MAZLUM RONİ 

Leyla Zana’nın Brüksel ziyareti sırasında, Sayın Musa Kaval ile birlikte bazı görüşmelerde bulunmuştuk. Bu görüşmeler esnasında önemli bir handikapla karşılaştık. Bu handikap Kürtleri temsil edebilecek bır cephenin olmayışı idi.

Kürt halkını temsil edebilecek yurt içinde ve yurt dışında çok katılımlı bir alternatifin olmayışı idi. Bu cephenin eksikliği haliyle Türk devletine ve Imralı hanedanlığına meydanı boş bırakıyor. Halkımızın yanlış kanallara sevk edilmesini birhayli kolaylaştırıyor. Apo’nun Devlet güçleri ile birlikte Kürt halkını İspanyol arenalarında olduğu gibi yavaş yavaş öldürmesine sebep oluyor. Binlerce kitlenin Apo’nun fotoğraflrını ellerine alarak kapalı spor salonlarında, kendi ulusal sorunlarının bilincinde olmadan, gençlik festivali adı altında efendileri Apoizme ve Kemalizme hizmet etmeye  yarar. HAK - PAR’ın Brüksel’de Kürt halkının haklı istemlerini dile getirmek için attığı cesur bir adımı yanlız bırakmaya yarar. Binlerce Kürt gencinin ölmesıne, öldürülmesıne sebep olur. Gencecik insanların kendilerini apoizm uğruna kendilerini yakmaya yarar. Bütün bunlardan sonar haklı olarak şunu söylemek ihtiyacını duyuyorum.

Kürt halkının çok acilen, mücadele verdiğimiz parçada ve yurtdışında, Kürt halkının demokratik ve haklı istemlerini doğru bir şekilde savunan bütün siyasi partilerinin, sivil toplum örgütlerinin, derneklerinin, sanatçılarının, tek tek şahsiyetlerin birlesmesi gerekiyor. Geç kalmış olsak bile böylesi bir cephe önemini yitirmis değil ve Kürt halkına kan gibi gereklidir. Çalışmaları zaman kaybetmeden başlatmak gerekiyor.

Sayın Musa Qawal ile yaptığımız yirmiye yakın görüşmelerde bu işin geniş katılımlı ulusal bir cephe olmadan oldukça zor olduğunu çok  iyi gördük. Cephe vakit geçirmeden oluşmalı, Kürt halkının siyasi ve kültürel kriterleri belirlenmeli ve bu çerçevede seçilen heyet diplomasi çalışmalarını hemen başlatmalıdır. 

Böylesi bir cephede kimler yer alabilir ?

Yurtiçinde HAK–PAR buna önemli bir taraftır.
HAK – PAR Türkiyede bir ilke imza atmış bır partidir. Alevisini, Sunnisini, Ateistini, Ermenisini, Türkü, zenginini, fakirini kısaca bütün kesimleri bünyesinde barındıran, gerçek demokrasinin bir örneğidir. Türkiyede hiçbir zaman gerçekleşmeyen laikliğin, başlı başına bir sembolüdür. Ne kemalizim  ne de apoizim tarafından yönetiliyor. Anti Kürt bu iki güce karşı ve bütün baskılara rağmen ayaktadır ve direniyor. Bu anti Kürt güçlerin bütün baskılarına inat, Diyarbakır´dan otobüslerle Brüksel´e gelip Kürt isteklerini sunmuşlardır. Yaşına ve hastalığına bakmadan bu fedakarlığı yapan Sayın MELİK FIRAT´a teşekkür etmek gerekiyor. HAK – PAR  Kürt halkının haklı davasını doğru bir şekilde savunan, legal alanda cesur bir partidir. Bunun için böylesi özverili, fedakar bir partinin bu cephe içinde yer alması çok önemlidir. Ayrıca Türkiye´de bu cepheye güç katabilecek birçok çevre vardır. Şerafettin Elçi ve arkadaşları, HADEP´in Türkiyeli bir parti oluşundan rahatsız olanlar, sivil toplum örgütleri, yazarlar, sanatçılar vs. vs.

Yurt içinde ve dışında PSK; PSK çok önemli bir kitlesel ve diplomatik güce sahiptir. Kürdistan’ın bütün parçalarında büyük saygınlığı olan bir partidir.Türk ve Kürt kemalistlerinin bütün baskı ve saldırılarına rağmen otuz yıldır ayakta kalmasını başaran bi partidir. Kürt halkının haklarından hiçbir şekilde ödün vermeyen, gerçek demokrasiyi işleyen, Kürt kanına elini bulaştırmayan, özverili bir partidir. Kendisini yenilemeyi başaran, popülist politikalardan kendisini arındırmış ve Kürtler arasında saygın yeri olan bir partidir. Apoizmin terörize ettiği kürt imajını düzeltmeye çalışan, kitleleri doğru yönlendiren bir partidir. PSK’ nin kuruluşundan bugüne kadar, Kürt ve Türk halklarının demokrasisi için yaptığı özverili çalışmalarını ve elde ettiği kazanımlarıda düşünürsek cephe içindeki öneminide anlamış oluruz. Zaten PSK baştan beri böylesi bir cephenin kuruluşundan yana idi ve PKK ile yakın geçmişte bir cephe çalışması yapmıştı, ama ne yazık ki,  cepheden çekilen yine PKK olmuştur. PSK’nin böylesi bir cephede yer almaması cephenin bir ayağının eksik olması demektir.

PARTİYA WELATPAREZEN KURDİSTAN; Bildiğimiz  gibi OSMAN ÖCALAN PKK’dan ayrılıp yeni bir parti kurdu ve çalışmaları devam ediyor. Herkes tarafından olduğu gibi bende bir Kürt olarak bu partiyi takip ediyorum. Bildiğim kadarı ile silaha ve Apoizme hayır diyen ılımlı bir rota takip ediyor. Kürtlerin en önemli kazanımları olan Güney KÜRDİSTAN’ a çok sıcak bakıyor ve korunması gerektiğini vurguluyor. Diğer Kürt partileri gibi onlarda Kemalizmin ve Apoizmin namlusunun ucundalar. Ne pahasına olursa olsun bu partiyi ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Bu yeni partinin de cephe içerisinde yer alması çok önemlidir. Onların çalışmalarına güç ve moral verir. eski PKK kadrolarının uğrayabilecekleri bir ev olur. Aksi takdirde bu parti için kötü sonuçlar doğurabilir.

AVRUPA´DA KOMKAR

Avrupada Kürtler içinde oldukça saygın bir yere sahiptir. Sadece Kürtler arasında değil, Avrupalılar arasındada önemli bir imaja sahiptir. Kürtlerin en büyük demokratik sivil örgütüdür. Çalışmalarını Almanya’da başlatıp kısa sürede bütün Avrupa’da örgütlendi. Bugüne kadar yok sayılan Kürtleri, Kürtlerin dilini, dinlerini, kültürünü, müziğini, folklorunu, sanatçısını, yazarını korumuş ve onlara hak ettikleri önemi vermiştir. Her yıl dağıttığı kültür ve sanat ödülleri buna güzel bir örnektir. İngiltere KOMKAR folklor grubunun düyada birinci olması, salona Kürdista bayrağını çekip Kürt milli marşını okutan KOMKAR’dır. Yıllardır faşist, kemalist ve apoist rejimlerinin bütün baskı ve fiili saldırılarına rağmen Kürt halkının kutsal bayramı NEWROZ’u içini boşaltmadan bugüne kadar getiren yine KOMKAR’dır. Buna daha birçok örnek verebiliriz. Böylesi özverili yurtsever bir örgütü cephe dışında bırakmak da büyük bir eksiklik olur.

Örnekleri çoğaltmaya gerek görmüyorum. Önemli olan böylesi geniş bir cepheyi kurmaktır. Bunu başarırsak Kürtlerin özgürlüğünüde yaklaşmış hatta  başarmış olacağız.