Katır yada Helikopter
Hüseyin Şahin
Değerli okurlar,
Sayin Nizamettin Taş’ın bundan sekiz ay önce
`Irak tercihini yaıyor` diye bir makalesi PWD sitesinde
yayınladı. Ondan sonra uzun bir dönem kendi
köşesinde yazılarına yada herhangi bir
yerde demeçlerine raslayamadım. Son günlerde ise
benim gibi birçoklarınız, sayın Taş`ın
röportaj ve basın açıklamasını kimi
site ve gazetelerde okumaya başladık. Okuduklarımız
bize hiç de yabancı değil. Tek konu, sayın
Taş` ın yıllarca içerisinde bulunduğu
harekete üst derecede sorumluluk üstlenerek, bir çok olaya
bilerek imza atmasıdır. Bunlardan birkaçını
sıralayacak olursak, örneğin PKK’nın iç
infazları, Kuzey Kürdistanda yürütülen kirli savaşın
içyüzü, Güneyde „Ağustos atılımı“
, Sadam’la yapılan protokolün zamanlaması vb...
Sayın Taş, sizin gibi komutanlara asıl
bugün daha da çok ihtiyaç var. Asıl şimdi siz
ve sizin gibileri tüm enerjinizi doğrulardan yana
koyarak geçmişinizle hesaplaşmanız ve ciddi
bir özeleştiri vererek Kürtlerin birlikteliğinden
yana canla başla çalışmanızdır.
Etrafınıza şöyle bir baktığınızda
sizin durumunuzda olan binlerce insan var. Bizler neyi
amaçlamıştık, bu halka neler verdik, neler
aldık; neydik, ne olduk; sonuç itibarıyla yaptıklarınız
kime vede neye yaradı? diye sorgulamanız artık
hiç de fena olmaz. Ve bu lanetli ortamda, nasıl bir
çıkış yolu buluruz diye birbirinizle ciddi
bir muhasebe yaparak, geçmişin defrterini dürüp,
gelecek güzel günler için mevcut, yapılanmalarla
birlikte adımlar atmanız gerek. Geleceğimizi
sizler kararttınız, aydınlatmak da birinci
derecede size düşer.
Gelelim Sayın Taş´ın röpörtaj vede basın
açıklamasına. Sayin Taş PKK politikalarını
elbetteki bizlerden daha iyi biliyor. PKK´nin kürt halkına
yaptıklarından dolayı özür dilemesi gerektiğini
söylüyor. Sorarım size sayın Taş: PKK hangi
birisi için özür dilesin? PKK´nin özürü kabahatından
daha büyüktür. PKK´dan özeleştiri beklemek safdillik
olurki bu da eşyanın tabiyatına aykırıdır.
Apo nasıl ki devleti 80 öncesi „kullandıysa“
bugün de „kullanmaya“ devam ediyor; bunda yadırganacak
ne var ki?. Biz kürtlerde böyle bir mide olduktan sonra,
Apo bir 30 yıl daha „devleti kullanmaya“ devam eder.
Diğer konu ise Sayın Taş’ın kendisiyle
yapılan röportajla ilgili düzeltmesidir. Adı
geçen röportajında avukatların Kandil’e Helikopterle
değil de, MGK´nin, yani askerlerin bilgisi dahilinde
Habur sınır kapısından geçerek gittikleri
ile ilgili. Ve bu avukatlar, derin devletin Kürtlere karşı
çıkarttığı fermanı bizzat, kendi
ayaklarıyla Kandile götürerek infaz ettirmişlerdir.
Ey kürtler, bizlerde amma da mide varmış! Bu
avukatların yaptıkları yanlarına kâr
kalmakla birlikte, hâlâ günümüzde içimizde dolaşarak
ve sıkılmadan orada burada konferans vermektedirler.
Hal vede durum bu iken sap ve samanın birbirinden
ayrışması uzun bir zaman daha devam edeceğe
benziyor.
Sayın Taş, 2004´te avukatların bizzat
Kandil’de PKK kongresine katılarak savaş kararı
aldırdıklarını ta o dönemlerde bizzat
Sayın Kani Yılmaz, isim de vererek (Mahmud Şakar)
dillendirmişti. Bunu Sayın Avukat H.Yıldırım
da Kurdistan Aktuel sitesinde kendi köşesinde belirti
ve yazı hâlâ aynı köşede duruyor. Ayrıca
bu konuyu uzun bir dönemdir Kamuoyu zaten biliyor ve konuşuyordu
da. PKK 90´lı yılların sonlarında
hızla isim değişikliklerine giderek ve
birçok kürt ismi taşıyan kurum ve insiyatifleri
fesh ederek yeni bir sürece giriyordu. Kendi iradesi dışında
aldığı yeni isimlerin tekrardan rafa kaldırılmaları
uzun sürmedi. Ve nitekim 2004 Kandil Kongresi ile PKK,
savaş kararıyla birlikte yeniden eski ismine
kavuşmuş oldu. Ve bu tarihten itibaren Apo´nun
Karın agrıları da başlamış
oldu. Bu vesileyle Kitlelerin enerjileri bireye endekslenerek
dejenere edildi. Genel ve can alıcı konular
tali planda kalmaya mahkum oldular. Genelin bireye tercih
edilmesi Kürtlere yapılabilecek en büyük kötülük
vede suçtur. Bu durum böyle devam ettiği müddetçe
de, sırtımızda semer hiç eksik olmaycaktır.
Sayın Taş, avukatların Kandil Kongresi’ne
askeri helikopterle değil de Habur sınır
kapısından ve askerlerin bilgisi dahilinde geçtiklerini
basın açıklamasıyla düzeltmiştir.
80 öncesinde olduğu gibi, günümüzde de yapılanlar
hemen hemen aynı. Kişilerin katır yada
helikopterlere binerek bir yerlere gitmeleri önemli değil,
önemli olan sonuç itibarıyla yapılan işin
kime yaradığıdır. Bu olayda da devletin
planının hayata geçirilmesine aracılık
edilmiştir, ha katırla giderek, ha helikopterle...
Bizlerde bu kafa ve saflık, bizi kurtarmaya soyunanlarda
ise bu nitelikler olduktan sonra, Osmanlıda oyun
bitmez.
|