PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Pirs û Bersiv
Soru - Cevap
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 
”Kürtler,Türkiye ve AB” konulu Konferans:

UYGULAMA OLMADAN, AB’YE GİRİŞ TÜRKİYE İÇİN BİR HAYALDİR.”

29 Haziran’da Londra’da ”Kürtler, Türkiye ve AB” konulu bir günlük konferans yapıldı. Konferansa katılan Kürtler ve İngilizler,  konuşmalarında, Türkiye’nin AB’ye üye olmak amacıyla yaptıklarının yeterli olmadığını, yaplan kimi kanun degişikliklerininse pratikte uygulanmadığını dile getirdiler. Göz boyamak için yapılan bu degişikliklerin Türkiye ile görüşmelerin başlaması için yetmediğini, asıl uygulamanın önemli olduğunu belirttiler.

İngiltere KOMKAR tarafından düzenlenen Konferansa Kürt temsilcilerin yanısıra, İngiliz parlamenterler ve yerel politikacılar katıldılar.

Konferans’ın açılışı, Kürtlerle ilgili çalışmalarıyla tanınmış olan Mary Dayans tarafından yapıldı. Daha sonra, Kurdish Advice Centre (İngiltere KOMKAR) Direktörü İhsan Qadir konferansla neyin amaçlandığını belirten kısa bir konuşma yaptı.

Konferansın ilk konuşmacısı Danimarka-Kürt Konseyi Başkan Yardımcısı Hüseyin Kızılocak’dı.

Kopenhag Kriterleri konusunda bilgi veren Kızılocak, aday ülkelerin bu kriterleri hem teoride hem de pratikte yerine getirmek zorunda olduklarını dile getirdi. Kopenhag Kriterleri gereği Türkiye’nin Kürtlerin bazı temel haklarını kabul etmekle mükellef olduğunu, bu hakların geliştirilmesi için destek vermekle yükümlü olduğunu dile getiren Kızılocak; Türkiye’nin göz boyamak için bir kaç kanun degiştirdiğini, değişiklikleri pratikde uygulamadığını söyledi. Türkiye’de görünürde parlamento ve diğer sivil kurumlar olmasına rağmen ülkenin asıl olarak askerler tarafından yönetildiğini, askerlerin AB’ye ”ben olmazsam islamcılar iktidar gelir ” mesajını verdiğini, AKP hükümetininse askerlerin demokratik gelişmelere engel olduğu imajını yaymaya çalıştığını anlattı ve ”bu bir danışıklı döğüştür” dedi. Konuşmasında Türkiye’yi kızdırmamak için raporlarında Kürt ve Kürdistan kelimelerine yer vermeyen AB Komisyonu’nu da eleştiren Kızılocak, Türkiye’nin AB’den daha fazla para almak için tarih istediğini ifade etti. Konuşmasının son bölümünde AB’nin, Türkiye’nin yapması gerekenleri net bir şekilde belirtmesini isteyen Kızılocak, ”Türkiye’ye Kürtlerin temel haklarını kabul etmeden ve demokratik gelişmeleri sağlamadan tarih verilmemelidir” dedi.

Konuşmacı olarak konferansa katılan İngiliz Liberal Demokratik Parti’nin Avrupa Parlamentosu Milletvekili, Avrupa Parlamentosu Dışilişkiler ve İnsan Hakları Komisyonu üyesi Barones Sarah Ludford, Türkiye’nin şimdiye kadar sadece kimi kozmetik değişiklikler yaptığını, bunların Türkiye ile görüşmelere başlanması için yeterli olmadığını dile getirdi. Türkiye’nin 2004 yılı aralığına kadar 18 aylık bir süresi olduğunu ve bu süre içinde gerçek degişiklikler yapmazsa, görüşme tarihi alamıyacağını belirten Ludford, Kürtlerin ortak, barışçıl bir strateji belirlemelerini ve bu stratejiyi gelecek sene yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerine kadar her hükümete ve her partiye anlatmaları gerektiğini ve Kürtlerin bu yolla AB’nin gündeminde sürekli yer alabileceklerini dile getirdi. Barones Ludford, ”Biz 1916’da İngiliz Devleti olarak Kürtlere bağımsız devlet sözü verdiğimizi ama bunu yerine getirmediğimizi ve bu nedenle de yıllardır çok ağır baskı ve zülüm gördüğünüzü biliyorum ama bu, bugün gerçekçi değil, bu nedenle Kürtler bölgesel özerklik almak için mücadele etmelidirler” dedi.

Konferansta Dema Nu Gazetesi Temsilcisi katılan Sevimli Yıldız ise Kürt yayıncılığı üzerindeki baskıları konu alan bir konuşma yaptı. Yıldız konuşmasında, devletin bir yandan AB’ye basın üzerindeki kısıtlamaları kaldırdığını söylerken, diğer yandan Kürt basını üzerindeki baskılarını daha da arttırdığını örnekleriylee anlattı. ”Son zamanlarda devlet, Kürt televizyon yayıncılığını serbest bıraktığını söylüyor ama öte yandan Kürtçe televizyon yayını yapmak isteyenleri cezalandırıyor” diyen Sevimli, Kürtçe TV yayınının bir komediye dönüştürüldüğünu, TRT’nin Kürtçe yayın yapılmaması için Danıştay’a başvurduğunu, Kürtçe türkülere yer veren özel televizyon kanallarının kapatıldığını belirtti. Kanunlarının ayrımcılığı yasakladığını ama asıl devletin ayrımcılık yaptığını belirten Yıldız, Kürt basını üzerindeki baskıların sadece siyasi olmadığını, Kürt yayıncılığını engellemek amacıyla, akıl almaz para cezaları uygulandığını anlattı. Yıldız, devletin bir yandan AB’ye Kürt basını serbest bırakıldı derken, diğer yandan Kürt yayıncılığı önüne binbir türlü engel çıkardığını söyledi. Sevimli Yıldız kendi gazetesi ve yayınları üzerindeki baskıları örneklerle dile getirdi ve yaptığı bir röportajdan dolayı, hem kendisi, hem röportajı yaptığı kişi ve hem de gazete hakkında dava açıldığını, bunun bile yanlız başına Türkiye’nin ikiyüzlü politikasını göstermeye yettiğini belirtti.

Daha sonra konuşan Lordlar Kamarası üyesi ve Londra Haringey Bölgesi İşçi Partisi Grubu Başkanı Lord Tobby Harris, Sevimli Yıldız’dan Kürt basını üzerindeki baskıları dinlediğini ve insanların neden Türkiye’den kaçtıklarını daha iyi anladığını belirterek başladığı konuşmasında, ”oysa biz Londra’da farklı kültürlerin olmasından zevk alıyoruz, Londra’ya bir zenginlik katıyorlar” dedi. Türkiye’nin AB’ye girmek istediğine dikkat çeken Harris, ”AB Türkiye’ye Kürtlerin temel haklarını vermesi gerektiğini söylemelidir. Kürt dili ve basını üzerindeki baskıların kaldırılmasını, insanların kendi gelecekleri hakkında söz sahibi olmaları gerektiğini, askerlerin egemenliğine son verilmesini açıkça dile getiriyoruz ama Türkiye bunları yerine getirmemekte ısrar ediyor” dedi ve bunların sadece teoride değil pratikte de görmek istediklerini dile getirdi. ”Biz ve AB’nin diğer ülkeleri, farklı kültürlere saygı göstererek bir arada yaşıyoruz ve Türkiye’nin  de böyle olmasını istiyoruz. Eger Türkiye AB’ye üye olmak istiyorsa, bunu yapmak zonudadır” diyerek konuşmasını tamamladı..

Kürdistan Sosyalist Partisi-PSK Temsilcisi Rojhat Baran bir konuşma yaptı. Konuşmasına

katılımcılara, ”AKP Hükümetinin, özellikle Kürt sorunu başta olmak üzere, AB için gerekli olan degişiklikleri yapacağına inanıyor musunuz? AKP Hükümetinin yapacağı degişikliklerin, Kürt halkının durumunu gerçekten değiştirebileceğine inanıyor musunuz?”  sorularını sorarak başlayan Baran, yapılan son değişikleri tek tek degerlendirdi ve yapılan değişikliklerin Kürtlere demokratik haklar sağlayacağına inanmadıklarını söyledi. Türkiye’de sistem değişmeden yapılan kimi değişikliklerin, demokratikleşmeyi ve Kürtlere haklarını sağlamayacağını söyleyen Baran, ”bizim iyimser olmadığımızı düşünüyorsanız, 2001 yılında yapılan anayasa degişikliklerinin neler getirdiklerine bir göz atmanız bizi doğrulamaya yetecektir” dedi. Kürtlerin bazı temel demokratik haklarının Lozan antlaşmasının 39. maddesi ile sağlandığını ama aradan on yıllar geçmesine rağmen teoride sağlanan bu hakların görmezlikten gelindiğini; yapılan kimi degişikliklerin de bir şey getirmeyeceğini, gerçek bir değişim için anayasanın tümden degiştirilmesi, Kürtlerin dil ve kimliğinin anayasal güvence altına alınması gerektiğini belirtti. 1990’da tarihli AGİT sözleşmesine vurgu yapan Baran, daha sonra Türkiye’nin yapması gereken şeyleri madde madde sıraladı. Bazı temel haklarının tanınması durumunda dahi, Türkiye sınırları içinde yaşayan 20 milyon Kürtlerin sorunlarını tümden çözmeyeceğini, Kürtlerin ancak federasyon bicimiyle komşu halklarla barış içinde yaşayabileceğini dile getirdi.

Son olarak toplantıya gelemiyen ancak konuşmasını temsilcisi Keith Veness vasıtasıyla ileten İşçi Partisi Milletvekili Jeremy Corbyn’ün konuşması Keith Veness tarafından okundu. Corbyn masejında, yıllardır Kürt halkının kendi kaderini tayın ve kültürel haklarını savunduğunu, Türk dostu bir kişi olarak, Türkiye hükümeti’nin Kürtlerin bu haklarını kabul etmesini istediğini dile getirdi.Avrupa ülkelerinden İspanya’da Bask ve Katalonlara, Fransa’da Korsikalılara, İsveç ve Finlandiya’da Samilere otonomi hakları verildiğini, zorla asimilasyonun giderek katliamlara dönüştügünü belirten Corbyn, AB’ye girmek isteyen Türkiye’nin yukardaki halklardan daha da büyük olan Kürt halkının haklarını kabul etmek zorunda olduğunu söyledi.

Jeremy Corbyn’in mesajıni okuyan temsilci daha sonra kendi adına kısa bir konuşma yaptı. Temsilci Keith Veness, ”Kürtler Osmanlı egemenliğinde 500 yıl kalmışlarsa, İrlandalılar 800 yıl İngiltere egemenliğinde kaldılar ve sorunun çözümünün birbirlerinin bütün değerlerine karşılıklı saygı temelinde olduğunu gördüler. Türk ve Kürtler de ancak bu yolla sorunu çözümleyebilirler,” dedi. Veness, ”AB sadece üye ülkelerin bir birliği değil, 52 halkın bölgesel yönetimlerinin de birliğidir. Dolayısıyla AB için sadece Türkiye’nin değil Kürtlerin istek ve görüşleri de onemlidir. Bu da sadece bir halk olarak değil coğrafik olarak bölgesel yönetimleri ile Kürtlerin AB’ye katılması anlamına gelir. Bu gün Basklılar için geçerli olan her şey Kürtler içinde geçerli olması gerekir” diyerek sözlerine son verdi.

Konuşmalardan sonra, konferansın düzenleyicileri konuşmacılara ve katılımcılara teşekkür ettiler ve konferansın dökümanlarının basılıp AB’ye ve tüm AB ülkelerine iletileceğini belirttiler.

 
PSK Bulten © 2003