Kaset İle Siyaset
Yılmaz Çamlıbel
Türkiye, iki çeşit iç savaş içinde yaşıyor.
Türk güvenlik güçleriyle Kürt gerillaları bir birlerine
top, gülle ve mermi atıyorlar. Siyaset meydanında
ise, partiler bir birlerine kaset fırlatıyorlar.
İslamiyete göre, Allah önce çamurdan Ademi, onun
sol kaburgasından da Havva’yı yarattı.
Onlara şen, şeref, mutluluk veren, zevkle ve
şevkle yaşamalarını sağlayan
özellikler de bahşetti. Cinsellikde, bunlardan biriydi.
Bu özellik, insan cinsi için eşi menendi bulunmaz
bir nimettir, bir lükstür.
Tanrı, nebat ve hayvanlara, sadece türlerini devam
ettirmek için sayılı seks yapma özelliğini
verdi. İnsanlar için, kendi türünü devam ettirmenin
yanında seks denilen şeyi, mutluluk taşıyan,
zevk ve huruz veren bir biçime soktu.
Bir an için düşünelim, hangi makam ve mevki, hangi
şan ve şöhret, hangi taç ve taht, hangi mal
ve mülk, sevdiğiyle yaptığı seks kadar
bir insanı mutlu edebilir?
Gel görki, insanlara özgü bu nadide ve kutsal lüksümüz,
kaşarlanmış politikacılar eliyle
kirletilmektedir.
Sevgili okuyucular, sekse dayalı şantaj, Türk
politikacılarının yeni bulduğu bir
icat değildir. Daha teyp, kaset, CD, internet icat
edilmediği dönemde de, bu işler yapılıyordu.
Bunu açıklamadan önce dikkatinizi yakın tarihe
çekmek istiyorum.
Kemalistler, Osmanlı enkazı üzerine sözüm ona
feodalizmi, padişahlık ve hilafeti tasfiye ederek
çağdaş bir cumhuriyet kurdular. Ama bu düzenin
iki temel ayağını yıkma yerine, onu
daha da sağlamlaştırdılar. İslam
dinini ve Kürt feodalizmini kullanmak amacıyla kanatlarının
altına aldılar.
Öykündükleri Fransız aydınları, Fransız
kralının, derebeylerinin ve kilisenin tüm mal
varlıklarına el koyup onları siyasetin
dışına atmışlardı.
Bazı saf ve anasının gözü Türk aydınları,
Atatürk’ün ve CHP nin Kürt feodalizmini kaldırmak
istediklerini, ancak buna güçlerinin yetmediğini
söylediler, söylemeye devam ediyorlar.
Müslüman halkların arkasında durduğu Padişahlığı
ve saltanatı bir kanunla ortadan kaldıracak
kadar gözü kara Kemalistler, siyaset sahnesinde ciddi
bir gücü olmayan Kürt feodalizmini kaldımaya güçlerinin
yetmediğini söylemek büyük bir saptırma, demegoji
ve yalandır.
Kemalistler, Kürtleri asimile etmek için, bilerek isteyerek
Kürt feodalleriyle iş ve güç birliği yaptılar.
Kemalistler, ülkeyi rahat yönetmek için, hem islam dinini
hem de Kürt feodalizmiyle hep iş ve güç birliği
içinde oldular.
Çocukluk ve gençliğimde şahit olduğum
Kürdistan- Ankara arasındaki iş ve güç birliği,
Türk bürokratlarıyla Kürt ağa bey, eşrafları
tarafından yönetiliyordu.
Kaymakam, jandarma komutanı ve benzeri Türk bürokratları,
Kürt egemen çevrelerinin sömürü ve egemenliğine destek
verirken, Kürt egemen çevreleri de devlete ajalık
ve uşaklık yapıyorlyardı.
Bu arada Bedirxanîler, Cemil Paşalar, Şêx Mehmûdê
Berzencî, Melle Mistefa Barzanî, Şêx Saîd, Seyît
Riza, İhsan Nuri Paşa, Biroyê Hesikê Têlî gibi
eli öpülesi dedelerimizi saygıyla anıyorum.
Ankara-Kürdistan hattındaki kurulu düzene hizmet
etmek istemeyen bir bürokratı saf dışı
etmek için, Türk derin devleti günümüzdeki kaset siyasetine
çok benzeyen bir projeyi devreye sokarlardı.
O havalide nam salmış bir yosması, çivrilen
Türk filminin baş oyuncusu olurdu. Kürt egemen çevreleri,
bu yosmayı o bürokratın evine veya makam odasına
saklarlardı.
Baskını gerçekleştirecek tim ise, pusuda
beklerdi. Bürokrat evine veya mekanına girince yosma
gidip kendini onun kollarına atardı. Tam bu
aşamada sözüm ona halkın namus bekçiliğini
yapan özel tim, baskını gerçekleştirirdi.
Ertesi gün bu brükratın namuslu bir aile kadınına
tecavüz ettiği yedi düvele ilan edilirdi. Ve böylece
düzene destek sunmayan yöneticiler sindirilir veya tasfiye
edilirdi.
Kısacası, eskiden beri bu tür senaryolar büyük
Türk devletinin (!) uzman kişileri tarafından
hazırlanıp vizyona sokulmaktadır. Sizin
anlayacağınız, kurulu düzenini sadece asker
ve polisle değil, seks filmleriyle koruyan bir ülkede
yaşıyoruz. Bu utanç hepimize yeter de, artar
bile.
|