tarafından yapıldı. Bozyel açıklamasında;

“Son dönemde karşılıklı tırmandırılan şiddet ve çatışma ortamı, Çukurca’da mayınlı bir saldırı sonucu 9 askerin yaşamını yitirmesi ve aynı gün Türk savaş uçaklarının sınır ötesine gerçekleştirdiği operasyon ile tehlikeli bir aşamaya ulaşmış bulunuyor.

12 Haziran seçim sonrasında yeni bir anayasa ve Kürt sorununun çözümüne ilişkin toplumda oluşan beklenti, son talihsiz gelişmelerle yerini karamsar bir bekleyişe bırakmış durumdadır.” dedi.

Savaş Tamtamları Trajedilerin Tekrarıdır

Bozyel konuşmasını şöyle sürdürdü: “Son otuz yılda Kürt sorununda izlenen inkar, şiddet ve savaş politikalarının yol açtığı insani, ahlaki ve maddi yıkımlar ortadayken, Türkiye’de yeniden savaş tamtamlarının çalınıyor olması, güvenlik konseptlerinin ön plana çıkartılması ve işin dozunun sınır ötesi operasyonlara kadar vardırılması, tarihin trajik bir tekerrüründen başka bir şey değildir.

Son yıllarda içerde ve dışarıda Kürt sorununun barışçıl demokratik çözümü için elverişli bir ortam oluştu. Türk halkı değişim yönünde olgunlaştı ve hükümetlerin demokrasi ve Kürt sorununun çözüm çabalarına destek vermeye başladı. Son seçimde AKP’ye yüzde elli oranında verilen destek, Kürt sorununun çözümü bakımından tarihsel bir fırsat oluşturdu.

Başbakanın Kullandığı Dil Sorumluluktan uzak ve Kışkırtıcıdır

HAK-PAR genel Başkanı AKP Hükümetinin ve Başbakanın gelişmelere ilişkin açıklama ve tavırlarını da şu sözlerle eleştirdi; “Söz konusu tarihi fırsatları kullanmak yerine, sayın Başbakan, son dönemde sorumluluk bilincinden uzak sert ve kışkırtıcı bir söyleme yönelmekte, daha önce sayısız kez denenmiş baskı ve güvenlik mekanizmalarını bir umut gibi tekrar gündeme getirmektedir.

Bu tutum ve gidişat Türkiye’yi hızla bir felakete doğru sürüklüyor. Savaşa umut bağlamak, hem Türkiye’yi hem de AKP’yi bir kez daha ordunun ve savaş yanlılarına teslim etmekten başka bir şey değildir.

Öte yandan gelinen aşamada şiddet ve silahlı eylemlerin Kürt halkına kazandıracağı hiçbir şey yoktur. Aksine savaş ortamında mevcut kazanımlar da kaybedilebilir, halkımızın haklı davası, hak ve özgürlük talepleri çatışma ortamının gölgesinde kalabilir. Unutulmamalıdır ki Kürt halkı hem savaş mağdurudur ve aynı zamanda Türk halkı gibi savaştan yorulmuştur. Bu nedenle, PKK’nin bir süredir artırdığı silahlı eylemleri bir an önce durdurması Kürt halkına karşı bir sorumluluğun gereğidir.

Türkiye Savaş Batağına Düşmeden Kürt Halkının Haklı Talepleri Karşılanmalıdır

Bayram Bozyel konuşmasını “Türkiye savaş batağına düşmeden, mevcut tehlikeli durum toplumlararası bir boğazlaşmaya dönüşmeden gerilim politikaları terk edilmeli, Kürt halkının haklı talepleri karşılanmalıdır..

Hükümetin 2009 yılında başlattığını ilan ettiği açılım politikasını yeniden güncelleştirmesi için vakit geç değildir. Bunun için öncellikle savaş tamtamları, askeri operasyonlar durdurulmalı, tutuklama ve tehdit söylemleri terk edilmelidir. Hükümetten beklenen, Kürt sorununu barışçıl, demokratik yöntemlerle ve eşitlik temelinde çözme yönünde açık ve güçlü bir irade ortaya koymasıdır. Çözüm için etkin ve sonuç alıcı diyalog mekanizmaları devreye sokulmalıdır. Yeni anayasa yapımı böyle bir süreci hayata geçirmek için önemli bir fırsat oluşturmaktadır.

PKK’nin yapacağı şey ise uğruna mücadele verdiğini iddia ettiği Kürt toplumunun ve toplumun barışsever ve demokrat kesimlerinin sesine kulak vererek silahları susturmaktır, barışçıl demokratik mücadele zemininin güçlenmesine katkıda bulunmaktır. Giderek barışçıl ve diyaloga dayalı çözüme şans tanımaktır.

Barışçıl ve demokratik çözüm seçeneğinin hayat bulması için herkes, hepimiz tarihi bir sorumluluk altındayız.” Sözleriyle bitirdi.

   
   
Dengê Kurdistan © 2011