Kemal Burkay’ın Ülkeye dönüşü
üzerine birkaç not
Günaydın Kurdistan,
Günaydın Türkiye, Hayde Gülümse Kürdistan!
Necla
Morsünbül
Neclam12@hotmail.com
Gülümseyen ve gülümseten ağabeyimiz, 31 yıl
sonra hastret kaldığınız toprakları
ve halkımızla buluştunuz. Xızır,
Ehmedê Xane, Düzgün Baba yardımcınız olsun.
Ülkeye döndüğünüz günün gecesinde gözüme uyku girmedi.
Sizi karşılayanları düşündüm. Size
gösterilen sevgiyi düşündüm. Yıllarca hizmet
ettiğiniz insanlarımız sizi büyük bir coşku
ve sevinçle karşıladılar. Televizyon kameralarına
yansıyan; halkımızın gençleri, yaşlıları,
köylüsü, kentlisi, sağcısı ve solcusu sizi
bağrına bastı.
Diyasporadaki dostlarınız, yoldaşlarınız
ve sizin şiirlenizle büyüyen gençler yurda döneceğinizin
haberinin heyecanı içindeydiler. Ne olacak, nasıl
karşılanacak, ilk olarak kamuoyuna ve kürt halkına
ne tür mesajlar verecek. Bu duygularların ve düşüncelerin
tedirginliğini içindeydiler.
Seni yolcu etmek için İsveç’e giden
arkadaşlarla görşütüm. Şu anda İsveç
havaalanındasınız. Tüm dostlarınız
yanınızdaymış. Ben de oğlum Aryan’la
orda olmayı, size güle güle demeyi isterdim. Bu mümkün
olmadı. Ailce kafamızın ve yüreğimizin
sizinle olduğunu bilmenizi isterim.
30 temmuz 2011 günü ülkeye ayak bastınız. Coşkulu
bir kitlele tarafından ilgiyle ve çoşkuyla karşılandınız.
Saygıdeğer ağabeyimiz, sizinle birlikte
özgürlük yolunda yürüyen yoldaşlarınızla
ne kadar öğünseniz azdır.
Şimdi gülümsemenin zamanıdır. Artık
kürtlerin tarihinde önemli bir takvim sayfası açılıyor.
Bugüne kadar ideolojisinden, düşüncesinden ve fikirlerinden
ödün vermeyen Kemal Burkay ülkesine döndü. Hade gülümse
Kürdistan, Kemal Burkay geldi.
Diyaspora Kürtleri olarak, günlerdir Kemal
Burkay’ın ülkesine dönmesi üzerine konuşup duruyorduk.
Çeşitli yorum ve tahminlerde bulunuyorduk. Dönüş
gününü heyecanla bekliyorduk.
Ne güzel bir gün, Kemal Burkay artık
sürgünlüğü sona erdi. Ben Avrupa’daki biri olarak
onun bu yolcuğunu büyük bir heyecanla bekliyordum.
Son bir hafta sürekli haber dinledim. Gidiş günü
de oğluma birlikte televizyonda onun gidiş haberini
izledik. Onun ilk görüntülerini havalimanına inişinin
gödürtüleri evrana yansıyınca. Gözyaşlarıma
hakim olamadım.
Ağladım sevinçten, yarım yüzyıla
varan mücadelesi artık sonuç verecek diye sevinçliydim.
Kemal Burkay’ın ve tüm onu sıkı çember
içine alan gençlerin o gururlu ve sevinçli bakışlarına
sahit oldum. Aramızda sırf bir cam parçası
vardı. Ancak o binlerce insan arasındayım.
Sevinçliydim. Çünkü orda onlarca, Metin Aksoylar, Yılmaz
Demirlar, Mustafa Çamlıbeller, Yavuz Koçoğlular,
Nurettin Basutlar, Bozan Erdemler, Mahmut Yiğiteller,Remzi
İller, Ramazan Adıgüzeller, Azad Acarlar ve
daha yüzlerce şehidimiz ordaydılar. Onları
da hisettim. Artık emeklerimiz boşa gitmediğini
gördük diyebilirsiniz. Onlarda o binlerce insanın
arasındaydı, bu yolculukta birkez daha Kemal
Burkay’ı yanlız bırakmamışlardı.
“Bijî Azadîya Kurdistan, Bijî Kurdistan,
Bijî Partiya Sosyalista Kurdistan, gülümse ilklim değiştir
akdeniz olur” diye bağıranların içinde
şehitlerimiz de vardı. Hep birlikte “mamak şarkısı”
ile “ben geliyorum” şiirini okuyan binlerin sesin
içinde onların da sesleri de yankılandı.
Bunlar, umudun, özgürlüğün ve barışın
çığlığıydı. Bu çığılığın
önünde hangi güç boyun eğmez ki?
Türk hükümeti, Türk basını, dost
ve düşmanlar bu sıcak ilgiye şaşırmışlardı.
Kemal Burkay’ı haber ve şiirlerinden tanıyan
gençler mutlu bir şaşkınlık içindeydiler.
Yıllardır ismini bildikleri, yüzünü göremedikleri
birisiyle yüz yüze gelmişlerdi. Onunla aynı
havayı teneffüs ediyorlardı.
Tv ekranlarına çıkan ağabeyi
Mustafa Burkay, yiğeni ve köylüler çok heycanlıydılar.
Doğduğu köyün ardıç ağacı ilk
kez televizyon ekranlarına yasımıştı.
Onca kalabalığa karşın,
kimsenin ağzından bilinçsiz bir sözcük, anlamsız
bir slogan, ortalığı provake edecek bir
söz ve davranışın olmaması karşılananla,
karşılayanların seviyesinin bir göstergesiydi.
Kemal Burkay’a gösterilen bu ilgi, Özgürlük Yolu hareketine
öncülük edenlerin emeğinin bir ürünüdür. Onlar, bu
ilgiyi fazlasıyda haketmiş durumdalar. Özgürlük
Yolu’nun kurucuları büyüklerimize minnettarız.
Onlarla gurur duyuyoruz. Bunlar büyük bir özveriyle ağır
bir yükün altına omuzlarını koydular ve
bizi bu günlere ulaştırdılar.
Bir tv kanalında “Bir kedisi yok ama
ülkesi var.” Biçimindeki alt yazı bence durumu çok
iyi özetliyor.
Kimi dost ve arkadaşlarımız,
telefon ve internet üzerinden duygularını benimle
paylaştılar.
Bir tanıdığım kişi internet
üzerinden bana şöyle yazdı. “Kemal Burkay’ın
arkadaşlarını kıskandım. Bu ne
heyecan, ne ilgi, ne sevgi?” Bu dostuma neden böyle düşündüğünü
sordum. Bana şöyle cevap verdi. “Keşke her örgüt
liderlerimiz Kemal abi gibi net ve dik durabilselerdi.
Biz de onları aynen bu şekilde karşılasaydık.
İşte bu nedenle doğru bir insan ve doğru
bir çizgide inatla yürüyen sizleri kıskandım.”
Bu samimi sözler üzerine çok mutlu oldum,
gururlandım. Bize bu duyguları yaşatanlara
selam olsun.
Birbaşkası gözüm Yılmaz ağbeyi, Yavuz
koçoğlun’u, Nurettin Basut’u aradı. Kemal abi
beni hem ağlattırdı hem de sevindirdi.
Onu karşılayan binlerce insan bir ağızdan
zılgıt ve sloganlar attılar. Basın
mensupları büyük bir şaşkınlık
içindeydiler.
İşte bu du duygularla bilgisayarın
başına oturdum. Duygu ve düşüncelerimi
yansıtacak kelime bulmakta zorlanıyorum.
Kemal Burkay’la aynı sofrada yemek
yemenin, çay kahve içmenin ve sohbet etmenin gururunu
yaşıyorum. Kendimi şanslı bir insan
görüyorum.
Binlerce seveninin yanında, kızları ve
torunlarıyla bir arada çekilmiş resimleri beni
daha da mutlu etti. Sevgili Berivan ve Helin’nin o gururlu,
onurlu ve dik duruşlarından çok etkilendim.
Ekranlara yansıyan o güleç yüzlü duruşları
benim mutluluğuma mutluluk kattıi. Sevgili Berivan
ve Helin, ne mutlu sizlere böyle değerli ve onurlu
bir babanın çocuklarısınız. Ne mutlu
size sevgili Rojda ve diğerleri, Kemal Burkay’ın
torunlarınısınız...
Yine Türk basınına da yansıyan
şu başlıklar dikkat çekiciydi:
“İklim değişti, Kemal Burkay geldi, ...Otuz
bir yıllık sürgün bitti. Kürt siyasetçi ve şairi
Kemal Burkay Stockholm’den İstanbul’a gelişinde
‘Gülümse’ şarkısıyla karşılandı.
Burkay: Hoşnut ve iyimserim, bu mücadele tüm herkesin
mücadelesi sonucu kazanılmıştır, dedi”
İşte bu kadar.
“Hayatı boyunca şiddete karşı
barışı savunan Kemal Burkay, şimdi
bu mücadelesini Türkiye’de sürdürecek. Onun gelişiyle
barış umutları yükselecek.
Ülkenin yetiştirdiği şair
ve siyasetçi Burkay ülkene, köyüne, evine ve dostlarının
arasına hoş geldin.
Bir gazete “Bir kedisi yok ama bir ülkesi
var” diye başlık attı.
Birçok aydın ve devlet adamı
onu karşıladı. Onun onurlu duruşu,
başkalarının onurlu duruşuna sebep
oldu.
O gün havaalanında olma imkanı
bulamayan binlerce insan, ekranları başından
ayrılmadılar. Karşılayanların
heyecanına ortak oldular.
Bu olumlu ortamı zayıflatmak, hatta provake
etmek isteyenler olacaktır. Ancak bu tür sekter davranışların
Kürt halkını fazla etkiliyemiyeceğini
umut ediyorum. Hiç şüphesiz Burkay’ın gelişiyle
Kürt sorunun çözülmesinin önü biraz daha açılacaktır.
Son olarak bir kaç öneride bulunarak bu
notlarımı bitireceğim:
Kemal Burkay’ın dönüşü Kürt sorunun
çözümü konusunda önemli bir etki yaratacağı
ortadadır. O halde onun düşüncelerinin kamuoyuna
yansıtma işi, başta onun partisine daha
sonrada ona yakın aynı düşünceyi paylaşan
aydın, yazar, akademisyen ve sanatçılara düşmektedir.
Yaklaşık bir hafta geçmesine rağmen bu
konuda elle tutulur adımlar atılmamıştır.
Yine bir kez daha şu noktanın
altını çizmek istiyorum. Ümit ederim osmanlı
da oyunlar biraz azalmıştır. Kemal Burkay’ın
can güvenliğinin sağlanması önemli bir
sorundur. Umarım, Kemal Burkay’ın dost ve arkadaşları
da bu konuda gereken önlemleri alırlar.
Hak-Par Kemal Burkay’ın çalışmalarıyla
ilgili kamuoyunu bilgilendirmek için bir basın kurulu
oluşturmalıdır. Bir internet sitesi veya
canlı yayın yapacak bir radyo yayını
veya bir bülten çıkarmalıdır.
Gençler, yoldaşlar;
Kemal Burkay; sırf bizim için değil,
Kürt halk için de büyük şanstır. Bu nedenle
onu hiç bir şekilde yanlız bırakmamalıyız.
Gece gündüz gözümüz onun üstünde olmalıdır.
Bir şahin gibi onu izlemeliyiz. Hiç belli olmaz.
O topraklarda, çok değerli insanlarımızın
kanı akıtıldı. Yüzlerce insanımız
zindanlarda can verdi. Bu sistem binlerce insanımızı
şaşkına çevirerek peşine almış
uçuruma doğru götürüyor. Çok uyanık olmalıyız.
Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum. Sayın
Burkay’ın dönüşüyle mutluyum, ama bir o kadar
da tedirginim...
Saygıdeğer ağabeyimiz, Ehmedê
Xane, Xızır, Düzgün Baba seni tüm ama tüm kötülüklerden
korusun.
|