Örnek Bir Aydın, Örnek Bir
İlişki
Yılmaz Çamlıbel
Mahmut Kılınç’ın Dema Nû’nun 75.
sayıdaki veda yazısını üzülerek
okudum. Çünkü ben, kendisinin iyi bir okuyucusuydum.
Bazı görüşlerine katılmama rağmen,
tüm yazılarını ilgiyle okurdum. O,
yazılarıyla gazeteye de farklı bir
renk, farklı bir koku veriyordu. Olaylara
farklı bir açıdan bakan bir yazıyı
okumak, insanların düşünce yetisini besler,
beynini daha fonksiyonel hale getirir ve ufkunu
genişletir. Mahmut Kılınç’ın
köşesindeki yazıların, okuyucularda
böyle olumlu bir etki bıraktığını
düşünüyorum.
Kılınç’ın bu yazısı,
Kürd insanları ve kurumlarında fazla rastlanmayan
çağdaş bir niteliği yansıtıyor.
Ortadoğu’daki diğer halklar gibi Kürd
kültürü de üniter bir yapı üzerine oturuyor.
Herşeye kadir bir ulu önderle, yeteneklerini
kullanamayan bir cemaatin ilişkilerini yansıtan
bir kültürdür. Bu yüzden aydın ve politikacılarımızın
büyük bir bölümü, farklı düşünerek, hatta
çelişerek de beraber iş yapmanın
mümkün olabileceğini düşünemiyor. Ve bu
yüzden, ulusal çıkarını elde etme
ve koruma konusunda, el ele tutuşmakta ve ortak
projeler yapmakta zorlanıyoruz.
Kılınç, veda yazısında şöyle
diyor. “Hêvî, Roja Teze ve Dema Nû gazetelerinde
yazdım. Bu yayınlar PSK ye yakın
olan Kürd gazeteleriydi. Gazete redaksiyonlarından
hiçbir zaman bir öneri ve müdahaleye maruz kalmadım.
Düşüncelerimi dilediğim şekilde özgürce
yazdım.
Yazı yazmaya başladığım
günlerde, İmralı dönemi başlamıştı.
Bana yönelik haksız ve insafsız eleştiriler
yapılıyordu. Adını verdiğim
gazeteler, bu eleştirilere yanıt vermemi,
kendimi savunmamı sağladı.”
Ve yazı şöyle devam ediyor.” Biz, bir
birimiz gibi düşünmek zorunda değiliz.
Ayrıca, bir birimizi methettiğimiz gibi,
tenkit de edebilmeliyiz. Demokrasi bunu gerektirir
ve Kürdlerin de demokrasiye ihtiyacı var.”
İşte örnek bir Kürd aydını.
Bir birinden farklı düşünen bir Kürd aydınıyla
bir Kürd kurumunun örnek ilişkisi. Böylesi
demokrat ve çağdaş ilişkilere hasret
bir toplum olarak, bu örnekten etkilenmemek mümkün
mü?
Dünyamız hızlı bir değişim,
dönüşüm sürecine girmiş bulunuyor. Tüm
değerler alt üst oluyor. Başka insan ve
gurupların varlığını kabul
etme, ona saygı gösterme, kendisi için istediği
şeyleri başkası için de isteme, toplumdaki
renkliliği koruma, çelişerek de barış
içinde yan yana yaşama, evrensel bir özlem
ve istek haline gelmiş bulunuyor. Çağdaş
bir yaşam, ancak böyle bir kültürel bir doku
içinde kurulur ve yaşatılabilir. Tekilci,
üniter kültür ve yönetim anlayışı,
artık tarihin çöplüğüne atılmış
bulunuyor.
Kürd sorunu gibi çok ağır ve karmaşık
bir sorun da ancak bu tür çağdaş yaklaşımlarla
çözebiliriz. Kürdlerin de bu çağdaş kültüre
ihtiyacı var. Ayrıca bizi ezen üniter
yönetim anlayışlarıyla mücadele ederken
onları taklit etmek, bir çelişki değil
midir?
Hayat, biz Kürdleri el ele tutuşmaya itiyor.
Kürd ulusal birliğini, çok renkli, çok sesli,
barışçı, demokratik, çoğulcu
bir kültür üzerine oturtmamız halinde, başarı
elde edebiliriz. Bireylerimiz, halkımız
ve örgütlerimizin böyle bir kültüre ihtiyacı
var.
Mahmut Kılınç ile Dema Nû gazetesi arasındaki
çağdaş ilişkisi, işte böyle
bir zemine oturmaktadır. Kürt birey ve örgütleri
arasındaki bu tür ilişkilerin yaygınlaşıp
kökleşmesi için herkese büyük bir görev düşmektedir.
Bu vesile ile, eli kalem tutan ve yazmak isteyenleri,
Dema Nû’ya yazı yazmaya davet ediyorum. Bu
gazete, Mahmut Kılınç’a gösterdiği
saygıyı sizlere de gösterecektir.
Seni candan kutlarım, sevgili Kılınç.
Halkımız için iyi bir örnek oldun. Dilerim
bundan öte, bu yapını daha da geliştirirsin
ve Kürd ulusal birliğinin sağlanmasına
katkı sunarsın. Sevgi ve saygılarımla.....
|