HAK-PAR
PARTİ MECLİSİ SONUÇ BİLDİRİSİ
BASINA VE KAMUOYUNA
15-16 Mayıs 2004 tarihinde Ankarada
toplanan Parti Meclisimiz, örgütsel sorunların
yanı sıra iç ve dış
gelişmeleri değerlendirerek aşağıdaki
bildiriyi basına ve kamuoyuna yayınlamayı
uygun görmüştür.
Parti Meclisimiz, Türkiyenin AB ile
uyum süreci çerçevesinde sürdürülen
çabaları derinleştirmek, Kürtlerin
bu süreçte hak ve özgürlük
taleplerini daha belirgin ve gür bir biçimde
ortaya koymak için bir önceki Parti
Meclisi kararı doğrultusunda başlatılan
çalışmaları daha etkili
bir biçimde sürdürmeyi kararlaştırdı.
Bir süredir değişik bölgelerde
gerçekleştirilen AB sürecinde
Türkiye ve Kürtler konulu toplantı
ve tartışmalarda ortaya konan fikirlerin
ortak bir rapora dönüştürmek
üzere gerekli çalışma takvimi
ve görevlendirmeler yapıldı.
Ne var ki, Türkiyede, AB ile uyum süreci
ile oluşmakta olan iyimser hava YÖK ve
ımam Hatip Liseleri çerçevesinde
gündeme gelen kriz ile yerini kötümserliğe
bırakmaya başladı. YÖK
ve ımam Hatip Liseleri sorunu genel olarak
Türkiyedeki çarpık ve antidemokratik
eğitim sisteminin bir parçasıdır.
Sözkonusu sorunların çözümü
için eğitim sisteminin baştan aşağı
demokratik ve çoğulcu bir tarzda yeniden
yapılanması ertelenemez. Anadilde
eğitim serbestliği sağlanmadan, eğitimin
her aşamasında Kürtçe serbest
bırakılmadan bu alanda tam bir demokratikleşmeden
söz edilemez. Öte yandan 12 Eylül
rejimiyle birlikte birer kışlaya dönüştürülen
üniversitelerin gerçekten bilim yuvalarına
dönüşmeleri için onların
her türlü vesayetten kurtarılmaları
gerekir. Ekonomik, yönetsel ve bilimsel özerkliğe
kavuşmadan üniversitelerin bilim ve bilgi
merkezleri olmaları mümkün değil.
Öte yandan ülkede yaşanan iyimser
havayı bozmak, demokratikleşme sürecini
sekteye uğratmak isteyen asker, sivil bürokrasi
ile onların üniversite ve basındaki
yandaşları söz konusu hükümetin
yasa değişikliklerini kendi gerici emelleri
için bir fırsat olarak değerlendiriyor.
Onlar hükümetin yanlış politikalarını
eleştirmek yerine askerin siyaset üzerindeki
etkinliğini artırmak ve giderek askeri
darbelere davetiye çıkartmaya çalışıyorlar.
Partimiz bu olay üzerinden geliştirilmek
istenen otoriter ve gerici kamplaşmalara dikkat
çekerek, Türkiyenin demokrasi
ve özgürlükler gündemini saptırma
girişimlerine bütün olanakları
ile karşı çıkma kararlığını
belirtir.
Parti Meclisimizin üzerinde yoğunlaştığı
diğer bir konu ise ABD güçlerinin
Irakta gerçekleştirdiği işkenceler
ve bu konunun Türkiyeye yansıyış
biçimidir.
Partimiz nerede, kimler tarafından ve hangi
amaçlarla olursa olsun her türlü
işkenceyi ve insanlık dışı
uygulamayı reddetmektedir. Yıllarca
işkencelere maruz kalmış bir
halkın içinden geliyoruz ve işkenceye
karşı çıkmayı
bir insanlık görevi saymaktayız.
Öte yandan ABD basınının
söz konusu işkenceler üzerine giderek
sorunu deşifre etmesi ve bu konuda baskı
unsuru olması olumlu bir gelişmedir.
Aynı şekilde ABD başkanı
Bushun işkencelerden dolayı Arap
kamuoyundan özür dilemesi ve konu ile
ilgili duyarlılık geliştirmesi
de yerinde bir davranıştır.
Iraktaki işkence olayları ve
bununla ilgili olarak yaşanan tartışmaların
açığa çıkardığı
diğer bir gerçek de, Türkiyedeki
kimi kesimlerin işkence konusundaki ikiyüzlü
ve çifte standartlı yaklaşımıdır.
12 Eylül darbesiyle artarak başlayan
ve giderek hem soruşturmalarda hem de cezaevleri
ve karakollarda sistematik bir araca dönüşen
işkenceler sonucunda Türkiyede
yüzlerce insanın yaşamını
yitirdiği ve binlerce insanın sakat kaldığı
somut belgelerle sabittir. Yılardır
yaşanan bu insanlık dışı
uygulamalara karşı ses çıkarmayan,
asmayalım da besleyelim mi anlayışına
her türlü desteği sunan kimi basın
ve devlet odaklarının Iraktaki
işkenceler konusunda faveran kopartmaları
tam bir ikiyüzlülük ve sahtekarlık
örneğidir. Parti Meclisimiz, Türkiyede
Iraktaki işkencelere karşı
çıkanların inandırıcı
olmaları için önce kendi işkencelerine
karşı çıkmasını
ve devletin dünden bugüne yaşanan
işkence uygulamalarına maruz kalmış
insanlarımızdan özür dilemesini
istemektedir.
Parti Meclisimiz ayrıca İmralı
Adasında tutuklu bulunan Abdullah Öcalanın
başta Genel Başkanımız
Abdulmelik Fırat olmak üzere birçok
insanımıza yönelik olarak son
günlerde kesintisiz bir biçimde yaptığı
karalayıcı ve hakaret dolu açıklamalarına
dikkat çekmek istemektedir.
Bilindiği gibi son dönemdeAbdullah
Öcalanın avukat görüşme
notları adı altında basına;
bütün erkek ve kadınlarımıza,
politik şahsiyetlerimize, mücadelede
emeği geçen insanlarımıza
ve bu arada Genel Başkanımız
Abdulmelik Fırata yönelik olarak
asılsız suçlama ve hakaretlerin
bulunduğu açıklamalar yansımaktadır.Bu
açıklamaların (hakaret ve karalamaların)
gerçekten Abdullah Öcalan tarafından
mı yapıldığı ya
da birilerinin mi onun adına bu açıklamalarda
bulunduğu bilinmiyor.
Kesin olan şu ki; adı geçen
ifadelerin tümünde halkımızın
değerlerine, onun birleştirici duygularına,
emeğine ve mücadele tarihine karşı
haksız bir saldırı ve karalama
sözkonusudur. Bu saldırıların
halkımızın özgürlük
ve demokrasi mücadelesine değil, ona karşı
olan güçlerin ekmeğine yağ sürdüğü
açıktır.
Parti Meclisimiz, halkımızı
ve bütün sorumlu insanlarımızı
bu konuda duyarlı olmaya davet eder.
PARTİ MECLİSİ
|