BASIN VE KAMUOYUNA
HAK-PAR ANAYASA
MAHKEMESİ’NDE
SÖZLÜ SAVUNMASINI YAPTI...
HAK-PAR, 12 Aralık 2002 günü Anayasa Mahkemesi’nde
sözlü savunmasını yaptı.
Partimizin, Anayasa Mahkemesi’nde sözlü savunma
yaptığı gün, özel bir gündü. Türkiye,
Kopenhag Zirvesinde AB üyeliği için müzakere
tarihini beklerken, Anayasa Mahkemesinde partimizin
kapatılma davasının görülmesi, Türkiye
demokrasisinin otoriter, yerli malı karakterini,
çifte standartlılığını
ve ikiyüzlülüğünü sergiliyordu.
Anayasa Mahkemesi’nin işleyiş usul ve
geleneklerinden dolayı, basın mensupları,
parti yöneticilerimiz ve üyelerimiz Anayasa Mahkemesi
Salonuna alınmadılar.
Anayasa Mahkemesi’nde, Genel Başkanımız
A. Melik FIRAT ve Genel Başkan Yardımcısı
olarak ben, sözlü savunma yaptık.
Sözlü savunmamız, daha önceki tarihlerde
Anayasa Mahkemesine partimiz adına sunulan
33 sayfalık Ön Savunma / 44 sayfalık
Esas Hakkındaki Savunmamızın
ve Yargıtay Başsavcısı’nın
Anayasa Mahkemesindeki sözlü savunmasına yönelik
görüşlerimizin sözlü bir sentezini oluşturdu.
Anayasa Mahkemesindeki sözlü savunmamız 2
saat sürdü. Savunmamızın sonucunda Anayasa
Mahkemesi’nin üyeleri herhangi bir soru sormadılar.
Anayasa Mahkemesi üyelerinin bu tutumu, yazılı
ve sözlü sunduğumuz görüşlerimizin, Anayasa
Mahkemesi üyelerinin sonuca varması için yeterli
görüldüğünün bir ifadesiydi.
Anayasa Mahkemesindeki Sözlü Savunmamızda,
Partimizin kuruluş aşamasında program
ve tüzüğümüzü oluşturma tartışmalarında;
Kurucular Kurulu / Parti Meclisi / Başkanlık
Kurulu ve diğer parti toplantılarımızdaki
tartışmalarda davrandığımız
açıklıkla hareket ettik. Ben ve genel
başkanımız o bilinçteydi ki, “Duruşmasız”
olan savunma safhasında, Anayasa Mahkemesi
üyeleri, bizim şahsımızda parti kurucularımızın,
yöneticilerimizin ve üyelerimizin iç dünyasını
anlamak ve niyetlerini kavramak istemekteydi.
Sözlü Savunmada: 1- Partimizin kuruluş
nedenleri, program ve tüzük kurgusu, kitlesel ve
demokratik karakteri, sorunları çözme yöntemleri
ve partimizin neden bir toplumsal ihtiyaç olduğu,
2- Yargıtay Başsavcısı’nın
partimizi kapatmak için oluşturduğu senaryo
ve kurgunun, geleneksel, otoriter zihniyete dayandığı
analiz edildi. Başsavcının senaryo
ve kurgusunun, Partimizin Türkiye’yi tanımlama
ve senaryosuyla, doğal bir çatışma
içinde olduğu/olacağı, 3- Siyasi
Partiler, mevcut Anayasaya ve hukuk sistemine göre
kurulmasına rağmen; Anayasaya ve resmi
devlet anlayışına aykırı
ve uygun olmayan düşünceleri ifade edebileceği,
değişiklikler isteyebileceği, 4-
Partimizin, program ve tüzüğündeki görüşleri
/yorumlarıyla, Yargıtay Başsavcısının
kapatmaya neden gösterdiği iddialarla bir ilişkisinin
olmadığı, Yargıtay Başsavcısının
sübjektif niyetlerini gerçekmiş gibi sunduğu,
5- Demokrasiyle, siyasi partiler bağı;
Türkiye’deki darbelerin, siyasi hayata zarar verdiğini
ve siyasi parti kurumlarını felce uğrattığı;
parti kapatma mezbahasına yeni bir halka katmanın
Türkiye’deki yeniden yapılanma, demokratikleşme
sürecine zarar vereceği; çatışma
kültürünü teşvik edeceği ve diğer
birçok konuda görüşler ifade edildi.
Ankara, 13 Aralık 2002
İbrahim GÜÇLÜ
Genel Başkan Yardımcısı
|