Allah IMF’den
razı olsun!
Türkiye’de elbette adalet olmaz.
Nasıl olsun ki? Bu ülkede devlet bütçesinden adalet bakanlığına
ayrılan pay yüzde bir bile değil, oysa askeriyeye
ayrılan pay yüzde 34!
Bu ülkenin zaten ulusal gelir
düzeyi düşük. Gelen de askeriyeye gidiyor, tank-top,
savaş uçağı, savaş gemisi oluyor.
Halkın yoksulluğu bundan.
Açlığın, işsizliğin nedeni bu.
Ülke ekonomisi dara düştüğü
zaman hep halktan kemerleri sıkması istenir. Ama
kemer sıkanlar yalnızca yoksullardır; işçiler,
memurlar, emekliler, yoksul köylülerdir. Zamlar ve vergiler
hep de onların omuzuna biner.
Memurun, işçinin satın
alma gücü yıldan yıla düşüyor, yani maaşı
azalıyor; ama askeri masraflar düşmüyor, tersine
yıldan yıla artıyor.
Memurlar ve işçiler zaman
zaman sıkıntılarını dile getirmek
için sokaklara dökülüyorlar, hükümeti eleştiriyorlar,
ama "“askeriyenin payını azaltın!“ demek hiç
akıllarına gelmiyor..
Ya da “Ekmeğimizi kurşun
ve bomba yapmayın!“ demiyorlar hiç..
Ne militarizme karşı
çıkıyorlar, ne barış istiyorlar. Böyle
şeyler akıllarına gelmiyor hiç..
Oysa askeriye bu kadar büyük
pay kaptıkça, ülkenin geliri silaha ve savaşa, üstelik
manasız, haksız savaşlara gittikçe, emekçilerin
hali de elbet böyle olacak.
Asker bu parayı ne yapıyor?
Kendi ülkesinin halkına karşı savaşarak,
“ülkem“ dediği toprakları alt üst ederek harcıyor.
Son 15 yılda Türk devleti Kürt halkına karşı
savaşta 100 milyar doları aşkın para harcadı.
Ama bu devlet, memurunun ve işçisinin zorunlu tasarruf
fonundaki 5-6 milyar dolar alacağını ödemiyor,
bunun için para yok diyor.
Türk devleti önümüzdeki birkaç
yıl için yeni silah alımları ve silah yapımı
için 150 milyar dolar harcamayı planlamıştır.
Ama memurların ve işçilerin maaşlarına,
hiç değilse enflasyon oranında zam yapmaktan kaçınıyor,
“bu, uygulanan programa aykırı düşer“ diyor!..
Bütün bunlar Türk solcularının
da pek aklına gelmiyor. Ordu sözkonusu olunca onlar bile
susmayı tercih ediyor. Kimileri ise övgüyü ve alkışı..
Ordu hep kahramandır!
Türk solunun bir bölümü, yıllar
yılı devrimde öncülük rolünü “asker-sivil aydınlara“
verdi.
Solcuların bir bölümü geçmişte
şu sloganı atmayı pek severlerdi: “Ordu-millet
el ele, milli cephede!"
Sol saflarda ve aydınlar
arasında birçokları yıllar yılı askeri
cuntalara bel bağladılar. Hala da kendilerini “cumhuriyetçi
ve laik“ sayan bu türden “aydın“lar az değildir.
Bunlar cunta amigolarıdır.
Evet, bu ülkede politikacı
ya da aydın, işçi ya da işveren, solcu ya da
sağcı, kimse hükümete dönüp de “askeriyenin payını
azaltın, daha az silah satın alın!“ demedi.
Ya bu akıllarına gelmedi, ya da bunu söyleyecek
cesaretten yoksundular.
Ama IMF söyledi! Türk solcularının,
Türk emekçilerinin ve cuntacı aydınların düşmanı
IMF…
Son krizden, ya da ekonominin
dibe vurmasından sonra, IMF Türkiye’ye taze para vermek
için şartlarını bir bir ortaya koydu. “Ya bunları
yaparsınız, ya da tek kuruş vermem!“ dedi.
Türk hükümeti ise “başım
gözüm üstüne!“ dedi. Başka
yolu yoktu.
Bu şartlardan biri askeri
masrafların kısıtlanmasına ilişkindir.
Türkiye ilk elde ve önümüzdeki yıl için askeri masraflardan
500 milyon doları kısmayı kabul etti.
Elbet bu fazla birşey değil.
Ama ilk kez böyle birşey oluyor, dokunulmazlık zırhı
deliniyor..
Bu da IMF’nin sayesinde.. Koca
koca komutanlar, IMF’ye de bir höt desenize!..
Sağolasın IMF! İyi
ki varsın!.. Her ne kadar, yardım etme adına
fakir fukara halkları soyan dünya tefecilerinin, zenginler
kulübünün hazine bakanı isen de, hiç değilse bize
bir faydan dokundu, generallerin arpasını biraz
kıstın… Sen bu ülkenin insanlarına, sayısı
pekçok alık kargalarına, bu ülkenin kurnaz tilkilerinden
daha zararlı değilsin!..
|