|
Anayaso!
Yılmaz Çamlıbel
Son günlerde, milletimiz aklını anayasaya takmış
bulunuyor. Bilen, bilmeyen, bilmek istemeyen herkes ha
babam konuşuyor. Yer ve gök, anayasa sözcüğüyle
inim inim inliyor. Herkes merakla, bizleri özgürlüğe,
insan haklarına, sosyal hukuk devletine kavuşturacak
ve ülkeyi çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne
çıkaracak yeni Türk anayasasının doğumunu
bekliyor.
27 mayıs 1960 askeri darbesi döneminde de, buna
benzer bir ruh hali içindeydik. O zaman da sayın
olmayan cuntacılarımızın ebelik yaptığı,
toplumsal sorunlarımızı kökten çözecek,
başımızı göğe erdirecek, bizi
ihya edecek, yeni anayasanın doğumunu heyecanla
bekliyorduk.
O dönemde de, yetkili, yetkisiz herkes, yeni anayasanın
ne olup ne olmaması gerektiği üzerindeki düşüncelerini
topluma deklere ediyorlardı.
Anayasamız, „Uzun olmasın kısa olsun.
Yuvarlak olmasın, düz olsun. Baskıcı olmasın
demokrat olsun, çatık kaşlı olmasın
güler yüzlü olsun. Bizi sevsin ama dövmesin, işkence
yapmasın, zindanlara atmasın.“
Hakkarili şair Şemsi Belli, toplumsal çarpıklıklarla
ilgili taşlamalar yazan şairlerimizden biridir.
O dönemde yapılan bu anayasa tartışmaları
üzerine harika bir taşlama yazmıştı.
Onun bir dörtlüğünde şöyle diyordu:
Ankara’da anayaso!
Ellerinden öpiy Hesso.
Bana da yap iltimaso.
Bu ne biçim memelekettir
Hoooy babooo?
Eskiyi bırakıp, günümüzde yapılan anayasa
tartışmalarına bir göz atalım. Anayasalar,
yurttaşlarla devlet arasındaki ilişkileri
düzenleyen, iki tarafın hak ve hukkukunu, yetki ve
sorumluluklarını belirleyen ana hukkuk metnidir.
Dolayısiyle anayasa metinlerinin, devlet ile yurttaş
çıkarlarının örtüşmesi, toplum içinde
yaşayan tüm birey ve grupların istem, özlem
ve beklentilerine doğru ve adil bir yanıt vermesi
gerekli ve önemlidir.
Devlet, vatandaşlarının mal, can ve namusunu
korumak, adalet dağıtmak, bireyler ve toplumsal
gruplar arasında eşitlik sağlamak, onları
tasada ve kıvançta eşitlemek, geleceğe
güvenle bakmasını sağlamak, sözün kısası
insanlara hizmet ve mutlu etmek için kurulmuş en
büyük organizasyondur. O halde yapılacak yeni anayasa,
Devleti kutsal olmaktan çıkarıp, halka hizmet
eden bir teknik araca dönüştürecek bir ana eksen
üzerine oturtulmalıdır.
Türk yöneticileri, ülkedeki toplumsal renkliliği
göz önüne sermek için, ülkelerinde 60-70 dilin konuşulduğunu
öğünerek söylüyorlar. Günümüzde bu sayı, onun
altına inmiş bulunuyor. Peki bu dilleri kim
imha ederek ortadan kaldırdı? Kemalistlerin
„Tek vatan, tek ulus, tek bayrak, tek dil, tek din, tek
sınıf“ biçiminde özetlenen üniter rejimi, bu
insanlık dışı imhayı gerçekleştirdiğini
biliyoruz. O halde yeni anayasa, üniter değil,
çok renkli, çok sesli, çoğulcu bir zemin üzerine
oturtulmalıdır.
Ülkemizde farklı ulus, dil, din, mezhep, sınıf,
cins, ideoloji ve kültüre mensup inlanlar yaşıyor.
O halde bu anayasanın ideolojisi, milliyeti, sınıfı,
cinsi, dini ve imanı olmamalıdır.
Yani, mevcut anayasada yer alan „Yüce Türk Devleti,
Türk milleti, Atatürk milliyetçiliği, Atatürk ilke
ve devrimleri, devletin milleti ve ülkesiyle bölünmez
bütünlüğü“ biçimindeki sözler, tarihin çöplüğüne
atılmalıdır.
Şunu herkes aklına iyice koymalıdır,
90 yıldan beri yaşadığımız
anayasa krizinin temel nedeni, anayasanın giriş
bölümüdeki üç maddedir. Yani Üniter Kemalist kuruluş
felsefesidir. Felsefeni sevsinler. Vatandaşlar!
Kafamıza geçirilen bu deli gömleğini yırtıp
atmadan, toplum ve bireylerin huzura kavuşması
asla mümkün değildir.
Hazır referansı İslam olan bir iktidarı
yakalamışken, yeni anayasamızı Allahın
izniyle, Kemalizmin tasalutundan kurtarabiliriz.
Buradan herkese açıkca sesleniyorum.
Ey Ümmedi Muhammed!
Buyurun cenaze namazına!...
1881 yılında Selanik’te pembe bir evde doğan,
dayısının tarlasında karga kovalıyan,
Anafartalar kahramanı, “ordular ilk hedefiniz Akdenizdir
ileri” emrini veren, Yunan gavurunu denize döken, Sarı
leblebiyle rakı içen, Türkiye Cumhuriyetini kurucusu,
Zübeyde’den doğma Kemal Atatürk’ün çağdışı
rejimine El Fatiha!....
Allah emeğinizi ve çabamızı kabul eylesin.
Amin…..
|