ACI VE TATLI GERÇEKLER
Hüseyin Şahin
Çok sıcak günler yaşıyoruz. Sudan, Tunus,
Yemen ve Mısır`daki gelişmelerden sonra
bu dalgalanmalar, Ürdün, Suriye, İran ve benzeri
ülkeleri de etkisi altına alacağa benziyor.
PKK’nın sahip olduğu büyük kitle desteği,
bugün aklı başında olan farklı bir
partinin yada ulusal güçlerin müşterek blokunun yada
birliğinin elinde olmuş olsaydı, bu dalgalanmada
Kürdlerin pozitiv bakımdan etkilenmemesi elden bile
değildi. Ne varki Devlet ve PKK arasındaki danışıklı
dövüş, Kürdlerin bu dalgalanmadan yararlanabilmelerine
engel teşkil etmektedir. Ama yine de ufak bir kıvılcım,
beklenmedik kimi yerlerde gedikler açabilir, PKK eksensiz
gelişmelere ön ayak olabilir.
Gelelim esas konumuza: Son aylarda Kuzey Kurdistan cografyası
yeni oluşumlar peşinde. Kimileri dünyayı
yeniden keşfederlerken, kimileri ise yıpranmış
yapılarına rağmen, piyasada tutunamayan
kimi kişilerle birlikte inadına bir daha diyerek,
bu sefer belki tutar misali oradan oraya koşuşturup
durmaktalar. Kürdlere ağabeylik, yapacak olan Mesop
çevresi TEVKURD oluşumunu başarıdan başarıya
koşturduktan sonra, şimdi de Kürd sosyalistlerini
bir çatı altında toparlamaya çalışıyor.
Eski sosyalist blok ve Ortadoğu’da eşi benzeri
görülmeyen bu yeni oluşumla bütün kapılar açılacak,
bizleri devrimle taçlandıracaklar. Diğer yandan
ise Sayın İ.Güçlü’nün çeşitli site köşelerinde
yayınladığı, yeni bir örgüt ve hareket
girişimi ile ilgili görüş vede önerilerini konu
alan yazısı… Sayın Güçlü nün şimdiden
deşifre ettiği bu örgütün içerisinde yer alabilecek
kişileri az çok tahmin etmeme rağmen, “bu yeni
hareketin nesi yeni olacak?” diye kendi kendime sormadan
da edemiyorum. O, Rızgari, Ala Rızgari, Hevkari,
Tewger, Hevgırten, Hak.Par vede Tevkurd girişimlerinin
ve daha bir nicesinin içinde yer almış ve bunların
bazılarında ise başkanlıklara dahi
oynamıştır. Sayın Güçlü böylece bir
nice parti ve dernek kurup dağıttıktan,
girdiği her örgütte kısa zamanda hır çıkardıktan
ve bozup dağıtamadıklarına ise binbir
karalamayla birlikte allahasmarladık deyip gittikten
sonra, artık bu sefer vede ömrünün ahır zamanında
Kürdistan’ın gerek duyduğu o partiyi inşallah
kurar… Yolu açık olsun!
Örgüt, parti dernek, kurmak, ortaya projeler koymak
biz Kürdlerde hiç sorun olmamıştır. Kürd
yapılanmalarındaki problemin en temel sorunu
ise, bu yapılanmalar içerisinde yer alan kadro diyebileceğimiz
kişilerin durumu olsa gerek. Hal böyle olunca, vede
kadrolar esnek, yapıcı, üretken, dürüst, güven
verci olmadıktan, eteklerindeki tüm taşları
dökmedikten sonra, işler ancak eskiden beri olduğu
gibi topal, ağır aksak gider. Geçmiş deneyim
ve oluşumlar ne yazık ki bizde pek çok hayal
kırıklığı yaratmıştır.
Yaşanan olumsuz deneyimlerin çoğunda, örgüt
kaygısının yanısıra, kişilerdeki
art niyet, dayatıcılık, sekterlik, samimiyetsizlik
vede kariyerizim ağır basmıştır.
Hal böyle olunca kimi örgütler doğmadan mezarlık
olmuşlar, kimileri ise atıl duruma düşmüş,
etkisizleşmiş, zaman içinde silinip gitmişlerdir.
Bazı Ağebeylerimiz Kürdlerin iyi bir lider
yakalayamadıklarında dem vurup durmaktalar.
Bizim coğrafyada LİDERLİĞE oynayan
o kadar çok kişi ortada dururken, gerçek anlamda
ideal bir Kürd lider Profili yakalayabilmek oldukça zora
benziyor. Ben Yine de iyimserim. Bu özelliklerin hepsini
bir arada taşıyabilen ideal, karizmatik vede
medyatik bir lider profili yakalamışım
ki aklınız durur. Adi şu anda bende saklı.
Gün gelir belki bu Joker Liderin ismini açıklama
gereğini duyarım.
Tarihi kendileriyle başlatıp, kendileriyle
bitirenlere başka bir örnek de sayın Rojhat
Amedi´den geldi.Geçen aralık ayında Radikal
gazetesinde sayın Rojhat Amedi´nin bir demecini
okudum. Sayin R. Amedi demecinde TKDP´nin Kuzey Kurdistan’da
örgütlenememesini Sayın Mesud Barzani’nin günümüzde
Türkiye ile kurmuş olduğu yakın ilişkiye
bağlıyor. Demecinde 80´li yıllardan önce
DDKD vede Özgürlük yolunun PKK´dan daha güçlü olduklarını,
KUK , PKK catışmalarında PKK´nin zararıyla
sonuçlandığını vede KUK, DDKD, Özgürlük
Yolu´nun tasfiye olduklarini beyan etmiştir. Oysa
ki sayın Amadi´de iyi bilir ki, yurt dışı
ve içi çalışmalarında Özgürlük Yolu, KOMKAR
taraftarlarıyla birlikte, güney, doğu, batı
, kuzey demeden, hiç bir ayırım gözetmeden halkımızla
en iyi dayanışma örneğini Mahabat, Halepçe,
Körfez savaşı, Kamışlı ayaklanması
ve benzerlerinde sergilemiştir. Yine aynı taraftarlar
günümüze kadar TC’ye karşı aralıksız
bir şekilde mücadele etmiş, TC`nin güneye müdahalesine
ve Kuzey Kurdistan parçasındaki kirli poloitikalarına
karşı da, PKK´ya rağmen kararlı bir
şekilde günümüze kadar eylem ve çalışmalarını
aralıksız bir şekilde sürdürmüştür.
Ve bu yüzdendir ki hem TC tarafından hem de PKK tarafından
yurt içi ve dışı saldırılara
maruz kalmış, kurbanlar vermiş, dernekler
kundaklanmış, Newroz geceleri sabote edilmeye
calışılmıştır. Eh ne diyelim
sayın Amedi`ye, Özgürlük Yolu kervanı herzamankinden
daha da bir kararlılıkla yoluna devam edeceğe
benziyor.
Şu anki veriler HAK- PAR´lıların düne
nazaran bugün daha da bir azim ve kararlılıkla
taşın altına ellerini sokmuş olduklarını
gösteriyor. HAK- PAR örgütlenip ete kemiğe büründükçe,
kanımca Kürd halkının desteği bir
cığ gibi büyüyecektir. Başka Örgütlerle
ortak iş yapma konusunda HAK-PAR herzamankinden daha
da ısrarlı olmalı, fakat enrjisini de heba
etmemelidir. Varsın birazcık da mangalda kül
bırakmayanlar birlik çalışmalarında
ezberleri bozsun ve güven verici adımlar atsınlar.
HAK-PAR şimdi seçim arifesindedir. HAK-PAR´a şu
an herzamankinden dah çok ihtiyaç var. Bu yüzden de HAK-PAR`a
manevi ve maddi yönde destek vermek gerek. Önümüzdeki
seçim çalışmalarına katkı amacıyla
250 € bağışta bulunuyorum.
Gerçeklerle yüzleşmek biz Kürdlerde maalesef gelenek
değil. Kimi Kürd politikacı ve aydınlarımız
karekteristik yapıları gereği , kindarlik
vede inatçılıklarını bir kambur gibi
sırtlarında hep taşırlar. Bu kişiler
her şeyi kendileriyle başlatıp kendileriyle
bitirirler. İsterler ki başkaları da havlu
atsınlar, örgütlü yapılarını fesh
etsinler vede bittiklerini ilan etsinler ki ellerine kına
yakabilsinler. Bu kişilere gore örgütlerin hepsi
kendilerini dağıtmalı ve yeni bir örgüt
yaratmalılar. Yıllardır bıkmadan söyledikleri
türkü bu. Ulu orta cayır cayır bağıran
bu kişiler, ortalıkta okadar feshedilmiş
örgüt dururken onlarla bir araya gelip 30 yıldır
enkaz altında kalanlarla bir şey yaratamadılar
ve maalesef mevcutlara da destek sunmadıkları
gibi hep köstek oldular. 40 yıldır Kürd cografyasında
her türlü olumsuz girişime ve bulandırılmış
ortama ragmen ayakta durarak, kendi özel yaşamlarını
bu kutsal davaya feda edenleri selamlayıp onurlandırmak
gerek. Kim ki bulunduğu her alanda, ister ovada,
dağda isterse de içerde, Kürdistan ulusal kurtuluş
mücadelesine emek ve bedenleriyle omuz veriyorsa alınlarından
öpmek gerek. Kim ki günümüze kadar alınlarının
akıyla bu mücadeleye omuz vermiş ve rüştünü
her türlü dumanlı havaya rağmen pusulayı
şaşırmadan ispatlamışsa, önlerinde
eğilme erdemliliğini göstermek gerek.
Not 1 : HAK-PAR´lı gençlere karşı BDP
li gençlerce gerçekleştirilen saldırıyı
kınıyor ve diyorum ki: Ey Apocu mantık
ve zihniyet, senden zaten başka bir şey de beklenmezdi.
Urfa’da yapılması gereken başka hiç bir
şey kalmamış gibi, gidip de HAKPAR´lı
pırıl pırıl gençlere sopalarla saldırmayı
yurtseverlik vede bir eylem olarak görüyorsanız,
o vuran elleriniz kırılsın ve ebediyen
bir çöp parçası bile tutamayasınız. Saldıranlara
önerim şudur: O sopalarınızı yine
de bir yerlerde saklayın. Şapka düştükçe
sizlerden bazılarınız nihayet keli görecek
ve yaptığınız tüm olumsuzluklardan
dolayı pişmanlık duyacak ve o sopaları
kulanılması gereken yerlerde kulanabileceksiniz.
BDP’li gençler, gerçekleri kavramak için üniversite bitirmek
şart değil. Şayet yüreğinizde bırazcık
yurtseverlik duygusu taşıyorsanız, o dehavari
Serokunuzun 40 yıldır Kürdlerin başına
getirdiklerini sağduyu ile takip etmek vede görmek
yeterlidir.
Not 2: Bir önceki yazımda sayın Nizametin Taşı
geçmiş çalışma ve politikalarından
dolayı eleştirmiş ve yaptıkları
tüm olumsuzluklardan dolayıda özür dilemesi gerktiğini
belirtmiştim. Sayın Taş son günlerde çıkan
bir röpörtajında yaptığı tüm yanlışlıklardan
dolayı Kürd halkında özür diliyor ve aynı
şeyi PKK´nin de yapması gerektiğini söylüyor.
Ancak PKK´dan bunu beklemek, eşyanın tabiatına
aykırı olur.
Sayin Taş´ın özeleştirisi bir ilk gibidir
ve olumludur. Umut ediyorum ki sayın Taş´ın
durumunda olan binlerce insan bu mesajı iyi alır
ve birlikte ortak bir deklerasyonla özeliştirilerini
kamuoyuna deklere ederler. Böylece hem bu kişiler
bir birlerinin yüzüne bakabilirler hem de bununla yeni
bir güven ortamı yaratarak, diğer Kürt örgütleriyle
yanyana mücadele edebilmenin de kapısını
aralamış olurlar. Haydi biraz gayret ve cesaret,
geçmişi maziye gömüp, gelecek güzel günler için birbirinize
ellerinizi uzatıp, lanetli geçmişe kalın
bir çizgi çekmek için diyorumki: Lütfen bizleri artık
ele güne karşı rüsva etmeyiniz.
|