PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
 PSK
PSK Bulten
 KOMKAR
 Roja Nû
 Weşan/Yayın
 Arşiv
 Link
Pirs û Bersîv
Soru / Cevap
Webmaster
1
 
 
 

BASINA VE KAMUOYUNA

Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) Parti Meclisi Ankara’da üçüncü toplantısını gerçekleştirdi. Bu toplantıya ayrıca bir çok il başkanı katıldı. Toplantıda ağırlıklı olarak yıl içinde yapılan ‘Avrupa Birliği Sürecinde Türkiye ve Kürtler’ konulu toplantılar sonucunda hazırlanan Rapor görüşüldü. Başkanlar Kurulu’nun hazırladığı ‘Türkiye’de Demokrasi ve Kürt Sorununun Çözümü için Öneriler’ başlıklı raporun Eylül ayı sonunda Bürüksel’de Avrupa Birliği yetkililerine iletilmesi konusunun programlanması başlıca gündem maddesini oluşturdu. Parti Meclisi, raporun toplu bir heyet halinde Bürüksel’e götürülmesi eylemini organize etmek üzere yetkili bir komisyon oluşturdu.

Geçen Parti Meclisi toplantısından bu yana Türkiye’de ve bölgede önemli gelişmeler yaşandı, yaşanıyor.

Avrupa Birliği ile katılım müzakerelerini başlatma konusunun bir karara bağlanması ve bu çerçevede Türkiye’ye bir tarih verilmesi bakımından Aralık 2004 tarihinin büyük bir önemi var. HAK-PAR, hükümetlerin bu kapsamda izledikleri politikaları ve attığı adımları başından beri dikkatle izlemektedir. ıki yıldan bu yana AB ile uyum çerçevesinde bir dizi değişikliğin yapıldığı biliniyor. Bunlardan olumlu olanları yok değil. Ancak yapılanların çoğunlukla günü kurtarmayı, iç ve dış kamuoyunun gözünü boyamayı aşmadığı ortada. Parti olarak atılan doğru adımları desteklerken, eksik, yanlış ve göz boyamaya dönük olanları teşhir ettik. Yasal ve anayasal düzeyde reform ve düzenlemelerin yetmediğini, ayrıca her bir adımın içinin doldurulması gerektiğini, demokratikleşme sürecinin başarısı için ilgili çevrelerin sürece etkin katılımının gereğini vurguladık.

Öte yandan Kürt sorunu bakımından esas olanın politik yaklaşımdaki değişim olduğu ve bu alanda radikal bir anlayış değişikliğine ihtiyaç olduğunun sürekli altını çizdik.

Bu arada hükümetin AB ile uyum çerçevesinde yaptığı düzenlemeler ve attığı adımlar çeşitli yankılar uyandırdı. Uzun bir süreden beri yönetmelik halinde bekletilen radyo ve televizyonda Kürtçe yayın nihayet uygulamaya konuldu! Günde 35 dakika olmak üzere haftada iki gün Kürtçe yayın gerçekleşmeye başlandı. Hükümet ve yandaş basın tarafından oldukça abartılan bu adımın Kürt toplumunun Kürtçe yayın talebini karşılamaktan uzak olduğu açıktı. Söz konusu adımların devletin inkarcı siyasetinin kırılmasında önemli katkıları olmakla birlikte, Kürt sorununun çözümü bakımından önemli bir gelişme sayılması olanaklı görünmemektedir.

DEP’lilerin zamanından önce serbest bırakılması bu dönemde yaşanan diğer önemli bir gelişme.

Hükümet kanadı bu olayı da olduğundan fazla abartarak iç ve dış kamuoyundan prim toplamaya çalıştı.

Yaşadıkları haksız uygulama ve uzun cezaevi süreci nedeniyle Kürt kamuoyunun sempatisini toplayan DEP’liler, cezaevi çıkışından sonra izledikleri yanlış politika ve söylemlerden sonra ağırlıklarını giderek kaybetmeye başladılar. Kürt halkı bakımından daha gerçekçi ve genel bir çizgiyi tutturmayı başaramadılar.

1 Haziran itibariyle PKK/Kongra Gel’in tek yanlı ateşkes kararını bozduğunu ilan etmesi bu dönem içinde yaşanan diğer gelişmelerden birisi.

Sonuçları bakımından silahlı çatışmaların tekrar başlatılması anlamına gelen ve pratikteki gelişmelerle doğrulanan bu kararın hangi dürtüler ve yönlendirmelerle alındığı ve bundan ne tür beklentiler içinde olunduğu merak konusu.

Böyle bir kararın birinci nedeni, kendi içinde sürekli parçalanmalar yaşayan ve kan kaybına uğrayan Kongra Gel’in bu dağılma sürecini durdurmak.

İkinci neden ise daha farklı; AB süreciyle sürekli zemin kaybeden ve gerileyen şiddet yanlılarının inisiyatifi tekrar ele geçirmek üzere Kongra Gel üzerinden uygulamaya koymak istedikleri bir manipülasyondur.

Herhangi bir silahlı çatışma girişimi ve ortamı yeniden terörize etmek, şiddet yanlılarının elini güçlendirmenin ötesinde kimseye bir yararı olduğu söylenemez. Böyle bir durum demokratik Kürt hareketini bastırmak ve onu bir terör olayı olarak göstermek isteyenlere bulunmaz fırsatlar sunmaktadır.

HAK-PAR başından beri halkımıza ciddi zararlar vermekten öte hiçbir işe yaramayan şiddet yöntemlerine karşı durdu ve durmaya devam edecek. Halkımızın geleceği, onun, her tür yönlendirmeden uzak, barışçıl, meşru, demokratik, politik mücadelesine ve örgütlü gücüne bağlı olarak şekillenecek.

Irak’taki gelişmeler partimiz için önemini ve güncelliğini korumaya devam ediyor. 28 Haziran’da gerçekleşen yetki devrinin Irak’ta sürecin normalleşmesi bakımından önemli bir gelişme olduğuna kuşku yok. Ne var ki aradan geçen zamana rağmen bu ülkede şiddet durulmuş değil ve yakın bir zamanda da durulacağa benzemiyor. Bu durum ülkenin yeniden istikrara kavuşmasının önünde ciddi bir engel oluşturuyor.

Öte yandan Irak’ın geleceğine ilişkin tartışmalar devam ediyor. Iraktaki dinci ve milliyetçi güçler Geçici Anayasa’da Kürtlere tanınan federasyon hakkını tırpanlamak ve Arap çoğunluğa dayalı bir baskı rejimi kurmak için boş durmuyorlar. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1546 sayılı kararında Geçici Anayasa’ya atıfta bulunmamak için büyük çaba sarf ettiler. Buna rağmen söz konusu kararda Irak’ın federal bir ülke olduğunun altı çizildi.

Öte yandan Kerkük konusu bilinçli olarak gerdirilmekte ve kaşınmakta. Geçici Anayasa’da Kürdistan sınırları içinde sayılan ve son statüsü kalıcı anayasa sonrasına bırakılan Kerkük’te Kürtlerin etkinliğini zayıflatmaya dönük girişimler devam ediyor. Son dönemde Türkiye, ıran ve Suriye arasında sıklaşan diplomatik trafiğin amaçlarından birisi de Kerkük’teki Kürt etkinliğini kırmaktır.

Oysa Irak’ta yeni bir düzenin kurulması, burada istikrar ve barışın sağlanması en başta Irak’ta yaşayan halkların sorunudur. Komşuların bu işe burunlarını sokmaları işleri daha da içinden çıkılmaz hale gelebilir. Bunun ise ne Irakta yaşayanlara ne de bölge komşu ülkelere bir yararı olabilir.

HAK-PAR, ilk gün olduğu gibi bu gün de Irakta demokratik, çoğulcu, federal ve laik bir sistemin kurulmasından yanadır. Hepimize düşen görev, barış ve istikrarı güvenceye kavuşturacak Irak halklarının özgür iradesine dayalı bir yaşamın kurulmasına destek olmaktır, köstek değil.

HAK-PAR PARTİ MECLİSİ

 

  Dengê Kurdistan © 2004