Kötü
niyetlilere iş çıkaracak bir çarpık haber
25 Eylül tarihli Star gazetesinde Kemal
Burkay’la ilgili çarpık bir haber yayınladı.
Burkay’ın buna ilişkin olarak Star gazetesine
gönderdiği açıklama aşağıdadır:
Star Gazetesi Editörlüğüne,
25 Eylül tarihli gazetenizde benimle ilgili olarak “
Devlet Sürgünüydü, PKK tutsağı oldu”
manşeti altında bir haber vermişsiniz.
Melih Duvaklı imzalı bu haber gerçeklerle ilgisi
olmayan ve benimle ilgili olarak kamuoyuna son derece
yanlış bir imaj sunan türdendir.
Haberde benimle ilgili olarak, “31 yıllık sürgünün
ardından döndüğü yurdunda bu sefer de PKK tehlikesi
yüzünden rahat hareket edemiyor, Emniyetin devamlı
koruması altında tutuluyor, günlerini kaldığı
evde geçiriyor.(…) Nadir dışarı çıktığında
da Emniyet tarafından koruma sağlanıyor.
(…) Burkay 4 gün kaldığı Diyarbakır’da
bir kez sokağa çıkıp rahat dolaşamadan
İstanbul’a döndü,” deniyor.
Sözde haber bu minval üzere devam ediyor.
Ne var ki bu anlatılanların gerçekle ilgisi
yoktur. Melih Duvaklı ülkeye dönüşüm sırasında
Stokholm’e gelip benimle birlikte dönen gazetecilerdendir.
Ama daha sonra kendisini görmüş ve herhangi bir mesaj
vermiş değilim. Haberinizde verilen resim, dönüşümün
hemen ardından İstanbul’da Hill Otel’de çekilen
bir resimdir. Duvaklı benimle Diyarbakır’a gelip
oradaki programımı izlemiş değildir.
Diyarbakır’da kaldığım 5 gün zarfında
yoğun bir programım vardı. Otele gelen
pek çok dost ve ziyaretçi ile görüştüm ve medyaya
mesajlar verdim. Orada bir kez bile sokağa çıkamadığıma
dair iddia doğru değil. Kervansaray Otelin’de
onuruma verilen ve yaklaşık 600 seçkin konuğun
katıldığı akşam yemeğinde
bir konuşma yaptım. Diyarbakır Büyük Şehir
Belediye Başkanı Osman Baydemir ile Sur Belediye
Başkanı Abdullah Demirbaş’ı ziyaret
ettim. Sokakta yürüyerek HAK-PAR’a ve Çıra Derneğine
gidip geldim, orada kitleye açık konuşmalar
yaptım. Diyarbakır Kaleiçi’nde tarihi mahalleri
gezdim. Bir Akşam Esel Bahçelerinde, Erdebil Köşkünde,
açık havada birçok dost ve arkadaşımla
birlikte akşam yemeği yedim.
Evet, Ülkeye ilk geldiğimde, İstanbul ve Ankara’da
olduğu gibi Diyarbakır’da kaldığım
otelin önünde de emniyet birimlerinin görevlendirdiği
korumalar vardı. Hatta yakın koruma verilmişti.
Ama ben daha baştan bu durumdan rahatsız oldum
ve geldiğimin 2. Günü görüştüğüm Bakan
Egemen Bağış’a bu korumalara gerek olmadığını,
bunların geri çekilmesi için tavassut etmesini istedim.
Ne yazık ki güvenlik birimleri, herhalde kendi sorumlulukları
ve kaygıları nedeniyle, benim tüm itirazlarıma
rağmen bu uygulamayı bir süre sürdürdüler. Daha
sonra İstanbul Valiliği’ne dilekçe ile başvurdum
ve böylece bu uygulamaya son verildi.
İstanbul’a döndüğümde Boğaziçi’nde, Maltepe’de,
Kalamış’ta, Taksim’de ve başka yerlerde
birçok kez yakınlarımla ve arkadaşlarımla
açık havada gezdim, kalabalık lokantalarda yemek
yedim, çarşıda alışveriş yaptım
ve yapıyorum. Belgrad Ormanları’nda bir buçuk
saati bulan yürüyüşler yaptım. Tüm bu gezilerimde
yanımda koruma filan yoktu. Ama beni tanıyan
ve dostça ilgi gösteren pek çok Kürt ve Türk dostlarla
karşılaştım. Dolayısiyle söz
konusu haberin gerçeklerle bir ilgisi yoktur.
İşin ilginç tarafı, bundan birkaç gün
önce Melih Duvaklı, bir arkadaşım (Deng
Yayınları İstanbul Sorumlusu Kamer Beysülen)
aracılığıyla benimle görüşmek
için haber göndermişti. Ama ben, Star Gazetesi’nden
Fadime Özkan’la daha yeni ve uzun bir söyleşi yaptığımı,
bu nedenle kendisiyle bir söyleşi yapamıyacağımı
ilettim. O ise söyleşi için değil, sadece beni
görmek istediğini söylemiş. Bunun üzerine 25
Eylül günü Kanal 7’de programım olduğunu, program
sonrası Deng bürosuna uğrayacağımı
ve orada görüşebileceğimizi söyledim. Ne var
ki Duvaklı o gün başka yerde işi olduğundan
bahisle Deng bürosuna gelmemiş, ama benimle ve arkadaşlarımla
hiçbir şey konuşmadan söz konusu çarpıtmalarla
dolu ilginç haberi kaleme almış.
Belli ki gazeteniz de, PKK’ye karşı propaganda
savaşının bir kez daha kızıştığı
bu aşamada benimle ilgili bu çarpık haberi kullanmakta
bir beis görmemiş.
Bu tutumu ne Duvaklı’ya ne de böyle çarpık
ve beni kamuoyunda güç duruma düşürebilecek, beni
karalamak için fırsat kollayan kötü niyetlilere iş
çıkaracak bir habere, hiçbir kaygı duymadan
yer veren gazetenize yakıştırdım.
Ben PKK ile ilgili görüşlerimi kamuoyuna açıkça
yansıtan bir kişiyim ve yurt içine geldiğimden
beri de bu tutumum değişmedi. Ama benimle görüşüp
konuşma gereğini bile duymadan böyle bir haber
yapılması hiç hoş olmadı. Ben geçmişte
gazetenize birçok yazılar yazdım. Daha hafta
başında Fadime Hanım’ın (Özkan) benimle
yaptığı uzun söyleşi de Star’da yayınlandı
ve orada bu türden herhangi bir spekülasyon yoktu.
Belli ki Türkiye’de medyanın propaganda savaşında
bu türden ucuz yöntemleri kullanması adeti pek değişmemiş.
Memleketim Dersim’e gitme meselesine gelince… Evet, Diyarbakır’da
tam da Dersim’deki köyüme hareket edeceğim sabah
bunu iptal edip, gerekçelerini arkadaşlarıma
anlatıp, İstanbul’a döndüm. Tam da o günlerde
bölgede, at izinin it izine karıştığı
oldukça provokatif bir ortam vardı. Bu sadece PKK’nın
birbirini izleyen ve hangi merkezden yönetildiği,
neye hizmet ettiği belirsiz eylemlerinden kaynaklanmıyor.
Söz konusu ortam bulanık suda balık avlamak
isteyen çeşitli türden provokasyon odaklarının
da işini kolaylaştırıyor. Böyle bir
ortamda, duyduğum sorumlulukla köye ve Dersim’e gidişimi
erteledim. Ayrıca köyüme güvenlik korumasında
gitmeyi (o günler korumalar henüz çekilmemişti) doğru
bulmadım.
Sorun işte bundan ibarettir. Bu açıklamamın
gazetenizde yayınlanacağını umarım.
Selamlarımla…
Kemal Burkay
25 Eylül 2011
|