psk@kurdistan.nu
PSK PSK Bulten Komkar Komjin Roja Nû Weşan / Yayın Arşiv Link Webmaster
Dengê Kurdistan
 PSK
PSK Bulten
 KOMKAR
Komjin
 Roja Nû
 Weşan/Yayın
 Arşiv
 Link
Webmaster
 

                             Köleliğe razı mı geliyorsun;
                             Ey kölelere layık olan!??

Dotmam der ki;

Kejé Bémal

Yeryüzünde bu kadar geniş nüfusa sahip olup, bunca azınlık muamelesi gören kaç halk vardır acaba?

Şöyle bir dönüp geçmişe baktığımızda bu güne kadar getirdiğimiz mücadelemizde aslında öz olarak hiç bir problem yok. Hatta dünyanın diğer ezilen halklarına baktığımızda içlerinde en asi ve en onurlu halklar sıralamalarında başa güreşebilecek bir geçmişe sahipken, nasıl oluyor da gelmiyor bir türlü beklenen gün?

    Dünyada kaç halk daha vardır ki, özgürlük mücadelesi nesilden nesile bir emanet gibi aktarılıp, hiç bir dönem bu düşten vazgeçmemiş, son ana kadar bu düş için savaşmış?

Bu halkın üzerinde oynanan oyunların yarısı herhangi bir halkın üzerinde oynansa sanırım soyu çoktan tükenir, dili ve kimliği yok olmuş halklar arasında baş köşeyi alırdı.

Bahsettiğim sadece uygulanan kaba güç değil, bunun yanında sinsi asimilasyon politikaları, hızlı bir şekilde kimliksizleştirme...

Yani faşizmin ve zorbalığın tüm güçleri ile bir halkın üzerine gelmesi...

Tüm oyunlarını bir bir o halkın üzerinde denemesi!

Lakin buna rağmen başarılı olamaması!İ

Tüm bu sistematik zorbalığa inat ve kararlılıkla direnen ve hala net sonuçlar alamayan kaç halk vardır sahi yeryüzünde?

Ve söyler misiniz bayramı olmayan bu arefe kaç zaman daha sürecek?

Peki neden sonuca gidemiyoruz?

Eksik nerede?

Yani direnmekse direnmek en şaşalısından hem de!

Mücadeleyse şükür sonuna kadar!

İnatsa inat!

Peki murad nerde?

Dotmam der ki; ''Bana birlik olmuş Kürtleri verin, size özgür Kürdistan'ı vereyim!''

Formul bu kadar basit olmasın sakın!??

Yıllardır bunca ölüme, zulme, baskıya, yok edilmeye, acıya rağmen sonuç alamayışımızın sebebi ulusal birliği sağlayamayışımız olmaya?

              Biz Kürtler, egemen ulusun ısrarla bizi ezik olarak lanse etmesine rağmen oldukça dik ve bir o kadar egoları gelişkin halkız!

Sosyal yaşam içindeki tutumlarımıza bakıldığında yaşam içerisindeki davranış biçimlerimizde bu çok net görülür.

Liderliği, gücü ve aynı zamanda güce bağımlılığı severiz.Klan, kabile, aşiret yaşamından ne kadar uzak kaçmaya çalışsak da birileri bizi tanıtırken ismimizle değil felanca aşiretin mensubu olarak tanıtmasından çaktırmadan içten içe acaip bir onur duyarız.

Hele o aşiret veya aile güçlü bir aileyse değmeyin keyfimize.

En okumuş yazmışımız bile küçük bir dayatma ile amcamızın kızı veya oğluyla hiç bizi ilgilendirmiyor gibi davransak ve yaşasak bile, ailelerimizin bize dayattığı gücümüzün devamlılığı gereği iddiası ile evlilik birlikteliği kuracak kadar savunmasız, güce tapıcı ve edilgenizdir.

Aha bana inanmıyorsanız gidip beynelminel Kürt aydınlarının bir çoğunun evliliklerini ve özel yaşamlarını inceleyin.

(Hoş bu yazıyı okuyan bir çok arkadaşın da ucundan kıyısından bu minvalde şeyler yaşadığına da eminim o ayrı!))

Bireysel kimliğimiz halk olarak pek fazla gelişmemiştir.

Güce tapıcılığımız en üst perdeden kendini hissettirir.

Dolayısıyla bu feodal gururumuzun bizi yönelttiği basit ve ucuz hatalar yüzünden sistemle kavgalı olduğumuz kadar birbirimizi de “xışt” etmekte üzerimize yoktur!

Ola ki güç dengeleri bizden yana geçti...Bir aile, bir aşiret olarak fazlasıyla güçlendik! Kendimizi hemen o bölgenin hakimi ilan ederiz! O bölgede bizden habersiz kuş uçmamalıdır artık!

Velhasıl bu arızalı feodal temellerle şekillendirdiğimiz kişilik yapısıyla oluşturduğumuz her zümre ve her kurum ister sistem içinde olsun, ister sistemin karşısında maalesef  bir türlü nihai hedefine ulaşamaz! Öyle sürüncemede debelenir durur, taki güç dengeleri değişip, topluca karşı durmamız gereken asıl düşman gelip kafamıza vurup iktidarı elimizden alana kadar!

Velhasıl böyle sürer gider..Di!

                 Ama sanırım artık dünya düzeni biz istesek de istemesek de değişiyor.

Her şey yeniden şekilleniyor.

İnsanlar daha insanca yaşayabilecekleri yeni dünya düzeni için topyekün ayaktalar.

Sürat devri...

Bu çağda hiç bir halkın sürüncemede kalmaya niyeti yok!

Direk sonuca odaklılar!

Hak ettikleri özgürlüğü söke söke alıyorlar! Bunun için gerekli olan ana faktörün ise toplu hareket etmek olduğunu çoktan kavradılar!

Tam da bu süreçte ulusal birlik ve toplu refleks zorunlu hale dönüşmüşken, Kürt Halkı'nın bu sürecin dışında kalması artık imkansız gibi. Yani düne kadar kendi içlerinde kutuplaşıp, enerjilerinin fazlasını, sömürgeci güç yerine, birbirlerine harcayanlar bundan hiç bir netice alamayacaklarını net olarak gördükleri gibi, geçmişte ki örneklerden bilirler ki, günün birinde tepelerine indiğinde egemen güç, hiç birini siyah, beyaz, yeşil diye ayırmadan sadece kimliklerinden dolayı ortak yok etme koşullarında ezip geçmiştir! Burada en çok hasarı da rehberlik ve önderlik ettikleri halk görmüştür. Dolayısıyla hazır zamanı gelmişken, geçmişten bu güne taşıdığımız buram buram feodal ego kokan yanlarımızı bir kere olsun halkımız için soyunup bir köşeye bıraksak ve hep birlikte gücümüzü sadece bizi yok eden sisteme karşı kullansak ve hazır dahil olduğumuz coğrafya tüm bentleri yıkan bir nehir gibi özgürlüğe akarken, bu güzelliğe dahil olup artık arefeyi atlayıp bayrama kavuşsak fena mı olur?

Ben sanki bu baharın, çoktan olması gereken ve her daim özlediğimiz birliğin, özgürlüğümüzle beraber çok yakında geleceğinin müjdecisi olduğunu seziyorum!

Sezgilerim güçlüdür!

Demedi demeyin!

 
   
Dengê Kurdistan © 2011