psk@kurdistan.nu
PSK PSK Bulten Komkar Komjin Roja Nû Weşan / Yayın Arşiv Link Webmaster
Dengê Kurdistan
 PSK
PSK Bulten
 KOMKAR
Komjin
 Roja Nû
 Weşan/Yayın
 Arşiv
 Link
Webmaster
 

“Puç”

Kejé Bémal

Özgürlük mücadelesi veren bir halkın, toplumsal refleksleri ile bireysel refleksleri birbirinden farklıysa, tepkiler birbirine girmişse ortada ciddi bir sorun oluşmuş demektir.

Son zamanlarda bu durumun ciddi ciddi sorun oluşturduğu kanaatindeyim.

Üzerinde uzun uzun gözlemleyip, kafa yormaya gerek yok üstelik…

Biraz dikkatli gözlemlersek içinde bulunduğumuzi toplumu, varacağımız tek sonuç, tepkilenmelerimizin sağlıksız ve ajite oluşu.

Toplumsal refleksler sergilememiz gereken yerlerde duyarsız, bireysel reflekslerimiz adabsız yaşayıp gidiyoruz işte.

      Açıkçası bu durumun da diğer sağlıksız durumlar gibi Kürt halkının üzerinde oynanan çirkin, kirli ve yok edici politikaların bir sonucu olduğunu düşünüyorum. Ve bu yazıyı temelde bu erozyona dikkat çekmek için yazmaya karar verdim.

        Belki farkındasınızdır bizi tüm yok edici, kıyamcı, vahşi politikalara rağmen bu güne taşıyan toplumsal reflekslerimizdi. Ve bu refleks varlığımıza tehdit olarak algıladığımız her hareketin karşısına dağ gibi dikilir, sonuna kadar karşı dururdu. En ala sosyologlar, psikologlar ve siyaset bilimcilere saç yolduracak kadar sıra dışı bir halk olmamızın temelinde bu yatardı. Bireysel egolarımız bence hiçbir tarihte yüzyılımızın son çeyreğinde olduğu kadar toplumsal egolarımızın önüne geçmemişti.

Derken coğrafyamızda şartlar değişti.

Her yerde baş döndürücü bir erozyon gelişti.

 İşin içinden en okumuş yazmışlarımızın, en bilgelerimizin bile çıkamadığı Ali Cengiz oyunları ve at izinin it izine karışması sayesinde, yurdunu, halkını ve onurunu her şeyinin önünde gören bu halkın o muazzam toplumsal refleksleri paralize oldu…(Bizim dilde Puc! Felç! Kûd!)

Yerine nerde, neye tepkileneceği belli olmayan, öfkesini asla doğru kanalize edemeyip, haklı olduğunda dahi derdini ya ağlayarak ya bağırarak ya karşısındakini ya da kendini yok ederek anlatmaya çalışan ve durduk yerde haksız hale dönüşmüş bireysel ve yersiz reflekslere bıraktı. Kafamız, duygularımız, önceliklerimiz ve kırmızı çizgilerimiz öyle bir karışıp arapsaçına dönü ki, biz bile içinden çıkamaz hale geldik.

Bağırıyoruz ama niye bağırıyoruz, öfkeliyiz ama kime öfkeliyiz, derdimizi anlatmamız lazım ama nasıl? Bunların ne önemi var.? Aslolan öfkelenmek! Kendimizi atıvermek ortaya, bağırmak, çığırmak, ağlamak, ölmek, öldürmek, red etmek, saldırmak, aşağılamak, muhatabı doğru seçip seçmediğimize bakmaksızın ezberimizde olan tüm davranış biçimlerini tek tek sıralamak!

’’Biji!’’ama niye ‘’Biji’’?

‘’Bımre’’ama niye ‘’bımre’’?

bunların önemi yok. Birileri nasılsa öyle olmasını istemiş. Oturup düşünmeye ne gerek var. Nasıl olsa söyleyen düşünmüştür. Vardır elbet bir fikri.

Biz kafamıza göre kendimizi ortaya atıp hele bir rahatlayalım. Gerisine Allah Kerim!

Üstelik öfkemizi kanalize ettiğimiz yer ne denli doğru adres?

Bunun da önemi yok.

Önemli olan öfkemizi kusmamız. Ayağımıza sıkmışız ne gam! Sonuçta sıktık ya…

     Ben bu durumdan çok sıkıldım! Etrafımda bu insan türünün mantar gibi çoğalması ve bunun benim halkım arasında çoğunlukta olması canımı fena halde yakar oldu!

 Ezberci, önyargılı, tek tip, hazmedilmemiş düşünce tarzının pratikte özgürlük mücadelesi veren işgal altındaki halkların başına neler açtığı gün gibi ortadayken üstelik!

Yetmezmiş gibi kendi geçmişimize baktığımız da,ne zaman bu tür yanlış davranış biçimleri gelişmeye başlamışsa, kapımıza kadar dayanan toplu katliamlar ve başarısızlık örneklerini görürken…

     Şimdi ben kendi egosunun peşine düşüp, halkının öz varlığının menfaatini göz ardı eden herkese seslenmek istiyorum; bunun vebalinin oluşturacağı sonuçları gelecekte taşıyamazsınız!İyisi mi yüklenmeyin?

         Yine, sorgulama yeteneğini yitirmiş, kendi başına ham duygularla refleks geliştiren tüm arkadaşlara söyleyecek tek sözüm var; sizi aklı selime davet ediyorum…

Beyninizin süzgecinden geçirip, içinize sindiremediğiniz her olaya şerh koyun! Bir bilene danışın…Sorgulayın…Üzerinde kafa yorun…Reflekslerinizin bir manası olsun.

Tepkilendiğiniz ve çoğu zaman haklı olduğunuz konular akıl oyunları ile çözüme kavuşsun!

Bireysel ve anlamsız tepkilenmelerin bu halka ve halkın haklı taleplerine hiçbir faydası yok!

Halkımıza olmadığı gibi bizim şahsımıza da yok.

Gencecik bir çocuğun, babası yaşında bir devrimci abisine, annesi yaşındaki bir devrimci ablasına, ülkesini işgal edip, halkı üzerinde görülmemiş vahşeti uygulayan egemen güce göstermediği tepkiyi göstermesinin  anlaşılır ve haklı yanını bulan varsa beri gelsin.

Bu demode yaklaşım biçiminin pervazsızca yeni kuşak arasında çoğalarak artmasını da endişe verici boyutta bir sorun görüyorum.Ezbere ve hazımsız davranış biçimi öylesine sızmış ki aramıza ve öylesine vücut bulmuş ki toplumda ‘’tanıyor musun küfrettiğin abini ya da ablanı’’dediğinde ‘’evet!’’diye başını düşmanına kaldırması gereken bir isyanla kaldırıp yüzünüze bakıyor.

’’Kimdir?’’diye sorduğunuzda ‘’hain,işbirlikçi, ajan,’’diye fütursuzca yaftalamakta bir an tereddüt etmiyor.

’’Neden?’’diye sorduğunuzda ‘’o felanca örgütten’’diye cevap veriyor.

’’Peki o örgüt, işgal kuvvetlerinin örgütümüdür?  Ne adına kurulmuştur? Kime hizmet eder?’’diye sorgulamayı genişlettiğinizde, önce afallayıp, sonra ya en uçta ajite biçimde sizi de dahil ederek küfürlerine devam ediyor, ya da reddinize gidip, ezberci öğretisinin kucağında kendini aklıyor.

Yapmayın çocuklar ayıp oluyor!  

Sadece güdüleri ile hareket eden tek bir organ var ademoğlunun oğul kısmında, bunun da beyin olmadığı apaçık ortada iken  kendinize kıymayın.

Hadi biz sizden yediğimiz küfürleri çocuklarımız diye sineye çektik, siz bu ezberci yeteneğinizle, başınızda halkları birbirine ve kendi içinde kırdırtmanın uzmanı olan ve bunu temel taşlarından biri olarak belirlemiş işgalci geleneğe sahip bir devletle yarın bir gün nasıl başa çıkacaksınız?

Kırmızı çizgilerinizi doğru belirleyin.

Halkınızın bağımsızlığı ve özgürlüğü adına kurulmuş tüm yapılar sizin kardeş yapılandırmanızdır.

Bunlarla teoride ayrı yerlerde durduğunuzu düşünseniz bile, pratikte ortak düşmana karşı savaştığınızı ve en temel değer olarak bu halkın hak ve özgürlüğü konusunda ortak hareket etmeniz gerektiğini unutmadan, yine fikrinizi ve diyeceklerinizi ortaya koyun!

Yoksa Kürdistan’ın ve Kürt halkının ne bireysel egoları, ne saçma sapan  bireysel refleksleri daha fazla çekecek hali olmadığı gibi, tahammülü de yoktur!

Ne bu ülke ne de bu halk hiç kimsenin babasının tarlası değildir!

Tüm Kürdi örgütlerin ve yapılandırmaların ortak bir amacı vardır halkının özgürlük ve bağımsızlığına hizmet.

Halk bu anlamda varını yoğunu zaten ortaya koymuş en ağır yükü sırtlanmış sizden sözcülük ve haklı davalarında toplumsal refleksler beklerken ,sizlerin bu ana fikrin dışına çıkması sadece uzun vadede halkın reflekslerini yok edip, tepkisizleşmesini sağlar!

      Unutmayın eğer bir gün egemen güç tepenize inmek isterlerse, bu falanca bu filanca örgütlü, bu siyah bu beyaz  diye ayırmaksızın totalde karaçocuklar olarak tepenize inecekler!

Bkz;Geçmişimiz!

Sonra söylemediniz olmasın!

 
   
Dengê Kurdistan © 2011