Toplumu ve İnsanı
Enayi Yerine Koymak…
Ramazan Moray
Türkiye
önemli bir yol ayrımına girmiş bulunmakta.
Siyasal arena kızışmış durumda.
Türkiye gündemi hızla değişmekte.
Türkiye’nin
can alıcı sorunu olan Kürt sorunu gündemdeki
yerini korumaya devam ediyor. Bu sorun çözülmedikçe gündemde
durmaya daha da devam edecek. Kürt siyaseti hala istenilen
seviyede siyaset birlikteliği yapmış değil.
Özlemi duyulan Kürt birlikteliği sağlanmış
değil.
Türkiye
Yönetimi Kürt Ulusal taleplerini karşılanmadığı
gibi düzenin savunucuları Kürt sorunu ile ilgili
başta AKP kendisinden beklenen samimiyeti gösteremedi.
Günübirlik ve ikiyüzlü politika yaparak kendisinden medet
umulamayacağını bir kez daha ispatladı.
Bunun böyle olacağı başından beri
belli idi. Bizler hiçbir zaman düzenden herhangi bir beklenti
içerinde değiliz. Ancak mevcut durum kimi kurum ve
bireylerde önemli bir beklenti oluşturmuş bulunmakta.
Özellikle BDP, İmralı ve ona yakın çevreler,
İmralı görüşmeleri ile birlikte bu beklentileri
arttırmış durumdalar. Sanki verilen sözler
var da onlar yerine getirilmiyor. Yıllarca bizim
gibi yapılar onların bu tutumunu dile getirirken
ajanlıkla suçlandı. O günden bu güne süreç bize
gösterdi ki yanılmamışız. Doğruyu
doğru yerde ortaya koymuşuz. Bu tespitimizle
övünülecek bir durum yok aslında. Keşke yanılsaydık.
Söylediklerimiz doğru olmasaydı. Onların
ifadesiyle düzenin kendilerini bölmek için ortaya çıkardığı
düşünceler olsaydı. Kürt hareketi bunca kayıp
ve yıkımı bir hiç uğruna yaşamasaydı.
Bu maceracı durum devam etmeseydi.
Öcalan’ın
İmralı görüşmelerinde birtakım güçlerle
mutabakat sağladığı artık sır
değil. Kamuoyunda yüksek sesle dile getiriliyor,
işleniyor. Hatta gündem bile onun söyleyeceklerine
göre işlenmeye çalışılıyor. Bununla
ilgili oluşan durum ne kendisi ne de ona bağlı
kişi ve kurumlar tarafından saklanmıyor.
Bu durumu işleten güçler her kim ve kimler ise, olanların
bir komplo senaryosunun sonuçları olduğu aşikâr.
Öcalan’ın kendisini kurtarmak için her şeyi
göze aldığı kanaatindeyim. Kendi yaşamı
için Kürdistan ulusal çıkarlarından vazgeçecek
kadar ilkesiz olduğunu düşünüyorum. Tutsak düşen
veya dağda çarpışıp şehid olan
onurlu ve direngen Kürt gençleri gibi bir duruş sergilemediği
gibi hala Kürt ulusal çıkarlarını ön plana
atan, ilkeli ve vicdan sahibi insanları azarlamaya
devam ediyor. Onların iplerini kendi mantığına
göre çekiyor. Ona borazancılık yapan ekibi de
biat etmekte. Onu destekleyen açıklamalar yaparak
birilerine gözdağı vermekteler.
Son
olarak Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanı
Osman Baydemir’e yapılan sanırım bu komplonun
son perdelerinden biri. Çünkü Osman Baydemir mevcut İmralı
mantığının dışında
konuşuyor. Yani Öcalan ile derin güçler konseptine
uygun davranmıyor. Bu da derin konseptin ve Öcalan’ın
canını çok sıkmışa benziyor.
Ondan dolayı ortalığı velveleye veriyor,
halkı kışkırtıyor, tahrik ediyor.
Onu ve ona yakın görüşleri dillendirenleri hedef
olarak gösteriyor. Siyasal mücadelenin gücünden, yaratacağı
olumlu etkiden korkuyor. Kısacası kendisini
yanlışlarıyla dayatıyor.
Bu
tip tezgâh ve oyunların(imha etme!, ajan-işbirlikçi
gösterme!, zayıf kişilikli olma!, kendisini
anlamama-yanlış anlama!, önderlik çizgisine
ters düşme!, uluslararası komplonun halkası
olma!) Öcalan’la başladığını,
Kürt siyasal arenasına girişinden bu yana yapıldığını
sağır sultan bile duymuştur. Kendisini
her şeyin üstünde gören bir lider görüntüsü oluşturarak
yanlış bir kültürün zeminini hazırladı.
Ve bu kültür ne yazık ki 30 yıldır devam
etmekte. Her yıl ayrı bir ‘atılım’
gerçekleştirerek insanların kafasını
alt üst ediyor. Çıkışında birleşik
bağımsız sosyalist Kürdistan diyen Öcalan
sosyalizmden vazgeçti, bağımsızlıktan,
konfederalizmden, federasyondan vazgeçti. Bunları
isteyen, talep eden kişi ya da kurumları hem
kendisi hem de ona bağlı kurumlar hainlikle,
gericilikle, ilkel milliyetçilikle suçladılar. Kendisi
ve onun cenahı demokratik cumhuriyetten, ekolojik
toplumdan ve en nihayetinde demokratik özerlikten dem
vuruyorlar. Acaba bu talepleri isterken onlar da inanıyorlar
mı? Yoksa oltayı suya atıp Allah bugün
şansımıza ne verirse mi diyorlar!
Allah
aşkına aklı başında ve gerçekten
bu mücadeleye inanan hangi birey bu kadar ideolojik ve
politik sapmadan sonra hala inanabiliyor? Günü birlik
siyaset ne zamandan beri halklara yarar getirmiş,
mücadeleyi hedefe ulaştırmış? Demek
ki bunda farklı bir “keramet” var. Herhalde yeni
bir formül ya da taktik daha geliştiriyor! Onun görüp
milyonlarca insanın göremediği bir durum var
ortada. Ne diyelim rasgele.
Şimdi
de CHP ye oltayı atmışlar. Ondan beklenti
içerisindeler. Birlikten, sol-demokratik bloktan dem vuruyorlar.
(Gerçi bu haftaki son avukat görüşmelerinde de Fethullah
Gülen ve ‘Nurcu’ cemaatiyle yakınlık gösterilmesi
gerektiğini, birlikte omuz omuza mücadele etmek gerektiğini
dillendiriyor!). AKP’yi seçimlerde alt etmek, başarısız
kılmak için taktik geliştiriyorlar. Sanki bunca
ölüm, yıkım, şiddet, sürgünlerin sorumlusu
AKP imiş. Bence ortada bir samimiyetsizlik, politik
tutarsızlık var. CHP-MHP ve diğer düzen
partilerinin AKP ile farklı sorunları var. Onların
kendi hesaplaşmaları ile Kürtlerin talepleri
farklı. Sıradan istem ve basit taktiklerin Kürtlere
faydadan çok zarar getirdiği görülmelidir. Ağızlarında
sakız gibi çiğnedikleri ve aslında hiçbir
zaman inanmadıkları birlik ya da cephe olacaksa
ilkin Kürtler arasında daha sonra Türkiye demokrasi
güçlerinin de içerisinde yer alacağı ilkeli
ve sağlam bir cephe olmalıdır. Eğer
BDP ve ona yakın cenah samimi ise bunun için ilkeli
ve özverili bir tavır sergilemelidir. Bunda öncü
olabilmelidir. Geçmişten gelen sıkıntı
ve dışlamalarla ilgili eleştiri ve özeleştiri
mekanizmasını iyi işletmelidir. Şeffaf
ve bağımsız politikalar geliştirerek
samimiyet sınavında başarılı
olmalıdır. İradesini ve benliğini
birilerinin elinde ipotek olarak ortaya koymaktan vazgeçmelidir.
Düzenin kirli ve sinsi planlarına alet olmamalıdır.
Yaşam kaynağı olan illegal uzantısının
yanlış politikalarını teşhir
etmeli, Kürt halkının yiğit genç evlatlarının
kanının akmaması için yiğitçe sorumluluk
almasını bilmelidir. Bu akıl tutulmasından
kurtulmalı, kendi öznel ve nesnel koşullarına
uygun bir siyaset geliştirmelidir.
BDP’nin
20 Milletvekili var. Bunu düzene karşı bir baskı
unsuru yapabilir. Kürt sorununun çözümüne yönelik kararlı
politika üretebilirler. Amaç ve gayelerini, enerji ve
performanslarını sadece imralıdaki şahsı
kurtarmak için harcamamalıdırlar. Sormazlar
mı onlara siz niye Milletvekili oldunuz? İşiniz
gücünüz sadece İmralı endeksli çalışmalar
mı yürütmek? İradenizi yitirdiğiniz açık.
Bu ayıptır, günahtır, yazıktır.
Bu utanç gömleğinizi çıkarın, silkelenin.
Toplumu yanlış yöne-çıkmaz sokaklara kanalize
etmekten vazgeçin. Elbet bir gün yaptıklarınızın
hesabı sorulacak, o gün bu halka karşı
nasıl bir savunma yapacaksınız?
Bence
insanlarla uğraşmaktan vazgeçin. Kirli ilişki
ve oyunlara alet olmayın. Oluşturmaya çalıştığınız,
kurguladığınız ancak sizin de inanmadığınız,
içi boş ve samimiyetten uzak düşüncelerinizi
Kürt halkına empoze etmekten vazgeçin. Halkın
birazcık mücadeleye bağlılığı
kalmışsa onu da bu son yaptıklarınızla
köreltmeyin. Çekilin köşenize, bu mücadeleyi yapacak
onurlu insanların ön plana çıkmasına müsaade
edin. Kürdistan Halk Mücadelesi, özlemini ve inandığı
davanın bayrağını dalgalandırsın.
Toplumu ve insanları enayi yerine koymaktan vazgeçin.
|