|
Mesud
Tek: "Arap Baharı‘nı iyi okumalıyız"
Dema Nû-Den Haag
PSK Genel Sekreteri Mesud Tek, 25 Eylül 2011 günü Hollanda’nın
Den Haag kentinde, KOMKAR-Hollanda’nın, “Kürdistan’da
son gelişmeler ve PSK’nin 9. Kongresi” adı altında
düzenlediği konferansa katılarak bir konuşma
yaptı. Kürdistan Sosyalist Partisi Genel Sekreteri
Mesud Tek, ulusal demokratik mücadelesiyle Ortadoğuda’ki
siyasal değişimlere uygun ortamın oluşmasına
katkılar sunan Kürdlerin, “Arap Baharı” ve uluslararası
planda yaşanan değişim sürecini iyi okuyup,
buna uygun bir mücade biçimi tutturmaları gerektiğini
söyledi.
Sohbet
havası için de geçen konferansın başlangıcında,
illegal bir parti olarak 36 yılda 9 kongre gerçekleştirmelerinin,
partisinin örgüt içi demokratik işleyişe ve
tabanın görüşlerine verdiği önemi gösterdiğini
anlatan Mesud Tek, kongrelerin asıl görevinin yapılan
çalışmaları değerlendirip eksiklikleri
tespit etmek, geleceğe yönelik çalışmaları
ilişkin kararlar almak olduğunu söyledi, PSK’nin
9. Kongresi’ne dair teknik bilgiler verdi. Geçmiştekilere
oranla 9. Kongre’ye katılan kadın ve genç delegelerin
fazla olmasının kendilerini geleceğe yönelik
olarak umudlandırdığını anlatan
Mesud Tek, bu doğrultudaki çalışmalarını
gelecekte de artırarak sürdüreceklerini ifade etti.
9.
Kongre’nin yapıldığı dönemdeki siyasal
durumu konusundaki görüşlerini anlatan Mesud Tek,
“Arap Baharı”nı uluslararası planda yaşanan
değişimin bir parçası olarak değerlendirdi.
Kürd siyasal hareketinin sözkonusu gelişmeleri iyi
okumasının, sürecin gerektiği hedefler
ve uygun mücadele biçimi tespit etmelerinin, başarı
için olmaz olmaz koşul olduğunu dile getirdi.
“Daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük, her türlü
kimliğin kendini özgürce ifade edip yaşaması,
sosyal hakların korunup geliştirilmesi” ve benzeri
talepler uğruna verilen mücadelenin damgasını
vurduğu sürecin, Kürdistan’daki mücadeleyi etkilediğini
ve bunun da doğal olduğunu anlatan Mesud Tek,
Suriye’deki halk hareketinin bölgedeki siyasal dengeyi
değiştirmeye aday olduğunu söyledi. Suriye’deki
BAAS diktatörlüğünün yıkılmasıyla
birlikte bölgede oluşan ve Rusya, Çin, Kuzey Kore
gibi devletlerce de desteklenen İran-Suriye-Hizbullah
ekseninin dağılacağını ve bunun
da bölgedeki statükoda önemli değişikliklere
yol açacağını dile getirdi. Kürdlerin ulusal
hak ve özgürlüklerini gaspeden var olan statüyü desteklemelerinin
sözkonusu olmayacağını belirten Tek, Kürdlerin
yerinin statü karşıtı güçlerin yanı
olduğunu ifade etti.
İran-Suriye-Hizbullah
ekseninin yıkılmasının kendi sonunun
başlangıcı olduğunu bilen İran
İslam Cumhuriyeti, sözkonusu eksenin devam etmesi
için her türlü yola başvurduğunu, bu ülkenin
Güney Kürdistan’a yönelik saldırılarının
nedenlerinden birisinin de bu olduğuna vurgu yapan
Mesud Tek, 12 Haziran seçimleri sonrası başlayan
ve giderek derinleşen şiddet ortamının
da bölgede yaşanan bilek güreşinden bağımsız
olmadığını belirtti. Türkiye ve Suudi
Arabistan’ın başının çektiği
ve başta ABD ve NATO olmak üzere batılı
ülkelerin desteğini alan cephe ile İran’ın
başını çektiği sözkonusu eksen arasındaki
çatışmaların, bölgedeki siyasal değişim
ve dengelerin üzerindeki etkisini anlatan Mesud Tek, bunun
Kürdler sözkonusu olduğunda “düşman kardeşlerin”
biraraya gelmeyeceğini anlamına gelmediğini,
birbiri ile kıyasıya biçimde çekişen sömürgeci
devletlerin geçmişte olduğu gibi bugün de kürdlere
karşı işbirliği yapabildiklerine dikkat
çekti.
BDP’nin 36 milletvekili ile Meclis’e girme başarısı
gösterdiği, PKK-MİT görüşmelerinin yapıldığı,
Abdullan Öcalan’ın “tarihi bir anlaşmanın
eşiğindeyiz, devrimci halk hareketi gündemden
düştü” dediği bir dönemde başlayan ve giderek
artan PKK saldırıları ile, ordunun operasyonları
ve KCK tutuklamalarının artarak devam etmesinin,
Kürd sorununun diyalog ve görüşmeler yolu ile çözülmesinin
önünü tıkadığını anlatan Mesud
Tek, 17-18 Eylül tarihinde yapılan “Türkiye’de Kürdistan
Konferansı”nı desteklediklerini, Konferans’da
dile getirilen talep ve görüşlerin hayata geçirilmesi
için tarafların samimi ve güven verici bir tavır
göstermelerinin önemine vurgu yaptı.
Ulusal
bir sorun olan Kürd sorununun çözümünün Kürdlerin kendi
aralarında birliği sağlamalarına bağlı
olduğunu anlatan Mesud Tek, “en problemli ve zayıf
diyaloğ diyaloğsuzluktan daha iyidir” prensibini
doğru bulduklarını ve bu prensib gereği
her kesim ile diyalog yaptıklarını ve yapmaya
devam edeceklerini belirtti. Diyaloğun her konuda
aynı düşünmeyi gerektirmediğini dile getiren
Mesud Tek, Kürd sorununun çözümü için devlet ile diyaloğu
önerenlerin, zorluklarını, getireceği riskleri
ileri sürerek Kürdler arasındaki diyaloğdan
kaçmasını anlamakta zorluk çektiğini söyledi,
her diyaloğun Kürdlerin lehine bir iz bıraktığının
altını çizdi.
Kürdistan
Bölgesi Başkanı Mesud Barzani’nin önerdiği
Kürdistanlı Partileri Konferansı”nı desteklediklerini
ve konferansın önündeki engellerin de bilincinde
olduklarını belirten Mesud Tek, konferansın
Kürdistan Ulusal Kongresi ya da Konseyi olmadığını
ve böyle bir yapıyı oluşturmayı hedeflemediğini
anlattı. Türkiye’nin yeniden şiddet sarmalına
girmesinin Konferans’ın ertelenmesine neden olduğuna
vurgu yapan Tek, Konferans’ın yapılması
halinde tüm parçalardaki Kürd yurtsever yapıların
içinde yer alacakları bir yapı oluşturulmasının
ilk adımı olabileceğini söyledi.
Konuşmasının sonunda 9. Kongrede aldıkları
karar uyarınca legal, barışçıl eylemleri
temel alacaklarını, sivil toplumu ve örgütlerini
güçlendirilmesi için çaba harcayacaklarını dile
getiren Mesud Tek, izleyicilerin sorularına da cevap
verdi.
KOMKAR-Hollanda yöneticeleri ve izleyiciler toplantının
sohbet halinde geçmesinden duyduklarını memnuniyeti
dile getirdiler.
|