Bıraktığınız
mücadele bayrağı dalgalanıyor
Hayati Sert
Kuzey Kürdistan´da halkımız, 1925 yılında
ulusal haklarını elde etmek ve kendi ülke toprakları
üzerinde özgürce yaşamak için Şêx Saîd Efendi
liderliğinde Kemalist iktidara karşı bir
başkaldırı gerçekleştirdi.
Bu başkaldırı Kürdistan tarihinde ve
Kürt halkı açısından çok büyük öneme sahiptir.
Başkaldırı başarıya ulaşmadan
Şêx Saîd ve 47 önder kadro tutuklanır. Kısa
bir süre sonra Şêx Saîd ve arkadaşları
Diyarbakır´da kurulan İstiklal Mahkemesi´nde
yargılanır ve sonra idam edilirler.
Şêx Saîd ve arkadaşlarının idamında
görev alan Yüzbaşı Ali Rıza Karslıoğlu'nun
torunu Av. Nihat Karslı isimli faşist ve alçak
bozuntusu, Şêx Saîd ve arkadaşlarının
idamlarına ilişkin olarak yazdığı
bir yazıda, idamda görev alan dedesi hakkında
methiyeler dizmekte ve Şêx Saîd Efendi´ye hakaret
ve küfürler savunmaktadır.
Okuyucuların affına sığınarak
bu alçak yaratığa birkaç şey yazmak istiyorum.
Yazımda kullanacağım kelime ve belirlemelerden
dolayı beni bağışlamalarını
istiyorum.
Av. Nihat Karslı; sen tam bir alçak ve bir bozuntusun.
Sözde okumuşsun ama ne yazık ki adam olamamışsın.
Bir hareketin lideri ve 47 önder kadrosu bundan 87 yıl
önce idam edilmişler. Sen bu alçakca tavrınla
bizim şehitlerimize pervasızca dil uzatıyorsun
ve değerlerimize küfür ediyorsun. Ben de bu küfürlerin
on katını sana iade ediyorum. Şunu iyi
bil ki sen ne kadar dedenin yaptıklarıyla övünüyorsan,
biz de ecdadımızın bize bıraktıkları
direniş ve boyun eğmez mücadeleleriyle övünüyor
ve gurur duyuyoruz. Dedelerimizin, ecdadımızın
bize bıraktığı mücadele bayrağı
bugün de elden ele dolaşıyor. Bu bayrak siz
zalimlerin korkulu rüyası haline gelmiş olmalı
ki atalarımıza küfür ve hakaret ediyorsunuz.
Bu sizin acizliğinizi gösteriyor.
Şunu iyi bilin ki, ne darağaçlarınız,
ne zindanlarınız ve ne de mahkemelerinizden
korkmuyoruz. Bir gider bin geliriz. Bakın, Şêx
Saîd, Seyîd Riza, Ali Şêr ve İhsan Nuri'nin
torunları olarak biz bugün yine ulusal haklarımızı
elde etmenin ve kendi öz topraklarımız üzerinde
özgürce yaşamanın kavgasını yürütüyoruz.
Biz Kürtler, ulusal haklarımızı elde edene
kadar da bu mücadeleyi sürdüreceğiz; bu böyle biinmelidir.
Bak, senin dedenin görev aldığı o İstiklal
Mahkemesi´nin kararıyla arkadaşlarıyla
birlikte idam edilirken Şêx Saîd´in celladın
ve dedenin gözlerinin ortasına baka baka haykırdığı
sözleri sana hatırlatayım:
“Bugün benim dünyadaki yaşamımın son
günüdür. Ben pişman değilim. Çünkü ben ulusum
için kurban ediliyorum. Tek bir isteğim var. O da
torunlarımız bizi düşmana karşı
mahçup etmesinler.“
İşte atalarımızın ve dedelerimizin
bize bıraktıkları bu direniş ve mücadele
mirası budur. Biz Kürtler için o mirasın tek
bir anlamı var; ulusal haklarımızı
elde edene kadar mücedelemizi sürdürmek!
Bir ara aynı hezeyanı MHP Genel Başkanı
Devlet Bahceli de yapmıştı. O da ecdadımız
Şêx Saîd hakkında küfürler savurmuştu.
Onu da unuttuğumuzu sanmayın. Sizi gidi kafatasçı
Kürt halkının düşmanları sizi. Siz
kendinizi ne zannediyorsunuz. Hem ülkemizi işgal
ediyorsunuz hem de 87 yıl önce idam ettiğiniz
dedelerimize küfür edip yiğitlik taslıyorsunuz.
Ey halkımın yiğit ve onurlu evlatları.
Gelin hep birlikte dedelerimizin bize bıraktıkları
bu mücadele bayrağını daha da yükselere
taşıyalım. Unutmayalım ki ne idüğü
belirsiz bu kişilere verilecek en büyük ders örgütlü
mücadeleden geçmektedir. Gelin el ele, omuz omuza olalım,
saflarımızı sıklaştıralım.
Unutmayalım ki ulusal haklarımızı
elde etmenin tek yolu ulusal birliğimizi örmekten
geçer.
Şêx Saîd, Seyîd Riza, Ali Şêr, İhsan
Nuri, Qadi Muhammed, Molla Mustafa Barzanî… Sizler Kürt
halkına büyük bir direniş mirası bırakıp
ebediyete göç ettiniz. Mezarlarınızda rahat
uyuyun. Bugün de torunlarınız bıraktığınız
mücadele bayrağını ülkemizin en yüksek
yerlerinde dalgalandırıyor. Hiç bir dönem sizleri
mahçup etmeyecegimize dair söz veriyoruz.
|