DENGBÊJÊ ZORO AXA
Yılmaz Çamlıbel
20 kasım günü yapılan PSK’ nin 30. kuruluş
şenliği, Kürtlerin defolu bir yönünü;
çok net bir biçimde gözler önüne serdi. Koma
çar Newa isimli müzik grubu, son anda
yandaşı olduğu Kürt siyasi çevresinin
baskısıyla, PSK’nin şenliğine
katılmaktan vazgeçti.
Kürt siyasi birey ve çevrelerinin bir birine yakınlaşmaya
çalıştığı bu süreçte, bir
müzik grubunun, rakip partinin kuruluş gecesine
katılması, beni çok heyecanlandırmıştı.
Zira ben, bu katılımın, farklı
düşünen Kürtleri ulusal birliğe itmek
isteyenlere güzel bir örnek olacaktı. Belki
de, müzik gurubunun bu anlamlı davranışı,
kitleleri harekete geçiren bir kıvılcım
olacaktı.
Ben, böyle düşünüyor ve bu yüzden çok heyecanlanıyordum.
Bu nedenle, şölenin bitiminden sonraki yazımı,
bu müzik gurubuna ayırmıştım.
Onları örnek göstererek, Kürt sanatçı,
yazar, akademisyen ve aydınlarını,
benzer eylemler yapmaya davet edecektim. Sizler
de bu eleştiri yazısı yerine, tüm
Kürtleri sevindirecek başka bir yazı okuyacaktınız.
Sizlerin de bildiği gibi her ülkede sanatçılar,
yazarlar, akademisyenler ve aydınlar, insan
hakları, özgürlük, demokrasi ve barış
savunuculuğu yapan elit bir tabakadır.
Onlar özgür olmanın tadına varan, özgürlüğün
değerini bilen kişilerdir. Bu yüzden de,
devletten ve toplumsal guruplardan kaynaklanan her
türlü fanatizme, despotizme, yasak ve baskılara
karşı çıkarak, toplumda çağdaş
bir kamu vicdanının oluşmasına
çaba gösterirler. Hatta, çalışma ve eylemleriyle
dünya genelinde bir insan hakları ve demokrasi
cephesinin oluşmasını sağlarlar.
Kürt elit tabakasının böyle bir duruma
gelememiş olması, büyük bir eksiklik ve
elem verici bir durumdur.
Bir yanlış anlamayı önlemek için,
bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Ben, bazılarının
dediği gibi, sanatçı, yazar ve aydınların
bağımsız olmalarını savunanlardan
değilim. Tam aksine bu kişilerin özellikle
örgütlü olmalarını savunuyorum. Zira,
bu mantığın Kürt elit tabakasını
politikadan uzak tutmayı hedefleyen bir tuzak
olduğuna inanıyorum. Benim söylediğim,
bu kişilerin, devletin ve partilerin aydını
olmamaktan uzak durmaya özen göstermeleridir.
Çok eskiden Kürt toplumu içinde sanat, karın
doyuran bir meslek değildi. Bu yüzden Kürt
sanatçıları, feodal beylerin kanadı
altında, sığıntı olarak
yaşıyorlardı. Onların adları
yoktu. Onlara, tıpkı filan ağanın
köyü, yaylası koyunu der gibi “Dengbêjê
Zoro Axa, Bilûrvanê Silo Begê, Çîrokbêjê Zirto Axa.”
derlerdi. Şüphesiz bu, Kürt sanatçılarına
yapılmış çok büyük bir haksızlık
ve hakaretti. Kürt toplumunda meydana gelen onca
değişim ve dönüşümlere karşın,
Kürt sanatçı ve yazarlarına yönelik bu
çağdışı yaklaşımlar
ne yazık ki, günümüzde de aynen devam ediyor.
Oysaki günümüzde iyi müzik yapan sanatçılar
para kazanabiliyorlar. Ayrıca, Yurtdışında
yaşayanlar, başka işlerde de çalışabiliyorlar.
Bu durumda olmayanların, ekonomik gerekçelerle,
özgürlüklerinden taviz vermesini hoş görmek
mümkün değildir.
Hepimizin bildiği gibi, Kürt ulusal kurtuluş
mücadelesinin önündeki en büyük engellerden birisi
de, çağdışı kalmış
feodal kültürdür. Bu nedenle, sosyalist, devrimci
ve demokrat Kürt birey ve örgütlerinin yapacağı
en önemli işlerden birisi de, bu çağdışı
kültürden kurtulmak ve Kürt toplumu içinde çağdaş
bir kültürel dokunun örülmesine çalışmak
olmalıdır.
Yukarıdaki örnek, kendini sosyalist, devrimci
diye nitelendiren bazı Kürt partilerinin, eski
dönemin çağdışı kültürüne dört
elle sarılmış olduklarını
gösteriyor. Onlar, tıpkı eski Kürt derebeyleri
gibi, Kürt sanatçılarını, yazarlarını,
bilim adamlarını, tapulu malları
olarak görüyor ve neler yapıp, neler yapamayacaklarına
karar veriyorlar.
Sanatçı, yazar, aydın ve akademisyen
gibi saygın insanlarımızın,
İnsan onurunu ayaklar altına alan bu çağdışı
tutuma niçin karşı çıkmalarını
beklemek hakkımız değil mi? Düşmanlarımızın,
bizi satın almak için sunduğu olanakları
reddetme asaletini gösteren Kürtler, kendi içinden
gelen benzer aşağılamalara da karşı
çıkması gerekmez mi? Kişiliğimizi
ayaklar altına alan, bizi satılık
mal gibi gören, irademize ambargo koyan, baskıcı
ve yasakçı despotlar , ha bizden olmuş
ha karşı taraftan, ne fark eder?
İç ve dış koşulların uygunluğu
nedeniyle, Kürt ulusal mücadelesi önemli bir yol
ayrımına gelmiş bulunuyor. Kürtler,
ulusal bir cephe içinde yan yana gelmeye, Kürt düşmanı
çevreler ise Kürtleri daha da parçalayarak, birbirlerine
karşı kışkırtmaya çalışıyor.
Bu nedenlerden dolayı Kürt sanatçı, yazar,
akademisyen ve aydınları, tarihi bir görevle
karşı karşıya gelmiş bulunuyor.
Hangi siyasi görüşte veya örgüte üye olursa
olsun, bu elit Kürt tabakasının sürece
etkin biçimde katılarak, çağdaş ve
demokratik bir Kürt kamu vicdanı oluşmasına
katkı sunması gerekiyor.
Böyle bir girişim, Kürt siyasi çevrelerini,
aykırılıklarını değil,
ortak paydalarını öne çıkarmaya;
aykırılıklarını koruyarak
ulusal çıkar için el ele tutmaya davet edebilir.
Birliği engelleyenlere karşı tavır
alabilir. Bu politikaya katkı sunan her şeye
yandaş, zarar veren her şeye karşı
çıkarak Kürt siyasi çevrelerini bir birlerine
yakınlaştırabilir.
Günümüzde bazen, bir spor karşılaşması
bile, bir birine düşman konumda olan iki devleti,
demokratik bir diyaloga itebilmektedir. Geldiğimiz
bu aşamada, ulusal bir birliğin oluşması
için, Kürt elit tabakası tarihi bir rol oynayabilir.
Ve oynamalıdır.
|