Sosyal Anlaşmazlıklar
Macide Senem Çamlıbel
Sosyal anlaşmazlıklar kişiler, guruplar,
organizasyonlar v.s. arasında geçen bir iç çatışmadır.
Çatışmalar en az iki kişi arasında
olur. Aralarında bir sözleşme olmazsa, düşünce,
tasavvur etme, algılama, hissetme ve istemlerde farklılıklar
olunca anlaşmazlıklar yaşanır. Kişiler
bir işin gerçekleşmesine ket vurunca, istemler
gerçekleşmeyince anlaşmazlık olarak ortaya
çıkar.
Seçim dönemi yaklaşıyor, anlaşmazlıklar
ortaya çıkar. Kendi arkadaşlarımızla
olabileceği gibi, yabancı kişilerlede anlaşmazlıklar
içine düşebiliriz.
Yani, iç çatışma karşılıklı
ilişkilerde ve hareketlerde meydana gelir. Kuvvet
kullanımına dönüşebildiği gibi, sözlerlede
anlaşmazlıklar ortaya dökülür. Hareket serbestliği
bulamayan kişiler karşı bir tavır
sergilerler, yapılanları geçersiz kılmaya
çalışırlar.
Bir konuda belli bir birliğe varmamak bir anlaşmazlığın
başlangıcı olabilir. Anlaşmazlıkların
dinamiğinde görülebilir durumlar üzerinde yoğunlaşmak,
hissetmek ve halletmeyi istemek gerekir.
Bir örnek verelim:
A örgütünde yönetim kurulunda çalışan Osman
ve Ali bir gün bir konuda anlaşamazlar.
Osman X şehrinde siyasi işleri yürütüyor, Ali
ise Y şehrinde oturuyor. Hem X şehrine gidip
yardım ediyor hemde Y şehrinde örgütün gazetesini
birinci derecede idare ediyor.
Günün birinde Osman, Ali´den bir başka örgüte ait
olan bir kongre ilanını gazetede yayınlamasını
istiyor. Ayrıca da kongrelerine mesaj yollamak için
fikrini soruyor. Ali bu örgütün ergenekon bağlantılı
olabileceğini düşündüğünü söylüyor. Mesaj
için diğer arkadaşlara da danışmasını,
onları haberdar etmesini istiyor. Ilanı yayınlamayacağını
belirtiyor.
Derken tartışmaya başlıyorlar ve
olay yönetim kuruluna yansıyor. A örgütü toplantıya
Ali´yi çağırmıyor. Ali bir kaç hafta sonra,
e-mail adresine gelmis bir karar metnini okuyor. Kendisinden
örgütün gazetesini kapatması isteniyor ve bu karar
altına alınmış. Ali bu maili çeken
arkadaşına telefon ediyor. Arkadaşı
ona neden olarak Osman arkadaşının X şehri
motor gücü olduğu söylüyor ve onun tarafını
tuttuklarını Ali böylelikle öğrenmiş
oluyor.
Ali gazeteyi kapatıyor. Bütün görevlerinden istifa
ediyor.
Bir yıl sonra kararları aldıran ve toplantıları
yürüten Mustafa, Ali´ye „A örgütünü nasıl bozdunsa
gel öyle düzelt lütfen“ diyor.
Ardından yeni bir tartışma ve anlaşmazlıkta
böylece ilerlemiş oluyor.
Siz Osman ve Ali olsanız, Mustafa ya da Ali olsanız
ne yapardınız? Gerçi her örgütte denetleme kurulları
var ama bu gibi durumlarda çoğunlukla ne yapacaklarını
bilemiyorlar.
Bilimsel bir kitabın yardımıyla neler
yapılabileceğini özetlemeye çalışacağım.
Anlaşmazlıklarda yardımcı olabilir
umuduyla.
Sosyal Anlaşmazlıklarda Ruhi Faktörler
Anlaşmazlıklarda durgun suyun birden bire fışkırması
gibi, duygularımız birden bire coşar.
Bizi sakin halimizden koparıp tehdit edici bir duruma
getirebilir. Birden bire çok düşünceli, bütün duyu
organlarımız uyanık hale gelebilir. Durum
bizim gücümüzü aşıp bizi tehdit eder bir hale
gelebilir.
Duygusal yaşantımız kötü etkilenir ve
kendimizi bir o tarafa bir bu tarafa gitmiş halde
görebiliriz. Etrafımızda gelişen olayları,
ruhumuzda ve düşüncelerimizde neler olup bittiğini
farkedemez hale gelir, sadece karşı tarafın
yaptıklarından, söylediklerinden başka
bir şey göremez duruma geliriz. Sempati ve empati,
anlama ve reddetme arasında gider geliriz.
Eğer kendimize hakim olamazsak kısır bir
döngü etrafında gider geliriz. Kendimizi her an kaybetmeye
hazırız, duygularımızın esiri
olabiliriz demektir bu. Giderek kinci olur, kendi adetimiz
olmayan, niyet ve aklımızdan geçirmediğimiz
garip duyguların esiri oluruz. Aklımızdan
geçirmediğimiz ve daha önce yapmayı aklımızdan
geçirmediğimiz şeyleri yaparız. Kendi üzerimizdeki
kontrolü kaybetmeye, agresifleşmeye, vurucu ve kırıcı
olmaya yönelebiliriz. Artık karşımızdaki
insanın haklarını gözden kaçırmaya
ve aldırmamaya başlarız.
Anlaşmazlıkların Çözümü
Genelde rahatsız ve tehdit edici, ağrılı
ve sancılı yaşanan anlaşmazlıklardan
kaçınırız. Kaçınamazsak eğer,
engellemek ya da önüne geçebilmek için analizler yapmamız
gerekir. Bir uzlaşma yani çözüm yolu bulabilmek için;
-
Kimler anlaşmazlığa katılmışlarsa,
-
Hangi konuda ya da varlık üzerine anlaşmazlığa
girilmişse,
-
Anlaşmazlık hangi aşamadaysa, ne derece
ilerlemişse,
-
Nereden dönülebilinirlik derecesi, dönüş noktası,
-
Anlaşmazlığın türünü tespit etmekle
işe başlayabiliriz.
Bütün bunlari tespit edip, çözüm için harekete geçmek
gerekir. Zaten analiz etmeye başlamak bile çözüm
için atılan ilk adımdır. Böylece ne tür
bir anlaşmazlık olduğu ortaya çıkar.
Uzlaşmayı isteyenlerden bir gurup oluşturulur.
Somut adımlarla işe başlamak gerekir.
Adım adım işin içine girmek, tamamıyla
tarafsız olmak, kimseyi ihmal etmemek ve devre dışı
bırakmamaya özen göstermeliyiz. Konuşurken dikkatli
konuşmak ve taraf tutuculuğa meyil verecek sözcükleri
kullanmamaya çalışmalıyız.
Anlaşmazlığa birebir yani direk katılanlarla,
birebir katılmayanları ya da sonradan katılanları
ayırmakta fayda vardır.
Yani bir şema çizmek durumundayız. Örümcek
ağı gibi. Örümcek ağının üzerindeki
bölüme birebir katılanları, aşağıdaki
ağada indirek katılanları almak mümkündür.
Arada bir indirek ya da birebir katılmayanları
almak mümkündür.
Tek tek insanlara yani katılımcılara gidince
onlardan „Ben cümleleri“ kurmaları istenir. Aynı
zamanda uzlaşma gurubuna götürülen ifadelerden gurubun
görevini yapması istenir. Gurup üyeleri anlaşmazlığa
katılılanların hangi motif ve istemle çalıştığını
resimleyecek cümleler formüle ederler. Sonuçlar her zaman
gurupta sergilenmeli ve yeni sorular hazırlanmalıdır.
Yeni bir durumun olup olmadığı, Katılanların
neden tartışıldığını
bilip bilmedikleri, neyi ne derece bildikleri, katılımın
objektif ve subjektif taraftarlarının olup olmadığı,
hangi noktalara neden ağırlıklı değinildiği,
amaçlanan hedefin reel olup olmadığı üzerinde
sürekli düşünmek ve katılımcılara
da yansıtmak gerekir. Uzlaşmak için ne düşündükleri
de ya da düşünüp düşünmedikleri, ne derece vurdum
duymaz olduklarıda ortaya konulmalıdır.
Anlaşmazlık Çeşitleri (Türleri)
A- Durum
ve nitelik anlaşmazlıkları: Genellikle
bilgi eksikliğinden, yanlış bilgilendirmelerden,
önemli konularda farklı tahminlerden, bilgileri yorumlama
ve değerlendirmelerden, istenilenin dışında
hareket etmekten kaynaklanır.
Uzlaşma ve araya girme olanağı: Bilgiler
toplanır, üzerinde düşünülür ve tartışılır.
Bilgiler değerlendirilirken aynı kriterlerin
geliştirilmesi için çaba harcanır. Konuyla ilgisi
olmayan tarafsız kişilere danışılır
ki bu konuda varolan saplantılardan kurtulunsun.
B- Çıkar
anlaşmazlıkları: Daha çok kabuledilebilir
ve gerçekten varolan rekabetten kaynaklanır. Çıkarlar,
reel ilgi, yürütme çıkarı ve psikolojik ilgilerden
ortaya çıkar.
Uzlaşma ve araya girme olanağı:Bu durumda
ilgiyi pozisyonlara yöneltmemek, yakıcı olan
çıkar ve ihtiyaçlara yöneltmek gerekir. Objektif
kriterler arayıp, iki tarafında ihtiyaçlarını
karşılayabilecek çözüm yolları geliştirmek
gerekir. Bu gibi durumlarda tarafların değiş
tokuş yapacak durumda olup olmadıklarıda
araştırılır.
C- Ilişki
anlaşmazlıkları: Bu tip anlaşmazlıklarda
kuvvetli hisler, yanlış anlamalar ve algılamalar,
eksik ya da yanlış bilgi alış verişi
ya da negatif davranışların tekrarından
ileri gelir.
Uzlaşma ve araya girme olanağı:Uzlaşma
girişimlerinde, temel kurallarda, özellikle yanlız
konuşurken hisler kontrol altına alınmalıdır.
Duygular dile getirilirken tam olarak ne olduğuna
emin olunduktan sonra söylenmelidir. Özellikle herhangi
bir işlem yapılacağı sezilirse. Algıların
ne olduğu açıklanmalı ve pozitif algılar
oluşturulmalıdır. Konuşmanın,
iletişimin kalite ve derecesi iyileştirilmeli,
negatif ve tekrar eden yanlış davranışlar
engellenmelidir. Problemin çözümünde pozitif tasavvurların
olabilmesi için kendi kendimizi cesaretlendirmeliyiz.
D- Değerler
ve düşünce (inanç) anlaşmazlıkları:
Düşünce ve davranışların değerlendirilmesinde
çeşitli kriterlerin olması, kendine özgü değerlere
bağlı amaçlardan, farklı yaşam biçimi,
ideoloji ve dinlerden kaynaklanır.
Uzlaşma ve araya girme olanağı: Kavramların
değerlendirilmesinden, problemlerin belirlenmesinden
kaçınılmalıdır. Katılanların
kabul ve reddetmesine olanak verilmelidir. Her iki tarafın
ya da tarafların paylaşabileceği amaçlar
aranmalıdır.
E-
Hiyerarşik yapılanmalardan kaynaklanan anlaşmazlıklar:
Yıkıcı uzlaşmazlık ve davranış
örneklerinden, kontrolün eşitsizliğinden, kaynaklara
sahiplenme ve yardım kaynaklarının dağılımında
ki eşitsizlikler, eşit olmayan disiplin ve hakimiyetten,
birlikte çalışmayı engelleyen coğrafi,
fiziki ve çevreye bağlı faktörlerden ve zaman
darlığından kaynaklanır.
Uzlaşma ve araya girme olanağı: Roller
belirlenir ve değiştirilirse, yıkıcı
davranışların yerine yeni olumlu davranışlar
konulursa, yardım kaynaklarının kontrolü
ve dağılımında ya da sahiplenmelerde
eşitsizlikler ortadan kaldırılırsa,
kararların tespit edilmesinde katılımcıların
kabul edebilecekleri eşit söz hakkı verilirse,
pozisyonların yürütme biçimi ihtiyaçlara göre değiştirilirse,
daha az zorlama ve daha çok ikna etmeye yönelik tedbirler
alınırsa, anlaşamayanların yakınlık
mesafeleri değiştirilirse, dışardan
gelen baskılar zayıflatılırsa, zaman
darlığından kaynaklanan problem giderilirse
uzlaşma sağlanır.
Yukardaki örneğimizde Osman ve Ali biraraya getirilseydi
üç çözüm yolu ve olanağı vardı.
1. Çıkar ilişkilerine
dayanılarak, ikisininde saygı duyduğu ve
tarafsız olduğuna inandığı üçüncü
bir kişi araya girebilir ve ikisini yanyana getirebilirdi.
Gurubun yararına çalışabilmeleri için tüzük
hükümleri hatırlatılabilinir, gurupsal çıkarlar
öne konulabilinir ve bir uzlaşma yoluna gidilebilinirdi.
2.
Haklar açısından, tüzük hükümleri ortaya konur,
anlaşmazlığa neden olan durum araştırılır,
söylenenler ve yapılanlar üzerinde tartışılır,
haklılık dereceleri ortaya konur ve gurubun
oylamasına sunulabilinirdi.
3.
Hüküm yani hakimiyet açısından gurup her ikisinin
de görevine , gurupla ilişkilerine son verebilirdi.
Gurubun içinden aynı görevleri üstlenebilecek kişiler
seçilebilinirdi.
Bu çözüm yollarının hangisinin uygun olup olmadığı
araya girenler tespit edebilir. Uzlaşmayı üstlenen
kişiler meselenin çözümünde kararlı durmalıdırlar.
Çözerken acımasız ve sert tedbirler alınabilir
ama anlaşmazlığa girenlere karşı
son derece yumuşak davranmalıdırlar.
Ali ve Osman örneğinde ve bu na benzer anlaşmazlıklarda
bakarsınız bazen daha öncelere dayanan çözülmemiş
yanlış anlaşılmalar, kırgınlıklar,
farklı değer yargıları ve hükümler
vardır. Bu yüzden anlaşmazlıklarda aşamaları
çeşitli yönlerden irdelemek, incelemekle işe
başlamak gerekir. Anlaşmazlıklar ne kadar
erken çözürülürse o kadar yararlıdır. Olayın
önüne erken geçilir ve büyümemesi sağlanmış
olunur. Her iki tarafa eşit davranmak ve taraf tutmamak
en ilkesel ve iyi tavırdır.
Bu yukardaki örnekte verilen öneri ve tespitler yaşamımızda
önümüze çıkan sorunların çözümünde uygulamak
tam tamına olmasa da büyük bir oranda yardımları
olacağı kuşkusuzdur.
|