Köleliğe razı
mı geliyorsun;
Ey kölelere layık
olan!??
Dotmam der ki;
Kejé Bémal
Yeryüzünde bu kadar geniş nüfusa sahip olup, bunca
azınlık muamelesi gören kaç halk vardır
acaba?
Şöyle bir dönüp geçmişe baktığımızda
bu güne kadar getirdiğimiz mücadelemizde aslında
öz olarak hiç bir problem yok. Hatta dünyanın diğer
ezilen halklarına baktığımızda
içlerinde en asi ve en onurlu halklar sıralamalarında
başa güreşebilecek bir geçmişe sahipken,
nasıl oluyor da gelmiyor bir türlü beklenen gün?
Dünyada kaç halk daha vardır ki, özgürlük mücadelesi
nesilden nesile bir emanet gibi aktarılıp, hiç
bir dönem bu düşten vazgeçmemiş, son ana kadar
bu düş için savaşmış?
Bu halkın üzerinde oynanan oyunların yarısı
herhangi bir halkın üzerinde oynansa sanırım
soyu çoktan tükenir, dili ve kimliği yok olmuş
halklar arasında baş köşeyi alırdı.
Bahsettiğim sadece uygulanan kaba güç değil,
bunun yanında sinsi asimilasyon politikaları,
hızlı bir şekilde kimliksizleştirme...
Yani faşizmin ve zorbalığın tüm
güçleri ile bir halkın üzerine gelmesi...
Tüm oyunlarını bir bir o halkın üzerinde
denemesi!
Lakin buna rağmen başarılı olamaması!İ
Tüm bu sistematik zorbalığa inat ve kararlılıkla
direnen ve hala net sonuçlar alamayan kaç halk vardır
sahi yeryüzünde?
Ve söyler misiniz bayramı olmayan bu arefe kaç
zaman daha sürecek?
Peki neden sonuca gidemiyoruz?
Eksik nerede?
Yani direnmekse direnmek en şaşalısından
hem de!
Mücadeleyse şükür sonuna kadar!
İnatsa inat!
Peki murad nerde?
Dotmam der ki; ''Bana birlik olmuş
Kürtleri verin, size özgür Kürdistan'ı vereyim!''
Formul bu kadar basit olmasın sakın!??
Yıllardır bunca ölüme, zulme,
baskıya, yok edilmeye, acıya rağmen sonuç
alamayışımızın sebebi ulusal
birliği sağlayamayışımız
olmaya?
Biz Kürtler, egemen ulusun
ısrarla bizi ezik olarak lanse etmesine rağmen
oldukça dik ve bir o kadar egoları gelişkin
halkız!
Sosyal yaşam içindeki tutumlarımıza
bakıldığında yaşam içerisindeki
davranış biçimlerimizde bu çok net görülür.
Liderliği, gücü ve aynı zamanda
güce bağımlılığı severiz.Klan,
kabile, aşiret yaşamından ne kadar uzak
kaçmaya çalışsak da birileri bizi tanıtırken
ismimizle değil felanca aşiretin mensubu olarak
tanıtmasından çaktırmadan içten içe acaip
bir onur duyarız.
Hele o aşiret veya aile güçlü bir
aileyse değmeyin keyfimize.
En okumuş yazmışımız
bile küçük bir dayatma ile amcamızın kızı
veya oğluyla hiç bizi ilgilendirmiyor gibi davransak
ve yaşasak bile, ailelerimizin bize dayattığı
gücümüzün devamlılığı gereği
iddiası ile evlilik birlikteliği kuracak kadar
savunmasız, güce tapıcı ve edilgenizdir.
Aha bana inanmıyorsanız gidip
beynelminel Kürt aydınlarının bir çoğunun
evliliklerini ve özel yaşamlarını inceleyin.
(Hoş bu yazıyı okuyan bir
çok arkadaşın da ucundan kıyısından
bu minvalde şeyler yaşadığına
da eminim o ayrı!))
Bireysel kimliğimiz halk olarak pek
fazla gelişmemiştir.
Güce tapıcılığımız
en üst perdeden kendini hissettirir.
Dolayısıyla bu feodal gururumuzun
bizi yönelttiği basit ve ucuz hatalar yüzünden sistemle
kavgalı olduğumuz kadar birbirimizi de “xışt”
etmekte üzerimize yoktur!
Ola ki güç dengeleri bizden yana geçti...Bir
aile, bir aşiret olarak fazlasıyla güçlendik!
Kendimizi hemen o bölgenin hakimi ilan ederiz! O bölgede
bizden habersiz kuş uçmamalıdır artık!
Velhasıl bu arızalı feodal
temellerle şekillendirdiğimiz kişilik yapısıyla
oluşturduğumuz her zümre ve her kurum ister
sistem içinde olsun, ister sistemin karşısında
maalesef bir türlü nihai hedefine ulaşamaz! Öyle
sürüncemede debelenir durur, taki güç dengeleri değişip,
topluca karşı durmamız gereken asıl
düşman gelip kafamıza vurup iktidarı elimizden
alana kadar!
Velhasıl böyle sürer gider..Di!
Ama sanırım
artık dünya düzeni biz istesek de istemesek de değişiyor.
Her şey yeniden şekilleniyor.
İnsanlar daha insanca yaşayabilecekleri
yeni dünya düzeni için topyekün ayaktalar.
Sürat devri...
Bu çağda hiç bir halkın sürüncemede
kalmaya niyeti yok!
Direk sonuca odaklılar!
Hak ettikleri özgürlüğü söke söke
alıyorlar! Bunun için gerekli olan ana faktörün ise
toplu hareket etmek olduğunu çoktan kavradılar!
Tam da bu süreçte ulusal birlik ve toplu
refleks zorunlu hale dönüşmüşken, Kürt Halkı'nın
bu sürecin dışında kalması artık
imkansız gibi. Yani düne kadar kendi içlerinde kutuplaşıp,
enerjilerinin fazlasını, sömürgeci güç yerine,
birbirlerine harcayanlar bundan hiç bir netice alamayacaklarını
net olarak gördükleri gibi, geçmişte ki örneklerden
bilirler ki, günün birinde tepelerine indiğinde egemen
güç, hiç birini siyah, beyaz, yeşil diye ayırmadan
sadece kimliklerinden dolayı ortak yok etme koşullarında
ezip geçmiştir! Burada en çok hasarı da rehberlik
ve önderlik ettikleri halk görmüştür. Dolayısıyla
hazır zamanı gelmişken, geçmişten
bu güne taşıdığımız buram
buram feodal ego kokan yanlarımızı bir
kere olsun halkımız için soyunup bir köşeye
bıraksak ve hep birlikte gücümüzü sadece bizi yok
eden sisteme karşı kullansak ve hazır dahil
olduğumuz coğrafya tüm bentleri yıkan bir
nehir gibi özgürlüğe akarken, bu güzelliğe dahil
olup artık arefeyi atlayıp bayrama kavuşsak
fena mı olur?
Ben sanki bu baharın, çoktan olması
gereken ve her daim özlediğimiz birliğin, özgürlüğümüzle
beraber çok yakında geleceğinin müjdecisi olduğunu
seziyorum!
Sezgilerim güçlüdür!
Demedi demeyin!
|