01.05.2004
BASIN AÇIKLAMASI
1 MAYIS’TA ÖZGÜRLÜK TALEPLERİNİ
YÜKSELTELİM
1 Mayıs ezilen sınıf ve halkların özgürlük sembolüdür.
1 Mayıs emek, kardeşlik, dayanışma ve eşitliğin bayraklaştığı
bir tarihin simgesidir.
1 Mayıs soygun, sömürü ve baskının son bulduğu, barış
atmosferinin hakim olduğu bir dünya özlemidir.
1 Mayıs uluslararası işçi sınıfının birlik ve dayanışma
günüdür.
Evet, 1 Mayıs’ta dünya bir kez daha hak ve özgürlük
talepleriyle sallanıyor. Sömürülen sınıflar, ezilen
halklar, toplumdan dışlanan grup ve insanlar insanca
bir yaşam için seslerini yükseltiyor.
1 Mayıs ruhu son iki yüz yıllık insanlığın özgürlük
mücadelesinde önemli bir rol oynadı.
Dünyada yaşanan haksızlık ve yoksulluk derecesi 1
Mayıs tarihinin mücadele ruhuna olan ihtiyacı güncel
kılmaya devam ediyor.
Tek tek ülkelerde olduğu gibi, dünya çapında da eşitsizlikler
giderek artmaktadır. Gelişmiş ülkeler ile az gelişmiş
ülkeler arasındaki uçurum derinleşmektedir. Dünyamızda
milyarlarca insan açlık sınırı altında, sağlıklı
suya, barınmaya ve tedaviye muhtaç yaşıyor. Bakımsızlık,
açlık ve yoksulluktan her yıl milyonlarca insan
hayatını kaybediyor. Yine yüz milyonlarca insan
sağlıklı iş ve sosyal güvenceden yoksun, sendikasız
bir biçimde kötü koşullarda çalıştırılmaktadır.
Çocuklar ve kadınlar bir çok ülkede insanlık dışı
koşullarla karşı karşıya bulunuyor.
Onun için dünyamızda daha adil, eşitlikçi ve yaşanabilir
bir düzene ihtiyaç var.
Türkiye’deki durum ise daha iyi değil. Son resmi
veriler 18 milyon insanın yoksulluk sınırlarının
altında, bir milyon insanın da açlık sınırı altında
yaşadığını gösteriyor. Türkiye’de 15 milyona yakın
insan işten yoksun bulunuyor.
Türkiye demokratikleşme iddiasında olduğu söylüyor,
Avrupa Birliği üyeliği için paket üstüne paket açıyor.
Ancak nedense bu ülkede çağdaş, özgürlükçü, hukuka
dayalı bir sistem oluşmuyor. Çünkü ülkeyi yönetenlerin
özgürlüğe ve hukuka inancı yok. Çünkü onlar, baskı,
sömürü düzeninden el etmek istemiyorlar.
Onun içindir ki hala gerçek anlamda bir düşünce ve
ifade özgürlüğü yok.
Onun içindir ki insanlar yazdıklarından ve yaptıkları
konuşmalardan dolayı yargılanıyor.
Türkiye’de varlığı yirmi milyonun üstünde olan Kürt
toplumu hala en temel hak ve özgürlüklerden yoksun
bulunuyor. Kürtler kendi dilleriyle serbestçe eğitim
ve yayın hakkına sahip değil. Kürtler Kürtçe isimle
kurum açamıyor, örgütler kuramıyorlar.
Bu demokrasi olma iddiasındaki bir ülke için hem
ayıptır hem de kötü bir şöhrettir.
Türkiye artık bu ayıptan kurtulmak zorunda.
Bunun için göstermelik paketler yerine ciddi atımlar
atılmalı.
Her alanda tam bir özgürlükler sistemi kurulmalı.
Türkiye çok uluslu, çok dilli, çok kültürlü gerçeğine
göre yeniden yapılanmalı.
Ekonomiden siyasete, hukuktan kültüre, eğitimden
sosyal yaşama kadar bütün alanlar yeni baştan düzenlenmeli.
1 Mayıs bütün bunlar için iyi bir başlangıçtır.
Bu yıl ki 1 Mayısta, özgürlük taleplerimizi daha
da yükseltelim.
Bayram Bozyel
Genel Başkan Yardımcısı
|