psk@kurdistan.nu
PSK PSK Bulten Komkar Komjin Roja Nû Weşan / Yayın Arşiv Link Webmaster
Dengê Kurdistan
 PSK
PSK Bulten
 KOMKAR
Komjin
 Roja Nû
 Weşan/Yayın
 Arşiv
 Link
Webmaster
 

‘Aus der Geschichte lernen wir, daß wir aus der Geschichte nichts lernen’
Tarih’ten öğrendiğimiz, hiçbirşey öğrenmediğimizdir’

Veli Yarar

Her seçimde vaadler cennetine dönüşür Türkiye. İktidar partisi mevcut imkanların çok üzerinde sözler verir. Doğal olarak muhalefet partileride bununla yarışır. Kısacası tüm partiler; seçimi kazanmak için, elindeki mevcut olanakların dışında olmayacak sözler veriyorlar. Nasıl olsa seçimden sonra hesap soran olmayacak. Bu işin bir tarafıdır.

Diğer tarafı ise hem Kürtler arasında hem de Türkiyeli demokratların birlik sorunu vardır. Her seçim öncesi bu sorun gündeme gelir, tartışılır, ama ne hikmetse bir türlü başarılamadı. Bu seçimde bunu başarabilirler mi?  Ben, başarabileceklerine inanmıyorum. Çünkü birlik; özveri, saygı ve sevgiyi, şeffaflığı ve herşeyden önce farklılıkların kabulunu gerektirir. Birliktelikden bahsedenlerin bundan uzak olduğunu görüyorum. Buna, yaşanmış bir olayı da örnek olarak siz değerli okucularıma aktarmak istiyorum.

Türkiye, sadece vaadler cennneti değil. Aynı zamanda sıkıyönetimlerin ve özel hallerle yönetilen bir ülkedir. 12 Eylül 1980 darbesiyle birlikte yüzbinlerce insan tutuklandı. Her cezaevi tıka-basa doluydu. Basına yansımayan veya yansıma olanakları olmayan bir sürü olaylar yaşandı. Bunlardan bir tanesi de Malatya ‘E Tipi Cezaevi’’nde yaşandı.

O dönem Bülent Ulusoy’un Başbakanlığında kurdurulan hükümetin  Adalet Bakanlığı bir genelge yayımlamıştı. ‘karıştır-barıştır genelgesi’. Yani 60 kişilik koğuşlarda; 25 solcu, 25 sağcı ve 10 kişi de silah kaçakçılığından veya diğer suçlardan oluşmaktaydı.

Koğuş sorumluları genelde silah kaçakçılığı suçundan seçilirdi. Bunların, ezici çoğunluğu da sağcılara daha yakındı. Biz koğuşlara dağıtılmadan önce  9.cu koğuşda eylem olmuş. Tabii eylem esnasında solcuların sayıları düşükmüş. Biz 7 kişilik gruptuk, hepimizi 9.cu koğuş’a verdiler. Sayılar eşitlendi. Koğuş’a girdiğimizde hemen yemekhane gittik. Yemekhanede betondan dükülmüş iki uzun masa, biz hemen bir masaya gittik. Oturur oturmaz birisi hemen sordu. Sağcı mısınız, solcu musunuz? Biz de solcuyuz dedik. O da, bize diğer masa’yı gösterdi. Bizde gösterilen masa’ya gittik ve oturduk. Bizim solcular teker teker yanımıza geldiler. Birinin kolu kırık, birinin dişi, diğerinin kafası, yani kısacası hepsi bir biçimde yaralıydılar. Bu sefer bizim solcular sormaya başladılar, hangi davadan ve  hangi örgüttensiniz? Bu örgüte ait olan buraya, filan örgüt şuraya derken herkes kendi örgütüne veya kendine yakın örgüte gitti. Böylece biz de bölündük. Birkaçgün geçtikten sonra dalaşmalar başladı. Durum pek iyi görünmüyordu. Her an patlak verebilirdi. Biz, solcular toplandık karar aldık. Cezaevi idaresine dilekçe vereceğiz ve sağcılarla beraber kalmak istemediğimizi kesinlikle belirteceğiz. Bunu yaptık. Dilekçeler verildi. Cevap bekliyoruz. Buarada dış doktoruna gittim, benimle beraber birkaç kişi daha vardı. bunlardan biri de sağcı idi. Bu şahıs bana yanaştı, dedik ki: ‚sizinkiler niye dayak yedi biliyor musun’? Ben de hadi git buradan dedim. Ama o yinede anlattı. ‘Havalandırma sırasında solcular;  masa tenisi oynarken, sağcılar içerdeki solcularla birbirine girdiler. Bazı solcular dedi, onlar bizden değil, revizyonistlerdir, sağcılar, bu sefer diğer guruba yöneldiler, yine aynı şey, bunlar, sosyal faşistlerdir, başka guruba yöneldiler, bunlar Maoculardır derken, sağcılar baktı ki bunlar birbirini tutmuyorlar. Bu sefer masa tenisini parçaladılar ve  hepsini temiz şekilde hal ettiler’. (Veli Yarar, yayımlanmamış Anılarından).

Otuz yıl geçmesine rağmen değişen bir durum var mı? Demokratlarımız, aydınlarımız, devrimcilerimiz, sosyalistlerimiz ve komünistlerimiz hep şunu söylerler; geçmiş tarihlerden ders çıkarmamız lazım. Çıkarılmış bir ders var mı? Ben, çıkarılmış herhangi bir dersin olduğunu görmüyorum.

Ama   yurt içinde ve yurt dışında birlik için büyük çabalar harcayan Kürdistan Sosyalist Partisi –PSK’nın bu çalışması karşılık bulamadı. Bireysel ve örgütsel çıkarlar ulusal çıkarların önünde tutuldu. Maalesef tarihi fırsatlar değerlendirilmedi. Kaçırılan fırsatların tekerrür etmesine rağmen halen geçmişten ders çıkarmamak düşündürücüdür.

Ben, yazımı George Bernard Swaw’ın bir sözüyle noktalamak istiyorum.

‘Aus der Geschichte lernen wir, daß wir aus der Geschichte nichts lernen.’ Tercümesi: Tarih’ten öğrendiğimiz, hiçbirşey öğrenmediğimizdir.

18 Mart 2011

 
   
Dengê Kurdistan © 2011