Bravo Sayın
Başbakan, sizi alkışlıyorum
Mehmet ALTAN
AK Parti’nin en cazip ve hoş yanı tek parti rejiminin oluşturduğu
statükoya muhalif olmasıydı...
İlk iktidar olduğunda da iktidarda görünüyordu ama tek parti rejiminin
şekillendirdiği kireçlenmiş devlet bürokrasisi
için azılı ve tehlikeli bir ‘muhalif’ olarak
kabul ediliyordu...
AK Parti, iktidarının ilk üç yılında bu sıkışıklığı
AB’nin ipine sarılarak aşmaya çalıştı,
çok önemli reformlara imza attı, demokratikleştirme
konusunda alkışlanacak bir mesafe aldı...
Sessiz devrimler yaptı...
***
Ancak, devletin siyasal iktidara karşı süren ‘düşmanlığı’
kolayca sona ermedi...
Halkın büyük bir çoğunluğunun oylarını alan koca bir
iktidar partisi kapatılmak
istendi...
Bu badireler zorluklarla atlatılırken, AK Parti devlette de güçlenmeye
başladı, kurumsal olarak gücünü korusa da ‘askeri
vesayet’ uluslararası konjonktürün de yardımıyla
nispeten geriletildi ve prestij yitirdi...
***
Üç dönemdir iktidarda olan AK Parti ise devlette güçlendikçe eski ataklığını
yitirir
gibi...
Devrimci bir reformculuğun yerini siyasal iktidar hesaplarının
aldığı, değişim iradesinin hızını
kaybettiği, toplumsal rüyaların yitirildiği,
AB’yi neredeyse hasım ilan edecek noktalara doğru
taşınır olduk...
***
Doğrusu dün yeniden umutlandım... Ve biri geriye, diğeri ileriye
bakan Tanrı Janüs’ü anımsadım...
Çünkü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bazen hepimizi hayrete düşüren
şeyler yaparken, bazen de hepimizin ayağa kalkarak
alkışladığımız işlere
imza atıyor...
Dün Başbakan’ın ileriye bakan ve hepimizin ayakta alkışladığı
yüzü öne çıktı...
Birinci Cumhuriyet’in kanlı iç yüzünü gösteren Dersim Katliamı için
şunları söyledi:
“8 Ağustos 1939 tarihli bir belge. Jandarma Komutanlığı’ndan
başvekâlet yüksek makamına gönderilmiş.
Dersim’e yapılan müdahalenin bilançosu veriliyor. Baskınların
devam edileceği bildiriliyor. Ekte de bir cetvel
var. Ölü diri teslim olanların rakamları. 1936-37-38-39’da
toplam 13 bin 806 kişinin öldürüldüğü bu resmi
belgede ifade ediliyor. Bakın deprem felaketinden
bahsetmiyorum. Öldürülenlerden bahsediyorum. Belgenin
altındaki imza çok ilginç Faik Öztrak Dahiliye Vekili,
yani İçişleri Bakanı.
Sayın Kılıçdaroğlu nereye kaçıyorsun? Bunlardan nasıl
sıyrılacaksın. Ben mi özür dileyeceğim,
sen mi dileyeceksin? Eğer devlet adına özür
dilenecekse, böyle bir literatür varsa ben özür dilerim,
diliyorum.”
***
Başbakan 2009 yılında da ‘azınlıklara’ karşı
yaptıklarımızı aynı şekilde
eleştirmiş, şunları söylemişti:
“Yıllarca bu ülkede bir şeyler yapıldı. Farklı etnik
kimlikte olanlar ülkemizden kovuldu. Acaba kazandık
mı? Bunların üzerinde durarak bir düşünmek
lazım. Ama aklıselim ile bunların üzerinde
düşünülmedi.”
***
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dersim için özür dilerken, ana muhalefetin
iddia ettiği gibi ‘cumhuriyete bayrak açmıyor’,
tam tersine ‘demokrasi bayrağı’ ile devleti,
Birinci Cumhuriyet’in geçmişindeki kara ve kanlı
faşizmden arındırmaya çabalıyor...
Başbakan olarak geçmişteki kara lekeler için ‘özür dilemeyi’ bir kez
de rahmetli Turgut Özal’da görmüştük. 1958 yılında
Cezayir’in bağımsızlığı
konusunda Birleşmiş Milletler’de yapılan
bir oylamada Türkiye’nin çekimser oy kullanması nedeniyle,
Turgut Özal 1985 yılında Başbakan olarak
gittiği Cezayir’de Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına
özür dilemişti.
***
‘İleri demokrasi’ sözü ile bağdaşmayan üslup ve icraatı
tavizsizce eleştirirken, demokratikleşmeye yönelik
her olumlu adımı da desteklemek ve alkışlamak
dürüstlüğün gereğidir...
Dersim Katliamı ile ilgili tarihi özrü nedeniyle Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ı kutluyor, ‘bravo Sayın Başbakan’
diyerek alkışlıyorum...
-----------------------------------------------
Star-24 Kasim
|