KÜRTLERİN OYU CEPTE KEKLİK
Mİ?
Necla Morsünbül
Bildiğiniz gibi bu yılın Haziran
ayında Avrupa Parlamentosu seçimleri yapılacak.
Bu seçimler biz diyasporadaki Kürtleri de yakından
ilgilendirdiği inancındayım.
Bu konuyla ilgili KOMKAR’ın “Avrupa Parlamentosu
Seçimlerinde Kürt Seçmenlerin Tavrı Ne Olmalı?”
Başlıklı bildirisi de, bu seçimlere
ilişkin olarak Kürtlerin yapması gerekenlere
dikkat çekmektedir.
” Kürt seçmenleri 13 Haziran'da oylarını
Türk lobicilerinin öne çıkardıkları
adaylar için değil, kendi çıkarları
doğrultusunda kullanacaklardır. Ortadoğu'da
Kürt sorununun adil ve barışçıl çözümünden
yana olanları seçecektir.
Seçimlere
giren parti ve adaylardan, seçimlerden önce ve sonra
haklı taleplerimizi aktif bir biçimde desteklemelerini
ve aşağıdaki konularda çalışma
göstermelerini bekliyoruz:
·
Göçmenlerin
sosyal, politik ve ekonomik yaşma etkin katılımını
sağlayacak yasal düzenmelere gidilmesi ve buna
uygun adımların atılması gerekmektedir.
Üçüncü ülkelerden gelen göçmenlere belirli kriterler
çerçevesinde seçme ve seçilme hakkı tanınmalıdır.
·
Bütün
AB ülkelerinde geçerli akılcı, gerçekçi
ve ihtiyaca cevap verecek entegrasyon tedbirleri
alınmalı, gerekli mali kaynaklar sağlanmalıdır.
· İltica
ve göçmenlik politikaları daha insancıl
hale getirilmelidir.
·
Kürt kimliği
kabul edilmeli, Kürt göçmenleri ve her bir AB ülkesindeki
diğer göçmen gruplarıyla eşit hale
getirilmelidir. “
Oldukça önemli mesajların yer aldığı
bu bildiriye tüm Kürt birey, kurum kuruluşları
yanı sıra, bu bildirideki konuların
kamuoyunda yer edinmesi için, Kürt İnternet
sayfaları olmak üzere, yayın kuruluşları
özel yer ayırmalı ve bu konunun önemi
üzerine fikir cim lastiğine gidilmesi gerektiğine
inanıyorum.
Bu alanda Türk devleti, AB’ne üyelik sürecini de
göz önüne alarak, lobi çalışmaların
hız vermiş bulunuyor. Diyaspora Türkleriyle,
Türk medyası bu konuda Türk hükümetinin verdiği
emirlerle harekete geçmiş bulunuyor.
Basından anlaşılan o ki; “Almanya’da
yaşayan yabancıların dörtte biri
Türk’tür”
Wiesbaden kendinde bulunan Federal İstatistik
Dairesi’nin araştırmasına göre, Almanya’da
yaşayan en kalabalık yanancı grubunu
oluşturan Türkler tüm yabancıların
%25,6’sini oluştururken, araştırmada
ayrıca, Almanya’da yaşayan Türklerin sayısının
2003 yılında 2002 yılına göre
1 milyon 912 bin 169’dan, 1 milyon 877 bin 661’e
gerilediği, Türkleri, İtalyanlar, Sırbistan,
Karadağlılar, Yunanlılar ve Polonyalıların
izlediği belirtiliyor.
Yabancıların yüzde 20,5’inin (yaklaşık
1,5 milyon kişi) bu ülkede doğduğu,
bunlardan 650 bininin Türk olduğu bildiriliyor.
Peki bu yansıtılanlar gerçek mi? Gerçek
değilse, biz Türkiyeli Kürtler bu konuda neler
yapıyoruz.
Bu rakamlardan da anlaşılacağı
üzere, Türkiye’deki Kürtler de ve diğer azınlıklar
da bu rakamların içinde bulunuyor. Bizim üzerimizden,
çok kolay politika yürütmekte, birçok politik, ekonomik,
sosyal avantajlarla Avrupa ülkelerinde söz sahibi
olabilmekteler.
Sizlerinde bildiği üzere, bu seferberliğin
başlıca temel hedefleri şunlardır:
· Türkiyeden
Avrupa’ya göç etmiş tüm insanları Türk
gibi algılnmasını sağlamak.
· Türkiyeden gelen tüm göçmenlerin Türk devletiyle uyum halinde
olduğunu göstermek,
· Türk
devletinin vereceği bir emirle bir gruba ait
olan olan seçmenlerin, bir partiye blok oy vereceğini
zihinlere yerleştirmek
Sonuç olarak; biz kimi desteklersek o kazanır
imajını vererek, Avrupa’daki farklı
görüşteki partilerin Türk yanlısı
bir politika izlemeye zorlamaktır.
Biz Kürtleri yok sayan,
bizi Türk gören, oyumuzu cepte keklik gibi gören
bu ayrıma sesiz kalmamak aksine oynana bu oyunu
bozmamız gerekiyor.
KOMKAR’ın açıklamasında
ayrıca, Türkiye'deki 20 milyonluk Kürt halkının
ulusal haklarının tanınması
istenmektedir. Bunların başlıcalar
ise şöyle sıralanmaktadır:
- Kürt çocuklarının anadilde eğitimi
- Kürt çocuklarına, yerleşme yerlerine
ve doğaya özgürce isim verilmesi
- Tüm uluslararası sözleşme ve
antlaşmaların çekincesiz biçimde imzalanıp,
onaylanması
- Kürt kurum ve partilerinin kurulabilme
hakkının tanınması
Bunu haklarımızı elde etmek için
biz Avrupa’daki Kürtler de aramızdaki farklılıklara
rağmen ulusal bir politayı örgütlememiz
hareket geçirerek şu adımları atmamız
gerekiyor.
- Avrupa’daki tüm yurtsever Kürt birey ve örgtülerinin
yan yana gelip ulusal bir politika oluşturmalıyız.
- Avrupa’daki varlık ve oy gücümüzü Avrupalı
partilerin dikkatını çekecek çalışmalar
yapmalıyız.
- Avrupa’da yaşayan yurtsever Kürtlere ulaşıp
oylarını Kürt sorununa sıcak bakan,
Kürtler dostça davranan partilere yönlendirmeliyiz.
- Dil bilen Kürtlerin, bulundukları ülkelerdeki
partilere üye olmaya ve yönetim kademelerinde
görev almaya teşvik etmeliyiz.
|