Suriye
Kürtlerine kendi kaderlerini tayin hakkı
tanınmalıdır
26-28 Ekim tarihlerinde Qamişlo’da toplanan Suriye
Kürtleri Ulusal Konferansı sonuç bildirgesinde Kürtlerin
Suriye’de ikinci büyük ve temel grubu oluşturduğu
bildirildi. Bildiride, Kürtlerin ulusal haklarının
anayasal güvenceye alınıp kendi kaderini tayin
etme hakkının tanınmasına vurgu yapıldı.
Bilindiği gibi bir müddet önce Qamişlo’da Kürt
siyasi parti temsilcileri, insan hakları savunucuları,
gençlik ve kültür aktivistleri, aydın, yazar ve bağımsız
şahsiyetler ile medya mensuplarının katıldığı
Suriye Kürtleri Ulusal Konferansı toplanmıştı.
Konferans sonucu aşağıdaki bildiri kamuoyuna
sunuldu;
Suriye Kürtleri Ulusal Konferansı Bildirisi
26 Ekim 2011 tarihinde Suriye Yurtsever Kürt Partilerinin
çağrısı üzerine toplanan ve 250’yi aşkın
yurtsever kişi ve şahsiyetler, siyasi parti
temsilcilerinin, gençlik grubu temsilcilerinin, insan
hakları örgütleri temsilcileri, toplumsal ve kültür
aktivistleri, medya mensuplarının katıldığı
bir konferans Qamişlo kentinde aşağıdaki
şiarlar altında toplandı:
-Ulusal onur ve özgürlük için sokaklara dökülen Suriye
halkının taleplerini gerçekleştirmek. Anayasada
Kürtlerin de Suriye halkını oluşturan başlıca
gruplardan birisi olduğunu kabul edilmesi.
-Ulusal, dini, mezhebi ayrımcılığa
son, tüm Suriye halklarını temsil eden demokratik,
laik bir yönetim.
-Baskı ve sindirmeye son. Tüm düşünce tutuklularına
özgürlük.
Konferans, Suriye ve Kürdistan marşlarının
okunması ve özgürlük şehidleri anısına
yapılan saygı duruşu ile başladı.
Daha sonra konferans en yaşlı Kürt partisinin
genel sekreteri tarafından açılış
konuşması yapıldı. Konferansın
genel konuşmasını da en genç parti sekreteri
yaptı. Konferans oturumlarının yürütülmesi
ve teknik işler için bir komite seçiminden sonra
siyasi rapor ve siyasi işbirliği için hazırlanan
öneriler okundu. Raporun tartışılması
ve farklı farklı önerilerin dile getirilmesinden
sonra önerileri birleştirecek ve işbirliği
metnine son şeklini verecek bir komite oluşturulması
kararlaştırıldı. Aşağıdaki
önemli kararlar alındı;
a-Ülke bazında: Konferans şu anda ülkede
yaşanan siyasi krizin sorumlusunun rejim olduğunu
tekrarlar. Çünkü, 1963 yılında askeri darbe
ile iktidara gelen Baas rejimi hak ve özgürlükleri kısıtlayan
ve yok eden bir politika yürüttü. Rejim, halkın taleplerini
karşılama ve ekonomiyi geliştirme de başarılı
olamadı, yolsuzluk, işsizlik ve yoksulluk arttı.
Suriye halkı geçen on yıllarda defalarca demokrasi
ve yeniden yapılanma taleplerini dile getirdi. Ancak
rejim demokrasi, insan haklarına saygı ve yaşam
şartlarının düzeltilmesini isteyen bu sesleri
baskı ve zulüm ile bastırdı. Sorunlara
bu türlü bir yaklaşım ve Arap Baharı, ülkede
barışçıl devrim ateşini tutuşturdu.
15 Mart’ta özgürlük ve onur adına tutuşturulan
bu ateş Kürt kentleri dahil olmak üzere tüm ülkeyi
kapladı. Ama devlet kurumları özgürlük isteyen
halka baskı ve cinayetlerle cevap verdiler. Rejimin
askeri ve baskı yöntemini sorunların çözümü
için tek yöntem olarak kullanması, ülkeyi dışardan
yapılacak askeri bir müdahale tehlikesi ile karşı
karşıya getirdi.
Konferans ülkenin içinden geçtiği bu buhranı
aşmanın totaliter ve baskıcı merkezi
devletin kurumları ve ideolojisi ile yıkılarak
yerine seküler, demokratik, plural, parlamenter ve ademi
merkezi, bir devletin kurulması ile mümkün olduğunu
tekrarlar. Yeni devlet ırkçı politikalardan
uzak, tüm vatandaşların haklarına saygılı
ve totaliter rejime dönüşü engelleyecek bir yapıda
olmalıdır.
Konferans seçilen icra kurulunu Suriye muhalefetinin
birliğini sağlamak için çaba sarf etmekle görevlendirir.
Çünkü bu birlik güçler dengesini barışçıl
devrimden yana çevirmek ve amaçları gerçekleştirmek
için önemli bir faktördür. Konferans, askeri güçlerin
şehirlerden çekilerek kışlalarına
dönmelerini, barışçıl gösterilere karşı
kullanılmamalarını gerekli görür.
b-Suriye Kürtleri bazında: Konferans,
Suriye’deki Kürt halkının yerleşik ve tarihi
bir geçmişe sahip olduğu ve Suriye’nin toplumsal
yapısının önemli bir parçasını
oluşturduğu inancındadır. Bu da Kürtlerin
Suriye’de ikinci büyük ve temel grubu oluşturduğunun
anayasada itiraf edilmesini gerektirir. Kendi kaderini
tayin etme hakkı da dahil, Kürt sorununa Suriye’nin
toprak bütünlüğü çerçevesinde çözüm bulunmalı
ve garanti altına alınmalıdır.
Konferansın görüşüne göre Kürt sorununun çözümü
ülkede demokrasiyi güçlendirecek gerçek kanallardan biridir.
Bu aynı zamanda “Suriye tüm Suriyelilerindir” temelinde
halklara daha iyi bir gelecek için çaba sarf eden Suriye
muhalefet güçleri için de bir deney olacaktır.
c-Konferans, Kürt gençlerinin eylemlerini Suriye
halk devriminin bir parçası olarak görür ve eylemleri
Kürt taleplerinin dile getirilmesindeki rolüne değer
biçer.
d-Konferans, dini özgürlük ve dini vecibelerin
serbestçe yerine getirilmesine ve anayasa da güvence altına
alınmasına vurgu yapar, aynı zamanda Süryani,
Kıldani, Asuri ve öteki etnik azınlıkların
haklarının anayasal güvenceye kavuşturulmasını
gerekli görür.
e-Konferans, iktidar ile müzakere konusunda, Suriye
muhalefetinin bir parçası olduğunu tekrarlar
ve tek başına iktidar ile hiçbir görüşme
yapılmamasından yanadır.
f-Konferans, katılımcı partilerin
siyasi meclis oluşturmak için önceki işbirliklerini
iptal eder, konferansı Suriye Kürtlerinin Ulusal
Meclisi olarak görür.
g-Konferans, icra kurulunu Suriye muhalefeti ile
görüşmekle, konferansta kabul edilen talep ve kararları
en çok kabul eden taraf ile işbirliği yapmakla
görevlendirir.
27 Ekim günü konferans başarılı bir şekilde
sona erdi. Konferansa katılanlar böylesine geniş,
zengin ve sorumluluk çerçevesinde yapılan konferansın
Suriye Kürtleri tarihinde bir ilk olduğu konusunda
hem fikirdirler.
Siyasi parti temsilcilerinden, sivil toplum hareketi
aktivistlerinden, aydın, genç ve insan hakları
savunucularından, kadın ve bağımsız
şahsiyetlerden bir icra kurulu oluşturuldu.
Halkın ve ülkenin esenliği için el ele vermek
ve mücadele etme görevi omuzlarımızdadır.
Yaşasın Özgür ve Demokratik Suriye.
Selam Olsun Özgürlük Şehidlerine.
28 Ekim 2011
Qamişlo
Suriye Kürtleri Ulusal Konferansı
|