Ya, Ekonomik Kriterler?
Yılmaz Çamlıbel
İnsan hakları, demokrasi, din, ekonomi
ve siyaset; AB, Türkiye ve Kürt sorununun temel
kriterleridir. Ama, sorunun oturduğu ve ülkeleri
derinden etkileyecek temel kriter ekonomidir. Bi
nedenle, ekonomiyle ilgili yapılan tartışmalar
ve alınan kararlar taraf olan halklardan gizleniyor.
Bana göre, egemenler bunu bilinçli yapıyorlar.
Halklar ise, bilinçsizce bunun kuyruğuna takılıp
gidiyorlar.
İnsan hakları, demokrasi, din ve siyasetle
ilgili tartışmalar aleni, ama ekonomik
tartışmalar, kapalı kapılar
arkasına gizleniyor. Örneğin, “Şuradaki
bor madenini, buradaki petrol arama hakkını
bana ver. Benden 300 Leopar tank, 30 Miraj uçak
al. Tanesi 100 Euro’dan 5 bin Mehmetçiği Avrupa
ordusunun emrine ver. Ben de sana tarih vereyim
v.s.” gibi konularda alınan karalar, halklardan
gizlenir.
Ekonomik sorunlara karşı gösterilen ilgisizlik,
Kürtlerde hat safhadadır. Diğer konularda
sesini yükselten Kürtlerin, ekonomi konusunda sesleri
çıkmıyor. Kürtler, adeta siyasi kriterlere
takılıp kalmış durumdadır.
Oysaki Kürtler içinde en önemli konu ekonomidir,
neden?
Türk yöneticileri her konuda olduğu gibi,
ekonomi konusunda da, demagojik söylemlerle, gerçekleri
gizliyor ve kitlelerin bilincini sulandırıyorlar.
Kürdista’nın yer altı ve yerüstü zenginliklerinin
sömürüldüğünü söyleyen Kürtlere, şu cevabı
veriyorlar. “Esasen doğu, batıyı
sömürüyor. Her sene doğuya, oradan elde edilen
verginin birkaç katı yatırım yapılıyor.
Esasen batı, doğuyu besliyor.”
Bunu söyleyenler, Kürdistan’a değer yaratacak
yatırımlar yapmıyorlar. Kürtleri,
250 dolarlık milli gelirle açlık sınırında
yaşamaya mahkum ediyorlar. Sonra dönüp, “Niçin,
milli geliri 5 bin dolar olan batıdaki insanlar
kadar vergi vermiyorsun?” diyorlar. Kürdistan’a
ayrılan tahsisata gelince, bu paralarla istihdam
yaratan, milli geliri arttıran refah seviyesini
yükselten yatırımlara değil, karakol,
hapishane, kışla, asker ve polis lojmanlara
harcıyorlar.
Kürdistan, her bakımdan,Türkiye’nin en zengin
bölgesidir. Burada yaratılan tüm değerler,
batıya transfer edilmektedir. Bu yüzden, ülke
kalkınıp, gelişemiyor. Köylülük çözülmüyor,
işçi sınıfı güçlenmiyor. Feodalizm
yıkılmıyor, Kürt ulusal bilinci gelişmiyor.
AB’nin ana kriterlerinden biri de, bölgeler arası
dengesizliğin ortadan kaldırılması,
köylülüğün tasfiye edilmesidir. Bu kriter biz
Kürtler için, en az siyasi kriterler kadar hayatidir.
Ama Kürt aydın ve politikacıları,
bu konuda düşünmüyor, tartışmıyor
ve proje yapmıyorlar.
Ulusal sorunun birinci derecedeki sahibi, milli
burjuva sınıfıdır. Ulus olmanın
ve ulusal kaderini tayin etmenin, temel kıstaslarından
biri de, milli burjuvazinin merkezi bir pazar oluşturmasıdır.
Ulusal pazarın oluşmadığı
bir ülkede, milli burjuva sınıfı
ortaya çıkamaz ve ulusal kurtuluşa da
öncülük edemez. Bu durum, Kürt ulusal mücadelesinin
başarıya ulaşamamasının
en önemli sebeplerinden birisidir.
Kürt aydın ve politikacılarının
şunu çok iyi bilmesi gerekir. Ülkemizi talan
eden yabancılara karşı mücadele ederken,
diğer taraftan, ellerimizle yarattığımız
artı değerin, ülkede kalmasının
yollarını arayıp bulmak zorundayız.
Sadece ağa, bey ve eşrafımız
değil, Kendini devrimci, sosyalist, yurtsever
olarak nitelendiren iyi para kazanan müteahhit,
doktor, avukat, eczacı gibi meslek sahipleri
de, Kürdistan’da kazandıklarını batıya
kaçırıyorlar. Yerinde oturup bu insanları
kınamak, sorunu çözmez. Yaratılan tüm
değerlerin ülkede kalması için, gelir
getirecek, istihdam yaratacak, feodalizmi çözecek,
çağdaş sınıfların ortaya
çıkmasına sebep olacak yatırımlara
dönüştürmeliyiz.
Özetle, Kürt sorunu ulusal bir sorundur. Ancak
örgütlü bir birlikle çözülebilir. Bu nedenlerden
dolayı, toplumu hayatın her alanında
örgütlü bir hale getirmeliyiz. Bir birlerini destekleyen
ve besleyen siyasi, ekonomik, kültürel örgütler
yaratmalıyız. Zira, ulusal bir mücadele
ancak, tüm ulusal değerlerin eş güdüm
halinde, mücadele alanına sürülmesiyle kazanılır.
|