psk@kurdistan.nu
PSK PSK Bulten Komkar Komjin Roja Nû Weşan / Yayın Arşiv Link Webmaster
Dengê Kurdistan
 PSK
PSK Bulten
 KOMKAR
Komjin
 Roja Nû
 Weşan/Yayın
 Arşiv
 Link
Webmaster
 

Mustafa Baba Türbesi

Yılmaz Çamlıbel

Meteryalist felsefecilere göre insanlar arasındaki ilişkiler, iki ana temel üzerine oturmaktadır. Üretim güçleri ile üretim araçları arasındaki ilişkiye alt yapı, din, dil, hukuk, ahlak, kültür, edebiyat ve sanat gibi konulara da üst yapı diyorlar.

Bu felsefeye göre, alt yapı üst yapıyı şekillendiriyor. Yani alt yapı değiştiğinde, üst yapı da buna uygun biçimde değişiyor. Örneğin feodal toplumlarda çorbaya doğradığı ekmeği elle yiyen insanlar, sanayi toplumuna geçtiklerinde çatal, kaşık ve bıçakla yemek yemeye başlıyorlar.

İnsanlar arasında en etkin ve en yaygın ilişkiyi oluşturan din ve tanrılar da, bu nedenle durmadan değişiyor. Meteryalistlere göre, Tanrı insanları değil, insanlar tanrıları yaratıyorlar.

İnsanlar, milyonlarca yıl boyunca,  önce üfürükçülere, büyücülere, sonra rüzgara, ateşe, toprağa, aya, güneşe, daha sonra da elleriyle yaptıkları putlara taptılar. En sonunda cinsiyeti, şekli şemali olmayan, ama herşeye muktedir, hazır ve nazır olan tek tanrılı dinine ulaştılar. Yani feodal üretim ilşkileri putları, kapitalist üretim ilişkileri de tek tanrıcılığı yarattı.

İslam alemi genel anlamda, feodalizmden kapitalizme henüz geçmiş değil. Bu tür toplumlar içinde yaşayan insanlar, tek tanrıcılık inancıyla putperestlik arasında gidip geliyorlar. Ortadoğu’daki putlaştırılmış diktatörleri yaratan şey, işte bu alt yapıdır.

Türkiye geneline baktığımızda, binlerce putlaştırılmış önder, yatır, tekke ve zaviyelere rastlıyoruz. Genç kızlar koca bulmak, gelinler oğlan çocuğu doğurmak, yaşlılar şifa bulmak, futbolcular galip gelmek, işsizler iş bulmak, evsizler ev sahibi olmak, ülke sorunlarını çözmek için bu tekke ve zaviyeleri hücüm ediyorlar. Ağaçlara ip bağlıyorlar, kurban kesiyorlar, yatırlara yalvarıp duruyorlar.

Tek tanrıcı dinlere göre Allah her yerde hazır ve nazırdır. O, yalvaranları duyuyor ve gereğini yapıyor. O zaman neden milyonlarca müslüman Allah yerine, türbeye, yatıra, ağaca, şeyhe, dedeye, pire ve ulusal başkanlara  başvuruyorlar?

Belli ki bu insanlar, yemeyen içmeyen, yeri mekanı, şekli ve şemali olmayan suyut bir varlığı kavramakta zorlanıyorlar. Onlar, gözleriyle gördükleri elleriyle dokundukları varlığı anlıyabiliyorlar. Onların içinde yaşadıkları düzenin alt yapısı, tek tanrıcı dinlere değil, putperesliğe uygun bir yapıdadır. Bunun için skürel yaşamda da binlerce putlaştırılmış kutsal kişiler yaratıyorlar ve yaşatıyorlar.

Kemalistler sözüm ona, çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkacak bir devlet kurdular. Ama bu kadroların bilgi, donanım, beceri ve çapları bu alt yapıya, uygun değildi. Bu nedenle Osmanlı’nın tekkelerini kapattılar. Ama yerine hepsine rahmet okutacak Mustafa Baba tekkesini (Kemalizmi) kurdular.

Hem de ne tekke. Binlerce heykel, portre, rozet, bilmem kaç dönüm arsa üzerinde kurulmuş görkemli bir anıt mezar, yüzlerce bekçi, silahlı muhafızlar,  hayatın her alanında yapılan sistematik prepogandalarda sarfedilen trilyonlarca para, say babam say bitmez..…

Eeee! Gariban Türk köylüsünün Şeker Baba Türbesi ile, ütülü pantolonlu, papyon gravatlı, melon şapkalı, mini etekli, ojeli, rujlu sosyete Türk’ün Mustafa Baba Türbesi bir olur mu?  Mustafa Baba Türbesinin milyonlarca müridi var. Hemi de okumuş takımından. Kıyafetleri asri, beyinleri paslı, dünyaya at gözlüğüyle bakan, milyonlarca fanetik mürit.

Sıkışan her Kemalist, Mustafa Baba Türbesi’ne koşturuyor. Generaller, politikacılar, bilim adamları, kadınlar, öğretmenler, öğrenciler var olan ülke sorunlarına doğru tanı koyma, sorunu çözecek projeler yapma yerine, hemen Mustafa Baba Türbesi’ne koşturuyorlar. Secdeye kapanıp yalvarıyorlar. “Atam hele başını kaldırıp memleketin haline bak. Şeriat geliyor, devrimlerin yok oluyor, türbanlı kızlar ünüversiteleri ele geçirdiler. Kürtler vatanımızı parçalıyor. Karnını kaşıyan bidon kafalılar senin partine oy vermiyorlar. Vatan sahipsiz kaldı ataaaam ” diye bağırıp duruyorlar.

Allah aşkına söylermisiniz, Kıyafet ve makyajları asri, beyinleri paslı bu müritlerin, feodal üretim ilişkisi içinde debelenen, bu nedenle çağdaş kültür seviyesine çıkamamış zır cahil köylülerden ne farkı var? Üstelik bunların ordusu, polisi, mahkemesi, örtülü ödeneği ve devleti var. Köylü müritlerin ise sadece Allahı var.

Gerçek şu ki, Kemalistler Türkiye’de var olan en gerici tarikattır. Kemalizmin devletin resmi ideolojisi haline getirilmiş olması, onu sürekli olarak ırk, din,faşizm sentezi yapmaya itmiştir. O, sadece gerici bir tarikat değil, ülkeye nifak sokan, toplumsal grupları bir birleriyle çatıştıran, ülkeyi iç savaşa sürükleyen ırkçı militarist bir organizasyondur.

İşte bu nedenlerle, Peygamberlerin, kutsal kitapların ve Allahın eleştirildiği günümüzde, Atatürk’ü eleştirmek yasaktır. Türk anayasası’nın ilk üç maddesinin değiştirilmesini düşünmek bile yasaklanmıştır.  Türkiye’de var olan hangi tarikatın müritleri bu denli akıldışı, çağdışı, gerici, ırkçı ve ilkel söylemlerde bulunuyorlar söyler misiniz?

 
   
Dengê Kurdistan © 2011