PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
 PSK
PSK Bulten
 KOMKAR
 Roja Nû
 Weşan/Yayın
 Arşiv
 Link
Pirs û Bersîv
Soru / Cevap
Webmaster
1
 
 
 

HEWLÊR’İN HİSSETTİRDİKLERİ

ZELAL MORÇAM

Bir yürek ne zaman büyür, ne zaman küçülür?
Bir insan ne zaman ağlar, ne zaman güler?
Bir kadın ne zaman sevinir, ne zaman ağıt yakar?
Bir çocuk ne zaman büyür, ne zaman bayram şekeri ister?
Bir insanın boynu, ne zaman bükülmek zorunda kalır?

Çocuk yüreğimi yitirmemden midir, yoksa daha sabahın ilk ışıklarındaki özgürlüğün tadına varmadan ölen ateşböceklerinin yasından mıdır, bilemiyorum sevgili okuyucular, ama şimdi yüreğim kabarık ve dudaklarım titriyor.

Neden mi? 1 Şubatta bayram coşkusunu yaşayan Hewlêr’deki halkıma karşı yapılan acımasız kıyımdan duyduğum derin acı, nerdeyse yüreğimi durduracak.

Sahi, bir insan ölümü, ne zaman hak eder?

Peki  zalimler devrilmeyi ne zaman hak ederler? Sadece kendi halkına yaptığı vahşet farkedildikten sonra mı? Yoksa ülkesine saldıracak düşmanların çıkarlarına ters düştüğünde ve tehdit oluşturduğunda mı? Ya da bizzat kendisinin bir tehdit oluşturduğu görüldüğünde mi ? Ya da halkını, kurban bayramlarında, kurban olarak seçtiklerinde mi ölümü hak eder?

Kürd çocukları, bombalara sahip olmadıkları için mi ölüyorlar? Yoksa, zehirli gaz ve füzeleri uçak savarları ve keleşnikofları olmadığından mı? Zalim ve diktatör olmadıklarından mı? Özgürlüğe olan susamışlığından dolayı mı, kitlesel kıyımlara uğruyorlar? Dünyada özgürlüğü isteyenler hep böyle mi ölürler? Neden özgür olmanın bedeli bu kadar pahalı? Helepçe’de binlerce çocuk gaz bombalarıyla ölmek zorunda mıydılar? Lice’de bir Newroz günü insanlar askeri tankların altında ezilmek zorundalar mıydı? Her yapılan baskında, Kürd çocukları, bu tür korkuları yaşamak zorundalar mıydı?

Neden Dersim isyanında, hamile kadınların karınlarına hançerler saplandı? Düşmanın eline geçirilmemeleri için, annelerin çocukların ağzını kapatıp boğmalarının verdiği acıyı, kim hissedebilir? Neden amcalarımız, dayılarımız ve binlerce tanıdığımız, Diyarbakır zindanlarında işkence gördüler, öldürüldüler? Sırf Kürd oldukları için köylülerimize, Türk subayları dışkı yedirdiler?

Sahi neden iki yüz yıldır, halkım bu acıları yaşıyor, neden özgür olmamamıza izin verilmiyor? Biz özgürlüğe susamış halk olarak, ne zaman pınarlarımızdan soğuk sular içeceğiz?, Ne zaman kendi  toprağımız üzerinde özgürce koşup, gülüp eğleneceğiz? Topraklarımız ne zaman sömürgecilerin mayınlarından kurtulacak?

Türk halkı, neden başına bela edilen putlarından kurtulmuyor? Saddam  ve benzerlerinin putları yıkıldı. Umut ediyorum ki, Kemalist putları da kısa bir zaman içinde yıkılacaktır. Bu putların köleleştirdiği tüm halklar da artık özgür yaşayacaktır.

Kürd olmak neden öcü olarak gösteriliyor? Neden Kürd çocukları da diğer dünya çocukları gibi gülüp eğlenemiyor? Neden dünya çocukları, bu benim ülkem, bu benim okulum, bu benim dilim, bu benim marşım, bayrağım, şarkım, yemeğim, gazetem, kitabım... dediklerinde baskı görmüyorlar da, Kürd çocukları görüyorlar? Neden bana bu baskıyı yapıyorlar? Neden benim babam öldürülüyor ve  neden annemin gözlerinden yaş hiç eksilmiyor?

 Babam bana hep “başkasının ırkına, bayrağına, örf adetlerine, dilini saygısızlık etme” derdi. Peki neden başkaları benimkilere saygısızlık ediyorlar? Ben kimsenin düşmanı değilim. Neden başkaları bana düşmanlık ediyor? Neden diğer anneler, babalar benimki gibi, çocuklarına düşmanlık yerine, sevgiyi saygıyı öğretmiyorlar? O zaman tüm dünya çocukları hep birlikte renga renk şekerler yer, uçurtmalar uçurur, ağız dolusu gülebiliriz.

Yakın bir tarihte, benim ülkemin bir parçasında, bir 16 Mart sabahı, Kürd çocukların üzerine bombalar yağdırıldı. Beş binin üzerinde yakınımız öldü, binlercesi hala o anın acılarını yaşıyor. Bunları bir diktatör yaptı. Adı SADDAM’dı. Bu ismi asla unutmayacağız. Bu zalim diktatör, geçen baharda devrildi.

Büyüklerim, Saddam’ın devrilmesinden sonra ülkemin yavaş yavaş özgürlüğe doğru adım atacağını söylediler.

Tüm dünya, bizi konuşuyor bizi tartışıyor. Irak’ta federal bir yönetim kurulacak. Bu federalist yapı içinde. Kürdistan’nın sınırları belli olacak. Kürd halkı kendi kendini yönetecek. Önümüzdeki haziran sonunda da geçici bir hükümet, 2005 yılında ise genel seçimler sonucu yeni hükümet oluşacak.  Bu süreçte yeni Irak Anayasası belirlenecek, yönetim tümden Iraklılara geçecektir dediler.

1 Şubat günü, kurban bayramında Kürdistan yine kana bulandı. İki Kürd partisine mensup değerli kadrolar yaşamını yitirdi. Ben de babamı kaybettim. Evimizde yas var. Ama annem yine de gülüyor. Yakında ülkemizin özgürlüğe kavuşacağının heyecanını yaşıyor. Bir sonraki bayramda özgür bir ülkenin çocuğu olacağımı söylüyor. Karar verdim, gelecek bayramda babamın mezarına özgür bir kardelen bırakacağım. Leyla Qasım, Mahmud Berzenci, Seyid Rıza, Şeyh Sait, Alişer, Kadı Muhammed, babam ve diğer şehitlerimiz gönül rahatlığıyla mezarlarında uyuyacaklar. Bundan eminim. 

Ülkemde zaten uzun bir zamandır,özerk ve aynı zamanda oldukça demokratik bir yapının alt yapısı oluşturulmuştu. Babam hep anlatırdı;  Irak Kürdleri olarak zaten 1991 yılından beri, ülkemin büyük bölümünde Baas rejiminden uzak yaşıyorduk. Ülkemin bir parçası olan Irak’ta artık bir bölgesel parlamentomuz ve hükümetimiz vardı.

Artık tarlalarımız boş kalmayacak. Ülkemin ekonomik yapısı güçlenecek.  Hızlı bir imarlaşmaya gidilecek. Sağlık kuruluşlarında daha hızlı bir gelişme olacak, daha iyi hizmet verilecek. İlkokuldan başlayarak bizlere üniversiteye kadar eğitim dilimiz Kürtçe olacak. Ayrıca Arapça ve İngilizce öğreneceğiz.

Şu anda ülkemin güney parçasında, her düşüncede siyasal parti, kurum ve kuruluş faaliyet gösteriyor. Sağ düşünceden tutun da  komünist düşünceye kadar tüm partiler rahatça propaganda yapabiliyorlar. Bu konuda daha da özgür olacağız.

Ülkemin bu parçasında, hiçbir etnik grup üzerinde, sen Asurisin,  Şiisin, Yezidisin, Türkmensin diye her hangi bir  baskı ve ayrımcılık yaşanmıyor. Türkmenler, kendi partileri, ve derneklerinde rahatça çalışırken, aynı zamanda, kendi okulları,  televizyonları, gazeteleri, dergileri Türkiye’deki gibi her hangi bir baskıya maruz kalmadan, yayın yapıyorlar. Basın-yayın üstünde her hangi bir sansür yok. Türkiye’deki Kürdler gibi, kırkbeş dakikalık bir televizyon programına mahkum edilmiyorlar.

Şimdi biz Kürdlere haksızlık edenler ve düşmanları elini vijdanına koyup düşünsünler. Ülkemin güney parçasında yaşayan halklarla konuşsunlar. Saddam isimli diktatör dönemi mi, yoksa Kürdistan devleti döneminde mi? Kendilerini daha mutlu hissediyorlar.

Hewlêr şehitleri şahsında tüm şehitlerimizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. Özgürlüğün bedeli ağır, Halkımız bu bedeli vererek yoluna devam ediyor. Bir Kürd olarak, ülkesi uğuruna gösterdikleri bu dirençten onur duyuyorum. 

 

  Dengê Kurdistan © 2004