|
Dönüşün yankıları ve
kendini yırtanlar
Hüseyin Şahin
Yaz sıcağına inat çok daha yakıcı
gelişmeler yaşadık ve daha da yaşayacağa
benziyoruz. Bir yandan Kemal Burkay`ın dönüşünün
yankıları, bir yandan generallerin istifaları,
diğer yandan ise Kandil operasyonu. Son bir ayda
Ortadoğu’daki diğer gelişmeleri bir yana
bırakacak olursak, ülkemizin dört parçasında
sıcak gelişmeler cereyan etmektedir.
Değerli okuyucular,
Tatil ve yaz mevsimi olmasına, büyük bir hazırlık
olmamasına rağmen, sayın Burkay‘ ın
ülkeye dönüşü görkemli oldu. Burkay bizlere, kızlarına,
Nlüfer Akbal‘a, Fatê‘ye, Seher Dilowan‘a. Ümit Fırat‘a,
Latif Epözdemir, HAK-PAR vede HAK- PAR´lı gençlere,
Avrupa‘dan ve bizzat ta Balıkesir‘den, Wan´dan gelenlere
bir bayram havası yaşattı, bizlere halay
ve zılgıtlarla karşılamamıza
vesile teşkil etti. Sevenleri Burkay‘ı karanfiler,
şiir ve sevinç gözyaşlarıyla karşıladılar.
Havaalanı adeta Burkay‘ı saatlerce bekleyen
dost ve taraftarlarına dar geldi. Bu arada laf aramızda,
`` Sayın Burkay dönüşün izdihamlı geçmesi
için, karşılamaya gelenlere, T. C devletinin
basınına, bakanlarına para yedirmiş``,
veya ``elinde dizgin neredeyse Üsküdar‘ı geçecek``
desem acaba kaçınız inanır ki? Belki de
gerçekten inananlar çıkar. İnananlara diyeceğim
şudur: Burkay İsveç‘te Lokanta açtı, döner
ve lahmacun satarak bu paraları topladı ve 31
yıllık sürgünün görkemli dönüşünü hazırladı,
yani yan gelip yattı ve hep ``iklimin Akdeniz oluşunu``
bekledi; onun için şimdi her yer güllük gülistanlık,
o da ülkeyi pazarlığa çıkarmış
bir tüccar!. Kimki iklim değişikliğine
katkı sunacak, Akdeniz ve Van‘da alın terileriyle
bir damla olacaksa, hemen koşup gitsin, yoksa Burkay
her yeri bir kasırga gibi silip süpürüyor.
Kemal Burkay‘ın dönüşü bazı kesimleri
oldukça rahatsız etmişe benziyor, bu tabiki
bir yönüyle iyi. Kimi art niyetli kişilerin ağızları
yırtık bir çuval gibi, kimilerinin ise kalemleri
zehir zemberek. Piyasada tutunamayan bu tipler, ağzınızla
kuş tutsanız yine de birer kulp bulup size saldırırlar.
Bu bir fobi, yani kişiyi gölge gibi izleyen bir hastalıktır.
Bu kişilerden merhamet beklemek şurda kalsın
adamı bir kaşık suda boğarlar. Hani
derlerya `` sonradan çıkan boynuz kulağı
geçermiş`` Kraldan daha kralcı geçinen kimi
baylarımıza gerçekten şaşmak elde
değil. Sırf rant, kariyer ve kin için de olsa
her şeyin bir raconu, ar vede adabı olmalı.
Ucuz politika dedikleri bu olsa gerek. Tıpkı
pazarda, çarşıda işportacılar gibi
birbirlerinizle avazınız çıktığınca
yarışmanız… Bu kişilere sorarım:
Madem kaleminiz güçlü ve dilinizde kemik olmadığına
göre, işin ucunu biraz da İmralı‘ya kaydırın
da o zaman gerçek niyetiniz anlaşılsın,
yoksa yaptığınız iş havanda su
dövmek gibi bir şey olur. Kimi baylarımız
temcit pilavı gibi geçmiş bazı şeyleri
yeniden ısıtmakla, örneğin 1975 KDP yenilgisinin
faturasını neredeyse Sayın Burkay‘a çıkarmakla
puan toplayacaklarını zannediyorlar. Tencerenin
dibi tutmuş vede yanmıştır, kullanılamaz
durumdadır, kendinize başka bir meşgale
bulunuz ki, iflah olmaz egolarınız tatmin olsun.
Mehdi Zana´nın tek başına Dıyarbakır
belediye başkanlığını kazandığına
kaç kişi inanıyor, sayın Zana bile buna
gerçekten inanabiliyor mu?. Madem Mehdi‘dir, o zaman Mehdiliğini
şimdi de oynayabilsin. Dr. Mahmut Osman 1975´lerin
en önemli tanıklarındandır ve bu yüzden
rahmetli Mustafa Barzani‘yle bizzat yolları ayrılmıştır.
Şu anda KDP ve Dr. M.Osman‘ın ilişkileri
gayet de iyi. Kaldı ki PSK ve Burkay 1975´ lerde
Özgürlük Yolu‘nda çıkan belgelerden dolayı
özeleştirisini vermiştir. PSK, KDP-Bakur‘a
rağmen Güney Kürdistan‘da hatırı sayılır
bir parti ve bunu art niyetli insanlar da bilir. Geçmişiyle
yüzleşmek her partinin harcı değildir.
Bu konuda PSK tarihi kimi ufak şeylere rağmen
Kürdistan‘ın gerçek anlamda sosyalist bir partisidir.
Baylarımıza sorarım: O kadar uzaklara
gitmenize gerek yok, kafanızı kumdan cıkarmanız
ve olaylara objektif bakmanız yeterlidir. Örneğin
dünden bugüne Kuzey Kürdistan sanesinde yer alan, -çoğu
da zamanla silinip giden- kaç parti ve kaç sorumlu özeleştirisini
vermiş ve geçmişinden dersler çıkarmıştır?
Beylerimiz meyve verebilen ağaçlardan rahatsızlar,
kimileri ise bir baltaya sap olamadıklarından
dolayı, neredeyse Roma‘yı yakacak hale gelmişler.
İ. Güçlü Ağebeyimiz faturayı hep başkalarına
çıkarmakla hedef şaşırtıp, 40
yıllık politik mücadelesinde vardığı
sonucu başkalarına havale etmeyi bırakıp,
geçmişiyle iyi bir yüzleşsin. G. Sor adlı
Ağabeyimiz 1978 de doğan kızının
ismini Burkay koymakla çok büyük bir kötülük yaptığını
yazmış. Şu an bu Ağabeyimiz belki
de torun sahibidir. Bu Ağabeyime önerim bu azaptan
kurtulabilmesi için, bir an önce mahkemeye müracaat etsin,
33 yaşındaki kızının ismini,
damadına vede torunlarına rağmen değiştirsin,
yoksa çok daha kötü depresyonlar onu kapıda beklemektedir.
Kimileri ``yok efendim Burkay neden önce Diyarbakır
havaalanına oradan da Istanbula geçmedi, neden Van
ve Munzur kıyılarında gezmedi de Boğazda
tur attı?``diyor. Sayın Burkay bir Dıyarbakırlı
gibi ayakkabısının topuğunu kırıp,
Diyarbakır havaalanınada iniş yapmış
olsaydı, yine de bu Baylarımız bir şeyler
bulmaktan gecikmezlerdi. Bu baylarımızın
işi üzüm yemek değil, adeta bağcıyı
dövmek.
Değerli okurlar, sayın Burkay önce olduğu
gibi şimdi de „Mehdicilik“ yapacak değildir.
O bir hayalci değil, gerçekçidir. Siyasi konularda
fantazi ve hayal onun felsefesine yabancıdır.
1975´te söyledikleri bugün de geçerlidir. Zikzaklar vede
günübirlik, çıkar politikaları onun felsefesine
ve dayandığı tabana zıttır. O
Rüştünü kendisini çekemeyenlere vede düşmana
rağmen dört parçada ispatlamıştır.
Sorunumuzun özcesi şudur: Kimse kurtuluşu
tek başına başaracağına kendisini
inandırmasın. Orta çağda beklendiği
gibi bizi kurtarmaya ne sihirbazlar ne de Mehdiler gelir.
Çok ama çok sıcak günler yaşıyoruz. Şayet
birlikte hareket edebilirsek, kimi büyük kazanımları
bile elde edebilmek olağan dışı değildir.
Kandil, Güney, Doğu, Batı,Kuzey hepsinin kaderi
birbirine bağlı ve ona göre projeler üretip
taktik geliştirmek, dört parçada her Kürd Partisinin
görevidir. Bu yüzden de 4 parçadan Kürdistani güçlerinin
Kongresi biran önceden toplanmalı, ona göre stratejiler
belirlenmelidir. Türkiye, Suriye, İran hatta Irak
Kürdlere danışarak proje yapmadıklarına
göre, Kürdlerin de onlara göre projeler yapmaları
gerekmiyor. Şayet Ortadoğudaki gelişmeler
iyi değerlendirilecek olursa, kimi bölge devletlerine
rağmen, Kürdistandaki ciddi ve önemli gelişmeler
Ortadoğu‘daki genel sitatüyü değiştirebileceği
gibi yeni bir dünya haritasının şekillenmesine
de vesile olabilir. Bunun için belki yeni bir dünya haritası
kimileri için masraflı olabilir, fakat bu masrafları
Güney Kürdistan Federe Devleti maddi ve manevi yönde karşılayacak
güçtedir.
Bu yüzden de hep birlikte, yekvücut olarak:
No Pasaran!
Hûn derbaz nabin!
Kürdistan‘a geçit yok!
|