20.09.2003
BASIN AÇIKLAMASI
BAŞKANLIK
KURULU 17. TOPLANTISI YAPILDI
Partimizin Başkanlık Kurulu 17. toplantısı
20.09.2003 günü İstanbul İl Örgütünde
yapıldı. Toplantıda, gündemdeki siyasal
ve örgütsel sorunlar değerlendirilerek kararlara
varıldı.
DEVLETİN HALKA/HALKLARA KARŞI ÖRGÜTLENME
DEHŞETİ VE SONUÇLARI DEŞİFRE
OLDU
Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ile bütünleşme
“sevdası” 2002’den bu yana “AB Uyum Yasaları”
çerçevesinde sürdürülmektedir. Ama bu yasalar bugüne
kadar bir makyajdan öteye gidememiştir.
“AB 7. Uyum Yasası’nda” yapılan değişikliklerden
bir tanesi de Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin
yapısına ilişkindir. Bu değişiklikten
daha önemli olan, MGK Genel Sekreterliği’nin
yapılaşmasına ilişkin ortaya
çıkan gerçeklerdir. Bu gerçekler, MGK Genel
Sekreterliği’nin gizli yönetmeliğinde
deşifre olmuştur. Bu gerçekler, gerçek
demokratları, Kürt yurtseverlerini doğruladı
ve akladı.
MGK Genel Sekreterliği yönetmeliği,
devletin, halkların hizmetinde olan bir örgütlenme
olmadığını, halklara hükmeden
ve ona güvenmeyen bir örgütleme olduğunu ortaya
çıkarmıştır. Türkiye’de demokrasi
adına seçilmiş siyasetçilerin ve “sivil
siyasi iktidarların” toplumu yönetmediği,
halklara karşı örgütlenen ve derin devlet
olarak örgütlenen gücün yönettiği; bu yönetim
gücünün, değişik kesimlerin içinden özel
bir itina ile elekten geçirilen, “seçilenlere” de
yabancılaşan, demokratik olmayan, korku
salan bir güç olduğu da ortaya çıktı.
Yine bu güç, sorun çözen değil, sorun yaratan,
toplumsal ve siyasal muhalefetleri maniple eden
ve zaman içinde yöneten, özel güçler eliyle “faili
meçhuller”, Kürtleri topraklarından süren muktedir
ve mutlak bir güçtür.
HAK-PAR, Cumhuriyet dönemi boyunca yapılaşan
ve askeri darbelerle halklar üzerinde kanlı
uygulamalarıyla kendisini sınayan ve yenileyen
bu sistem; köklü bir değişikliğe
uğramadan, mevcut Anayasa yerine Türkiye’deki
tüm ulusal toplulukların, dinlerin/mezheplerin
ve toplumsal-sınıfsal toplulukların
iradesine dayalı bir Anayasa yapılmadan
demokratikleşmenin gerçekleşmeyeceğini,
AB ile uyumun sağlanamayacağını,
Kürt sorununun çözümlenemeyeceğini ve sivil
–siyasi, çoğulcu iktidarın ortaya çıkamayacağını
bilmektedir.
DEVLETİN IRAK’A ASKER GÖNDERME “SEVDASI”,
IRAK’TAKİ KÜRTLERİN DE HAKLARINI GASP
ETME SEVDASIDIR
Türkiye’yi yönetenlerin Irak’a asker gönderme
sevdası, 1 Mart 2003’de TBMM’de alınan
ret kararına rağmen devam ediyor. Asker
göndermenin gerekçesi, komşudaki ateşi
söndürme , toplumsal istikrarı sağlama,
siyasi ve toprak bütünlüğünü kollama ve koruma
olarak ileri sürülmektedir.
Bu gerekçelerin açılımı yapıldığı
zaman, sorunun, komşudaki ateşi söndürmek
olmadığı bütün çıplaklığı
ile ortaya çıkıyor. Asıl gerekçe,
Irak’ta federal, demokratik ve çoğulcu parlamenter
sistemin yapılanmasını engellemektir.
Irak’ta, yıllardır ulusal planda, son
bir yıldır uluslararası planda kabul
edilen bu sistem yapılanırsa, fiilen var
olan Kürt federe yapılanmasını uluslararası
hukuksal bir çerçeveye kavuşturacaktır.
Bu da, tek ulusa, tek ideolojiye göre şekillenen
ve yapılaşması yukarıdaki bölümde
açıklanan MGK Genel Sekreterliği Yönetmeliği
ile açığa çıkan ve nüfusunun 1/3
ü Kürt olan Türkiye’de yönetenleri endişelendirmektedir.
Irak’ın yeni modelinin, Türkiye’deki Kürtler
için model olacağından korkmaktadır.
Türkiye’yi yönetenlerin bölgede yürüttükleri Kürt
karşıtı ve inkarı üzerine dayanan
politika büyük tehlikeler içermektedir.
Partimiz, Türkiye’yi yönetenlerin bu tehlikeli
politikalarından vazgeçmesini, Irak’taki Kürtlerin
haklarının gasp edilmesi sevdasından
vazgeçilmesini sorumlu davranılmasını,
TBMM’nin Irak’a asker gönderme teskeresine hayır
demesini; asıl olarak içeride Kürt sorununun
köklü çözümü konusunda Kürtleri de muhatap kabul
eden ve Türkiye ortağı sayan adımlar
atmasını istemektedir.
PKK/KADEK YANLIŞ YOLDADIR, BU YOLDAN DÖNMELİDİR
PKK/KADEK’in, Öcalan’ın İmralı’ya
hapsedilmesinden sonra, Kürt sorunu ile ilgili köklü
değişiklikler yaptığı,
“devlet Kürtlüğünü” kurumlaştırmaya
başladığı, silahlı mücadeleden
vazgeçtiği ve silahlı güçlerini Irak’ta
Kürt bölgesi sınırları içinde bir
alana çektiği bilinmektedir.
PKK/KADEK, ne hikmetse 1 Eylül 2003 günü ve özellikle
de “Dünya Barış Günü” gibi özel bir günde
silahlı mücadeleyi yeniden başlattığını
açıkladı. Bu kararını, Türkiye’nin
Irak’a asker göndermesi için ABD ile PKK/KADEK’in
Irak’daki güçlerini pazarlık konusu yaptığı
bir dönemde açıklaması oldukça dikkat
çekicidir.
Ayrıca PKK/KADEK, silahlı mücadele kararını
Irak’taki Kürt bölgesinde alıyor. Bilindiği
gibi Türkiye, geçmiş dönemde PKK gerekçesiyle
sınır tanımadan istediği zaman
Irak’taki Kürt bölgesinde operasyonlar yapmıştır.
Ama bu aşamada, ABD’nin Irak’taki varlığına
rağmen operasyon yapması olanağı
olamayacaktır. Bu nedenle PKK/KADEK varlığını
gerekçe göstererek Kürt Bölgesine yerleşme
konusunda ABD’yi zorlamaktadır. O zaman akla
gelecek ilk soru , PKK/KADEK bu yeni kararı
ile Türkiye’nin ABD karşısındaki
pazarlık gücünü artırmak mı istiyor?
Sorusudur.
Ayrıca PKK/KADEK Türkiye’ye karşı
silahlı mücadele kararı aldığı
günlerde, “Irak’ta gerici bir Kürt Devleti kuruluyor
ve bölgede 2. İsrail Devleti oluşuyor,
Türkiye buna müdahale etmelidir” diye de Türkiye’yi
uyarıyor. O zaman, parti olarak “bu ne perhiz,
bu ne lahana turşusu” demekten kendimizi alıkoyamıyoruz.
PKK/KADEK, devlete karşı silahlı
mücadeleye karar vermeden önce, Bingöl’ün Pul köyünde
köylüleri katletmekle işe başlaması
da ne oluyor? Bununla, 1976’lardan bu yana Kürt
yurtseverlerine, Kürt köylülerine, kendi iç muhalefetine
yönelik olarak sürdürülen sistemli imha mekanizması
mı harekete geçiriliyor? Bu nasıl bir
yurtseverlik, Kürtlük ve devlet karşıtlığıdır.
Silahlı mücadeleden kast edilen polis mi
vurmaktır? Üstelik durduk yerde, planlı
programlı olarak polise saldırmanın
meşru müdafaa ile ne alakası olabilir?
Bu metotla mücadelenin 11 Eylül sonrası dünyanın
terör konusundaki hassasiyeti karşısında
akılcılığından ve Kürtlerin
çıkarlarına uygunluğundan bahsedilebilinir
mi?
Partimiz, Kürtlük adına hareket ettiğini
iddia eden PKK/KADEK’in geçmişte olduğu
gibi bu gün de yanlış bir yolda olduğunu
ve bu yoldan dönmesini kesin bir anlayış
olarak benimsemekte ve istemektedir.
MAHALLİ SEÇİMLER İLE İLGİLİ
HAZIRLIKLAR YAPILMALI
Başkanlık Kurulumuz yaklaşmakta
olan mahalli seçimleri de bütün boyutlarıyla
değerlendirdi.
Mahalli seçimlere katılabilinmesi ve başarılı
olunması için hazırlıkların
yapılması ve görüşmelerin başlatılması
benimsendi. Bu konudaki çok yönlü çalışmaların
hem merkezi ve hem de yerel düzeylerde parti teşkilatlarımızca
sürdürülmesi partimizin katılımcı,
demokratik ve çoğulcu yapısının
gereğidir.
Ayrıca, ileriki günlerde bu çok yönlü çalışmaların
parti meclisi tarafından sentezleştirilip
çerçeve kararlara ulaştırılacağı
karar altına alındı.
BAŞKANLIK KURULU
|