Mam Celal Talabani: “Kerkük,
Irak Kürdistanı’nın bir parçasıdır”
Avrupa’nın önde gelen saygın günlük
gazetelerinden Neue Zürcher Zeitung, 6 Ağustos
2004 tarihli sayısında, Kürdistan Yurtsever
Birliği Genel Sekreteri Mam Celal Talabani
ile yapılan bir ropörtaja yer verdi. Gazetenin
muhabirlerinden Inga Rogg, Mam Celal Talabani’nin
Güney Kürdistan’daki ana karargahı Qala Çolan'da,
Kürt liderle sözkonusu röportajı gerçekleştirdi.
Güney Kürdistan ve Irak’taki son durum, Kürtlerin
komşu devletlerler olan ilişkileri, Şiilerin
tavrı, Irak ve Kürdistan’ın geleceği
ve benzer konulara ilişkin soruluları
ve cevapları içeren röportaj, Ünal Yardımcı
tarafından Almanca’dan Türkçeye çevrildi.
Neue Zürcher Zeitung: Kürtler, Irak geçici
yönetiminde sizler tarafından talep edilen
yüksek düzeyde makamlara getirilmediler. Yeniden
kaybeden taraf durumunda mısınız?
Mam Celal Talabani: Kürtler önemli şeyler
kazandılar. Devlet Başkanı Yardımcılarından
biri Kürttür. Dışişleri Bakanı
Kürttür. 80 yıllık Irak tarihinde, bir
Kürt, böylesine önemli bir makamı elde etmiş
bulunuyor. Başbakan Yardımcısı
Behram Salih bir Kürttür. O, merkezi sorunlardan
sorumludur; örneğin petrol talepleri ve ekonimik
gelişme; aynı zamanda ABD’nin Irak’taki
paralarını harcama konusunda ABD Büyükelçisi
Negroponte ile doğrudan sorumlu kişidir.
Ulusal Hazırlık Komitesi’nin başkanı
da yine bir Kürttür. Yine, su kaynaklarından
sorumlu olan da bir Kürttür.
NZ: Daha fazlasını istemiyor musunuz?
Mam Celal: Başbakanlık ya da Devlet
Başkanlığı makamını
elde edemedik. Ama politikada “Ya hep ya hiç” yanlış
bir yöntemdir. Kürtler, daha önceleri sürekli olarak
en maksimal talepleri dile getirdiler. Ama sonuçta
hiçbir şey elde edemediler. Bu yanlış
politikayı bitirmek istiyoruz. Bizler, uğruna
mücadale ettiğimiz bazı şeyleri elde
ettik; örneğin, parlamento, seçimlerinin gelecek
yıl yapılmasını...
NZ: Şiiler Irak’ın çoğunluğunu
oluşturuyorlar. Kürtler, seçim sonucunda bir
İslam Cumuriyeti’ni ortaya çıkaracak seçim
sonucunu kabul edecekler mi?
Mam Celal: Şiilerin çoğunluğu
oluşturması, onların tümüyle bir
blok oldukları anlamına gelmiyor. Örneğin:
25 kişilik Geçici yönetiminde toplam 13 Şii
üye bulunuyor. Bunlar arasında Komünist Partisi’nin
Genel Sekreteri ve çok sayıda seküler temsilci
de bulunuyor. Tüm Şiiler fundamentalist değiller.
Bir milyon Şii Kürt var ve çoğunluğu,
Ulusal Kurtuluş Hareketi’nin destekçisiler.
Yine seküler Arap güçleri mevcut. İslami bir
yönetimi isteyenler, Irak’ın gerginleşmesini
istiyorlar.
NZ: Tüm bunlara rağmen, bir İslam
hükümeti seçilirse, ne yapacaksınız?
Mam Celal: Kürtler, hiçbir zaman herhangi
bir İslam düzeni altında girmezler. Bugün
yeni bir Irak Cumhuriyeti sözkonusu. Örneğin
Fransa gibi; İkinci, Üçüncü, Dördüncü Cumhuriyet
gibi... Bizler de İkinci Irak Cumhuriyeti’ne
sahibiz. Irak’ı yeniden düzenliyoruz. Düzenleme,
bir konsesüs çerçevesinde olmak zorundadır;
burada sözkonusu olan çoğunluk veya azınlık.
Irak, üç ana gruptan oluşuyor: Irak Kürdistanı
halkı, sunni Araplar ve Şiiler. Bu gruplar,
önemli sorunlarda bir konsesüse varmalıdırlar:
Demokrasi, insan hakları, fedaralizm, kadın
hakları, aynı zamanda bağımsızlık
ve Irak’ın birliği. Yönetim Konseyi’nde
İslam dininin kabul edeceği demokratik
ve federal Irak konusunda hemfikir olduk. Herhangi
bir İslam iktidarına burada yer yok.
NZ: Büyük Ayetullah Ali Sistani, Kürtlerin geçici
anayasaya veto hakkına karşı açıklamada
bulundu. Kürtler olarak onunla genel olarak birlikte
olabilir misiniz?
Mam Celal: Ayetullah Ali Sistani bir bilge
adamdır. O, İran’daki gibi bir Koruma
Konseyi talebinde bulunmuyor. Ayetullah Ali Sistani,
bir İslami yönetiminin, Mehdi’nin gelmesinden
sonra gerçekleşeceğini düşünüyor.
Açıklamaları, ruhani liderlerin yönetimini
istediğini göstermiyor; ve Ayetullah Ali Sistani,
Kürtlerin destekçisidir. Onunla sık sık
görüştüm; o, Kürt halkını destekliyor.
Kürt ruhani liderleriyle son görüşmesinde,
etnik temizliği mahkum etti. O, sürgün edilen
Arapların geri dönmesini ve Kürtlerin topraklarının
geri verilmesini talep ediyor.
Bağımsızlık bir Hayaldir
NZ: Siz ve Kürdistan Demokratik Partisi’nin
lideri Mesud Barzani, federasyon için ısrar
ediyorsunuz. Çok sayıda Kürt, bağımsız
devlet istemini dile getiriyor. Bu çatışmayı
nasıl çözeceksiniz?
Mam Celal: Bu biçimiyle doğru değil.
İnsanların bağımsızlık
hayalleri var. Şayet onlarla tartışmaya
girildiğinde, en uçta olanlar bile, federasyonun
en iyi çözüm olduğunu ifade ediyorlar. Şayet
komşularımız, sınırları
kapatırlarsa, biz nasıl yaşarız?
Kürt halkının, dünyadaki diğer birçok
halk gibi, kendi kaderini tayin etme hakkı,
-buna bağımsız olma da dahildir,-
vardır. Ama gerçekler, bağımsız
bir devlet kurmayı zorlaştırıyor.
NZ: Siz, YNK ve PDK olarak, yıllarca süren
çok sayıda görüşmeye rağmen Kürdistan’da
ortak bir hükümet oluşturamadınız.
Kürdistan, Irak’a bağlı ayrı bir
devlet mi olmalı?
Mam Celal: Federalizm, geleceğin anayasası,
komşu devletler ve merkezi hükümetle ilişkiler
gibi ana konularda birlik sözkonusudur. İki
yönetimin birleştirilmesi konusunda bazı
ayrılıklar vardır. Mesud Barzani’ye
sorunun çözümünün nasıl olması gerektiği
konusunda bir öneri götürdüm. Zamana ihtiyaç var.
Almanya’nın birliği de bir gecede gerçekleşmedi.
NZ: Sayın Talabani, siz de Kerkük’ten geliyorsunuz...
Mam Celal: Köken olarak Kerkükten gelmiyorum;
ruh ve beden olarak Kerküklüyum. Biz Kerkük’ün illaki
bir Kürt kenti olduğunu söylemiyoruz. Kerkük’te
Kürtler, Türkmenler ve gerçek Araplar –çok eski
geçmişe dayanan- yaşıyorlar. Kerkük,
bir kardeşlik şehridir. Orada yaşayan
her üç halk grubu, Brüksel gibi ortak bir yönetimde
birleşebilirler. Ama Kerkük, Irak Kürdistanı’nın
bir parçasıdır. Bu, tarihin bir sonucudur;
Talabani ve Barzani’nin bir kararının
sonucu değil..
NZ: Kerkük, Kürdistan’a bağlı mı
olmalı? Bununla neyi elde etmek istiyorsunuz?
Mam Celal: Bu, nazik ve karmaşık
bir konudur. Kerkük konusunu sakin ve berrak bir
şekilde değerlendirmeliyiz. Bunun için
normal bir süreç gerekli. Herşeyden önce, Baas
Partisi’nin yönetimi ele almasından önceki
sınırlar yeniden düzenlenmelidir. Saddam
Hüseyin, Kerkük vilayetini yerler bir etti; diğer
vilayetlerin büyük bir bölümünü yuttu ve geri kalan
kısmını El Tamim olarak nitelendirdi.
Biz, Kerkük vilayetini yeniden birleştirmek
ve eski ismini yeniden vermek istiyoruz. Daha sonra
sürgün edilen Kürtler ve Türkmenler geri dönmelidirler.
Etnik temizlik çerçevesinde Kerkük’e yerleştirilen
Araplar, geldikleri yere dönmek zorundadırlar.
Sadece Kürtler değil, aksine, aynı zamanda
Türkmenler de sürgün edildiler. Bugünkü durumda
asıl yerlileri Türkmen olan öyle köyler vardır
ki, Türkmenlerle, güneyden getirilen Araplar arasında
tartışma konusu olmaktadır. Sonuçta,
Kerküklüler, Kürdistan’ın bir parçası
olduklarına veya otonomi istediklerine dair
karar vereceklerdir. İnanıyoruz ki, çoğunluk,
Irak Kürdistanı’nı tercih edeceklerdir.
Bununla sadece Kürtleri kastetmiyorum; Çok sayıda
Türkmen ve Arap ta geçmiş ile bağlantı
sağlayacaklardır.
NZ: YNK ve KDP olarak, sürgün edilmiş Kürtlerin
hemen şimdi dönmesini mi talep ediyorsunuz?.
Mam Celal: Biz, sürgün edilmiş Kürtlerin,
aynı zamanda Türkmenlerin geri dönüşünü
talep ediyoruz. Geri dönemeyenler, bulundukları
yerde, planlanan nüfus sayımında, Kerküklü
olduklarını kayda geçirmek zorunda olmalıdırlar.
İzin verin önemli bir noktayı açıklayayım:
Biz, insanların özgür olarak tercih ettikleri
yere karşı değiliz. Kim, neresi hoşuna
gidiyorsa, orada yaşayabilirler. Biz, nüfus
değişikliğine yol açacak her türlü
zorlamaya karşıyız.
NZ: Bu önemli konuda Amerikalılar ve İngilizlerin
desteğini aldınız mı?
Mam Celal: Irak’ın bağımsızlığa
kavuşturulmasından sonra, özel olarak
görevlendirilen, bir Amerikalı, bir İngiliz
ve bir de Finlandiyalıdan özel yönetim oluşturuldu.
Washington, Kürt sorununda uzman olan William Eagleton’u
görevlendirdi. O bana: “Siz herhangi bir şeyi
ispatlamak zorunda değilsiniz. Ben, 1954/55
yıllarında Amerika’nın Kerkük Konsolosuydum.
O dönemde Araplar kentin yüzde 5’ini oluşturuyorlardı.
Bugün yüzde 50’sini oluşturuyorlar. Bunların
Irak hükümeti tarafından getirildikleri tartışma
konusu bile olamaz.” O halde, Amerikalılar
da konuyu biliyorlar. Onlar ve İngilizler,
sorun konusunda oldukça hassas olan komşularımızı
kızdırmak, tepkilerini almak istemiyorlar.
Tüm Komşularla İyi İlişkiler
NZ: Komşularla ilişkileriniz hiçbir
zaman sorunsuz olmadı. Gelecekte iyi olacak
mı?
Mam Celal: Tümüyle iyi ilişkileri konuşuyoruz.
Şam’daki kardeşlerimizle sorunlarımız
var. Onlar, Irak’taki teröristleri ve kiriminel
girişimleri direniş olarak değerlendiriyorlar.
Direniş, kutsal bir şeydir. Çocukları
öldüren, kiliseleri ve camileri yıkan, Şiileri
kutsal günde öldürenler, Kürdistan’da intihar girişiminde
bulunanlar ve otomobillerde bomba patlatanlar, direniş
savaşçıları değillerdir. Bunlar,
kriminel, terörist ve Irak halkının düşmanlarıdırlar.
Türkiye’yle, özellikle de mevcut hükümetle iyi ilişkilere
sahibiz. Aynı durum İran’la da geçerli.
Ama Türk ve İran hükümetleri, Irak’ın
içişlerine karışma hakkına sahip
değiller. Iraklılar, merkezi veya konfederal
bir sistemi istediklerine karar vereceklerdir, komşu
devletler değil...
NZ: Iraklıların direnişçilerle
sorunları çözecekleri yönünde geçen yıl
açıklamalar yapılmıştı.
Irak yönetimi oluşmasına rağmen,
şiddet neden devam ediyor?
Mam Celal: Irak halkını korumak
için, asıl olarak yerel aşiret
güçlerinden ve daha önceki muhalefet birliğinden,
yeni polis ve ordu güçleri oluşturuyorlar.
Biz Kürtler, iki ay içinde tüm ülkede terörü sona
erdireceğimizi garanti ediyoruz.
El-Kaide’nin kökü kazınmalıdır
NZ: Neden polis ve ulusal muhafızlardan
daha iyi durumdasınız?
Mam Celal: Polisler yeterli derecede titizlikle
seçilmedi. Biz, yeni Irak’a güvenen güçleri desteklemeliyiz.
Yeni Irak için yeterli ölçülerde eğitilmiş
ve ölmeye hazır güçleri desteklemeliyiz. Böylelikle
insanlar bize güvenebilirler. Çok sayıda kişi
bizi terör girişimiyle ilgili bilgilendiriyor;
ama polisler değil. Bu bağlamda binlerce
peşmerge ve güvenlik gücüne sahibiz.
NZ: Sorunun çözümü için askeri yoldan başka
bir yol var mı?
Mam Celal: Üç değişik grupla sorunumuz
var: Dışarıdan gelen El-Kaide ve
onların içerdeki işbirlikçileri Ansar
El-İslam veya Tevhid ve Cihad; daha sonra eski
rejimin kalıntıları ve islami fundamentalistler,
yani Vahabiler. El-Kaide ve Ansar El-İslam
güçlerinin kökünün kazınması lazım.
Diğerleri için politik çözümler lazım.
Iraklılarla, bizim tarafımızdan kabul
edilen ama Amerikalıların reddettiği,
demokratik ve barış yollu bir politik
diyalog sağlayabiliriz.
NZ: Ama muhatabızın yok?
Mam Celal: Bugüne kadar henüz yok.
NZ: Şavaştan önce muhalefet, Irak’ın
geleceğine yönelik bir ışık
tutmuştu. Bugün ülke bir krizin içine batmış.
Bir yıl içinde ülkeniz nerede olacak?
Mam Celal: Bir diktatörün aşılması
basit değil. Almanya’nın, Nazi yönetimini
aşması yıllara ihtiyaç duydu. Sovyet
yönetiminden sonra Rusya’nın durumu da aynısı.
Birkaç yılı alacak. Unutmamak gerekir
ki, Irak, sadece Felluca değildir. Irak’ın
bir parçası olan Irak Kürdistanı inşaa
ediliyor. Onun önemi, Felluca’dan yüzlerce kez fazladır.
Burada milyonlarca Iraklı refah ve barış
içinde yaşamaktadır. Güneyde de benzer
bir gelişme ortaya çıkacaktır.
|