Kemal Abi’nin dönüşü
ve geçmişten bazi izler...
Dr. Şükrü Güler
Sayin Kemal Burkay abimizin 30 Temmuz günü uzun ayrılıktan
sonra ülkeye döneceğini biliyordum. Ama Stokholm’dan
saat kaç uçağı ile hareket edeceğini sevgili
Kek Kovan Amedi ile telefon konuşmasından sonra
öğrendim. Saat 12.30 THY uçağı, 16.45 Istanbul...
Almanya dışında olduğum icin diğer
dostlarla da irtibat kurdum, uçak bileti alımı
ve Kemal Abimizi İstanbul’da Karşılama
heyecanı... Evet, yaşamı boyu onurlu duruşu,
bilgili ve coşkulu yurtsever duyguları beni
her zaman Kemal abiye hayran kılmıştır.
Kendisi ile ilk sohbetim 1969 yılının
güzel bir sabahında olmuştu. Dersim’den TİP
(Türkiye İşçi Partisi) milletvekili adayi idi.
Seçim neticelerinin açıklandığı gecenin
sabahı, ki sabahları Dersim bir başka güzeldir,
Munzur Irmağının sabahki nemli buharı
Dersim’e ayri bir özellik katar (Önde Munzur ırmağı,
arkada ormanlı Kalan tepeleri, değişik
bir güzellik verir Dersim’e). Dersim’in mütevazi bir kahvesinin
önünde kendisini seven hemşerileriyle oturuyor ve
sohbet ediyorduk. Üzüntüsünü belli etmek istemiyordu ama
canı sıkkın idi. Secim yorgunluğu
da vardı tabii. Burjuva partilerinin ve aşiretlerin
olumsuzluğu az oyla seçimi kaybettirdi Kemal abiye.
Buna rağmen masadan kalkıp dimdik yürüyerek
avukat bürosuna gitti. Arkasından baktım: İnce,
uzun ve zarif hali ile göklere uzanan selvi gibi idi.
Bizim Ovacik yolu Kemal abinin bürosunun önünden geçerdi,
geçerken bürosuna, Kemal abiye hayranlıkla bakardık.
Kemal abinin, mesleğinin ve politikanın yanı
sıra sanat ve kültürü de çok sevdiğini bilirsiniz.
Dersim’de ilk tiyatroyu 1970 yılında bir kaç
dostu ile Kemal abi organize etti. “ Pir Sultan Abdal
“ oynayacaktı. Tepebaşı Sineması’nda
aydın bir Tiyatro gurubu olan Halk Oyuncuları
tarafından. Rahmi Saltuk dostumuz, Tuncer Necmioğlu,
Sivas’ta yakılan Nesimi Çimen de içinde idi. Dersim’de
heyecan doruk noktasında idi. Oyun daha başlamadan
Vali tarafından yasaklandı. Yer yerinden oynadı,
Dersimliler galeyana geldi. Kemal abi ile tertip komitesi
karakola götürüldü. Biz de karakolun önüne gittik. O anda
Mehmet Kilan güvenlik gücleri tarafindan öldürüldü. Korku
ve üzüntü ile geceyi orada geçirdik.
„ Gece saat iki-üç civarı karakol yetkilisi Kemal
abiye „Kemal bey siz gidebilirsiniz“ demiş - Kemal
abi de „acelesi yok Sabah olsun gideriz ,“ demiş.
Kendisine gece niye çıkmadın diye sorulduğunda
Kemal abi „bunlarin işi belli olmaz, gecedir çıkarım
arkadan vururlar, sonradan derler, kaçarken dur emri ne
uymadi, ateş ettik vuruldu.“
Evet Kemal abi, bunlarin işi sahiden belli olmaz.
Hangi ülkede on senede bir askeri cunta, sivil yönetimi
alaşağı eder? ( Sivil yöneticilerin yürekli
olduğu, demokrasinin işlediği ülkelerde
bu düşünülemez bile, düşünmek mümkün değil.)
Her cunta diğerinden daha zalim idi ama, bence en
iğrenci 1980 cuntası idi. Yüz binlerce insan
işkenceden geçirildi, tutuklulara olmadık zulüm
yapıldı, 17 yaşındaki insanların
yaşı büyütülüp dar ağacına çekildiler.
Kemal abi, sen ve diğer dostlar da ülkeyi terketmek
zorunda kaldınız. Bir çoğumuzu da vatandaşlıktan
attılar. Ben atılanlarin 147’ncisiyim. Altında
cunta şefi Kenen Evren’in imzası var. Çoğu
zamanlar Berlin’de evin balkonundan Dersim yönüne bakar
gözyaşlarımı tutamazdım tam 16 yıl.
Biliriz ülke şirin-gurbet zordur. Evet, Kemal abi
ile daha sonra Almanya’da Karşılaştık.
Ulusal alanda duyarlı olduk, mütevazi katkılarımız
oldu. Kemal Abimizin yanında olduk gurur duyduk.
1972 yılında Almanya – Berlin’e geldiğimden
beri dostlarla/yurtsever insanlarımızla demokrasi,
insan hakları, doğayı koruma ve entegrasyon
alanında mütevazi uğraşılarım/uğraşılarımız
oldu. Bunun için Almanya Cumhurbaşkanlığı
tarafından, Komkar Berlin’de düzenlenen bir törenle
bana Almanya Devlet Ödülü/Madalyası verilmişti.
Çok sevinmiş ve onur duymuştum; ama en çok beni
sevindiren ve onurlandıran senin bana verdiğin
anıların kitabına şu cümleyi yazman
idi. „Arkadaşım Dr. Şükrü’ye sevgilerimle...“
Sık sık bu sayfayı açıyor ve bu güzel
cümleyi okuyorum.
Kemal abi, Dersim’e giderken yolun Xarput/Elaziğ’dan
geçer. Oralar eskisi gibi değil. Ana caddedeki güzelim
Ermeni evleri yıkıldı, yerlerinde beton
bloklar yükseldi. Hozat garajına yakın Çay Bahçesi’ne
büyük bir cami yapıldı, Xarput Kovancılarla
birleşti, eski güzelliği kalmadı. Dersim
de betonlaştı, beton binalar Sixeng’i doldurdu.
Bir de Siğenk altına baraj yapıldı,
o yem yeşil ağaçlı alan su altında
kaldı. Eski ormanlar yok edildi. Köyler bomboş.
Derin Devlet amacına ulaştı.
Buna rağmen sürecin haklıdan yana işleyeceğini
biliyoruz. Tüm gücümüzle Kemal abimizle beraberiz ..
Güle güle Kemal abi!
.
|