BASIN AÇIKLAMASI
DEVLET ZİRVESİ'NDE,
GİZLİ GÜNDEM,
IRAK'TA KÜRT OLUŞUMUNU ENGELLEMEK KARARI CUMHURBAŞKANI'NI
DA İKNA ETTİ
Dün Çankaya Köşkü'nde, "Devlet Zirvesi"
gerçekleşti. Zirvede, askerin
Irak'a gönderilip gönderilmemesi görüşüldü
ve devlet kararı" oluşturuldu.
Devlet Zirvesi'nden çıkan karar, "Türkiye'nin
ulusal çıkarları"
çerçevesinde hareket edileceği şeklinde
çerçevelendirildi. Karar açılarak
okunduğu zaman, Türkiye'nin, aylardır,
yıllardır Kürt sorunu merkezli Irak
ve bölge için ileri sürdüğü; son zamanlarda,
taktik icabı ya da ulusal
çıkarlar ve ABD ile bozulan ilişkilerin
yeniden düzenlenmesi için
vazgeçtiği sanılan, kırmızı
çizgiler olduğu görülecektir. Bunlar da:
"Irak'ta istikrarın yeniden sağlanması,
toprak bütünlüğünün ve siyasi
birliğinin korunması ve Irak'ın terörist
unsurlardan arındırılması..."
dır.
Devlet Zirvesi'nden "ulusal çıkarlar"
olarak belirlenen konularla ilgili
bugüne dek Cumhurbaşkanı'nın, Genel
Kurmay Başkanı'nın, Hükümet
yetkililerinin, derin devlete bağlı siyasi
ve diplomatik uzmanların, basın
mensuplarının ve stratejisyenlerin yorum
ve görüşleri incelendiği zaman;
asıl amacın, Irak'ta Kürt oluşumunun
ve Irak'ın federal demokratik çok
partili yapılandırılmanın engellemek
olduğu gün gibi açıktır.
Devlet Zirvesi'nde gizli gündemin, karar çerçevesini
belirlediği
görülmektedir. Cumhurbaşkanı'nın,
ABD, İngiltere ve koalisyonunun Irak'a
müdahalesi öncesi ve sonrasında ısrarlı
olduğu uluslararası hukuk
meşruiyeti tavrından vazgeçerek ikna olması
da, bunun en büyük
göstergelerinden biridir.
Her zaman parti yetkililerimizin ve parti organlarımızın
açıkladığı gibi,
devlet iktidarı, bu politikalarıyla, Türkiye'de
yaşayan farklı dil ve
kültürlerdeki ulusal/etnik toplulukların çıkarlarını
temsil etmiyor: Hatta
Türk ulusal çıkarını da temsil etmiyor
ve korumuyor. Bu politikalar,
Türkiye'nin en azından 1/3 nüfusunu teşkil
eden Kürtlerin tepkisini ve
güvensizliğini kazanıyor. En önemlisi
de Türkiye'nin, merkezi, temel ve
hayati sorunu olan Kürt sorununu çözme konusunda
niyetli ve bu alanda AB
Uyum Yasaları ile atılan adımlar
konusunda da samimi olmadığını
gösteriyor;
tehlikelisi de, Kürt sorunundaki askeri çözümü Irak'a
da taşımak istiyor,
olmasıdır.
Devlet olarak bu yaklaşıma sahip olunduğu
zaman, Irak'ta Kürtlere ve
Türkmenlere nasıl eşit bir yaklaşım
içinde olunur, sorunların çözümüne
katkıda bulunabilir? Irak'ta Kürtler nasıl
Türk askerine güven duyabilir,
kucak açabilir ve sıcak yaklaşım
gösterebilir?
Her zaman belirttiğimiz gibi, Türkiye olarak
bu yanlış politikalardan
vazgeçilmelidir. Türkiye ve bölgemizde, Filistin
sorunundan daha kapsamlı,
sayısal olarak büyük, üstelik de dört devletin
sınırları içinde (Irak,
Türkiye, Iran ve Suriye) çözümlenmesi gereken Kürt
sorununun olduğu
unutulmadan siyasetler oluşturulmalıdır.
İbrahim GÜÇLÜ
Genel Başkan Yrd.
13 Ağustos 2003
|