KALICI BARIŞ,
GERÇEK ADALET VE ÖZGÜRLÜK İÇİN...
YENİ YIL BÜTÜN İNSANLĞA
KUTLU OLSUN
Yeni yıla az bir zaman kala Hint Okyanusu
ve Güney Asya’daki dev dalgaların ve şiddetli
devremin yol açtığı felaket büyük
can ve mal kaybına yol açtı. Bütün insanlık
bir anda bu felaketin yol açtığı
derin şokla sarsıldı. İnsanlığın,
bundan böyle küresel sorun ve felaketlere karşı
ortak tutum ve dayanışma geliştirmek
için Güney Asya’daki doğal felaketten gerekli
dersleri çıkarıp çıkarmayacağını
zaman gösterecek.
İnsanlığın sorunu sadece karşılaşılan
doğal afetlerden ibaret değil.
Herkese yetecek kadar üretimin yapıldığı
bir dünyada milyarlarca insan hala aç ve en temel
insani ihtiyaçlardan yoksundur. Ülkeler ve bölgeler
arası gelişmişlik farkı az gelişmişlerin
aleyhine derinleşmekte, işsizlik, yoksulluk
ve salgın hastalıklar görece artmaktadır.
Dünyamız hala akıldışı
bir silahlanma yarışını sürdürüyor.
Kültürler ve dinler arası saygı ve hoşgörüden
yoksun diyalogsuzluk ‘medeniyetler çatışması’
tezlerini haklı çıkartacak bir seyir izliyor.
Bazı ülkelerin oburca ve sorumsuz tutumları
yüzünden çevre kirleniyor ve dünyamızın
yaşamsal kaynakları hızla tükeniyor.
Yaşanılacak bir gelecek için dünyamızın
daha adil, eşitlikçi ve özgürlükçü bir anlayışa
ihtiyacı var.
17 Aralık Brüksel Zirvesi’nde alınan
müzakere kararı Türkiye’nin yeni yıla
daha umutlu girmesine yol açtı. Avrupa Birliği’ne
tam üyelik süreci, Türkiye’nin geçmişte yaşadığı
baskıcı ve inkarcı politikaları
bırakarak yeni baştan özgürlükçü ve eşitlikçi
temelde yapılanması için yeni olanaklar
sunuyor. Başta toplumun ilerici ve demokratik
güçleri olmak üzere Türkiye toplumu yeni yıldan
başlayarak yeni dönemde yetmiş yılda
yapılamayan ileri adımlar atarak daha
çağdaş, demokratik, özgür ve barışçıl
dönüşümler gerçekleştirebilir.
Bu nedenle yeni yıl sadece yeni bir yıla
başlamak değil, aynı zamanda yeni
bir döneme başlamak anlamına geliyor Türkiye
için.
17 Aralık Brüksel Zirvesi Türkiye’nin kaderini
değiştirme potansiyeli oranında ,
Kürt halkının da geleceğini etkileyecek
bir dönüm noktası. Hem Türkiye’nin demokratikleştirilmesi
mücadelesinde, hem de daha özgür ve adil bir geleceği
inşa sürecinde Kürtleri tarihi günler bekliyor.
Savrulmalara, teslimiyete ve dargörüşlülüğe
düşmeden Kürt halkı kendi haklı istemlerini
uluslararası meşruiyetten aldığı
güçle daha gür yükseltmeli. Bunun için koşullar
geçmişe oranla daha elverişli.
Kürtlerin kaderini değiştiren olayların
yaşandığı diğer bir ülke
ise Irak’tır. Saddam diktatörlüğünün yıkımı
Irakta demokratik ve bir arada yaşanabilir
bir sistem kurmak için elverişli bir ortam
yarattı. Ne var ki beklenen süreç ağır
işlemekte ve geleceğe ilişkin güçlü
umutlar yaratmamaktadır. Bunda hem iç ve dış
gerici güçlerin geliştirdiği şiddet
dalgasının payı var hem de Irak muhalefetinin
demokrasi kültürü konusundaki yetersizliği
ve donanımsızlığı. Irak
demokrasi mücadelesinin en diri ve birikimli kesimini
oluşturan Kürtler ise bir tahammülsüzlük ve
karalama kampanyası ile karşı karşıya.
Bu durum Kürtlerin, Arapların ve diğer
azınlıkların demokratik ve bütünlüklü
bir Irak içinde yaşama olanaklarını
zayıflatıyor.
30 Ocak 2005 tarihinde yapılacak seçimler
hem Irak’ın geleceğini hem de Kürtlerin
karşı karşıya kalacakları
seçenekleri belirleyecek.
Yeni yıl,
Dünyaya barış, adalet ve eşitlik
getirsin,Türkiye’ye demokrasi,Kürtlere özgürlük.
HAK VE ÖZGÜRLÜKLER PARTİSİ
(HAKPAR) GENEL MERKEZİ
|