PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Pirs û Bersiv
Soru - Cevap
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

Bildiri:

Rötuşlar birşeyi çözmez;
Kürt kimliğini tanıyan çağdaş,
demokratik bir anayasa!

Türk parlamentosu şu anda, 1982 Anayasası’nda yeni bir değişiklik için çalışma yapıyor.

Bu anayasa, bizzat ülkenin önde gelen bazı hukukçularının da belirttiği gibi, gerçek anlamda bir anayasa değil, bir yasaklar demetidir. 12 Eylül Cuntası’nın ürünüdür, ülkeye giydirilmiş bir deli gömleğidir.

Onun çoktan cöpe atılıp çağdaş, demokratik bir anayasa yapılması gerekirdi.

Ama Cunta’nın ardından gelen sözde sivil yönetimler bunu yapmadılar. Birkaç kez bu “anayasa”da işlerine gelen bazı ufak tefek değişikliklerle yetinip onu korudular, ona dayanarak ülkeyi yönetmekte yarar gördüler. Türkiye’nin sözde sivil hükümetleri de bu alanda generallerden farklı düşünmüyor, onlar da kitlelere hak ve özgürlük tanımaktan ürküyorlar..

Son değişiklik hazırlığı da, gönüllü olmaktan çok, Avrupa Birliği adaylığının bir gereğidir, istemeye istemeye yapılmaktadır.

Ancak görünen o ki, bu değişiklik bile, demokratikleşme, çağdaş hak ve özgürlükleri tanıma anlamında köklü, kapsamlı bir değişiklik olmayacak. Bu baylar, her zaman yaptıkları gibi bazı rötuşlarla göz boyayıp eski ırkçı, faşizan, militarist özü ve yapıyı koruyacaklar.

En başta bu Anayasa’nın dibacesi, giriş bölümü, ırkçılığı temel alan bir Türk milliyetçiliği üzerine şekillenmiştir. Bu, uygar dünyanın değerleri bakımından kabul edilemez bir durumdur.

Bu anayasanın birçok maddesi, koyduğu kayıtlarla temel hak ve özgürlükleri hiçe indirmektedir. Daha da önemlisi, bu türden bazı maddelerin değiştirilmesinin mümkün olmadığına, değişikliğin önerilemiyeceğine ilişkin özel bir hükümle, daha sonra gelecek parlamentoların bile eli kolu bağlanmak istenmiştir. Cuntanın çıkardığı ve bizzat bu anayasaya bile aykırı olan antidemokratik yasalar da buna dahildir.

Programlarında demokratik önerilere yer veren siyasi partiler, bu anayasa ve bu tür “değiştirilemez maddeler” gerekçe gösterilerek kapatılmaktadır.

İşin ilginci, Cuntayı izleyen parlamento ve sivil hükümetler kendilerini bu hükümlerle bağlı sayıyorlar!

Bu durumda bu anayasanın demokratikleştirilmesi ve bu ülkede demokratik hak ve özgürlükleri hayata geçirmek mümkün mü?

Öte yandan, bu hükümetin ve bu parlamentonun böyle bir niyeti ve çabası da yoktur. Bunu isteseydi, kendisini, darbe anayasasıyla bağlı saymazdı. Ülkenin o zamanki anayasasını çöpe atan, parlamentoyu ve hükümeti dağıtan, siyasi partileri kapatan, liderlerini tutuklayan, ülkeyi boydan boya bir hapishaneye ve işkence yerine çeviren generallerin, “anayasa” adı altında ülkeye giydirdiği bu deli gömleği önünde saygıyla eğilmez, onu bir yana atar, çağdaş, demokratik bir anayasa yapardı.

Temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan bir anayasa yapılmadan, bu ülkenin demokratikleşmesi mümkün değildir.

Kürt kimliği anayasada kabul edilmeden, Kürt halkının tüm meşru haklarının tanınması için gerekli anayasal düzenleme yapılmadan bu ülke demokratikleşemez.

Oysa şu anda, “anayasa değişikliği” adı altında yapılanlar gayri ciddidir, komiktir. Örneğin Kürt kimliğinin tanınması diye bir düşünce bile bu bayların akıllarından geçmiyor.

“Devletin dili Türkçedir” ifadesinin yerine bile, ancak “Devletin resmi dili Türkçedir” ibaresini koymaya hazırlanıyor ve bunu büyük bir reform gibi sunuyorlar! Üstelik, koalisyon hükümetinin ikinci büyük ortağı, ırkçı-faşist MHP buna bile karşı çıkıyor..

Bunlar ne demokratikleşme adımıdır, ne de sorun çözme yönünde bir çabadır. Türk rejimi bir kez daha iç ve dış kamuoyunu aldatmaya çalışıyor.

Türk rejimi bir kez daha Kürt halkının onuruyla oynuyor.

Kıbrıs’ta yüzbin Türk için federasyonu bile az bulup konfederasyon isteyenler, Türkiye’nin toplam yüzölçümünün üçte birini oluşturan Türkiye Kürdistanı’na ve Türkiye’nin toplam nüfusunun üçte birini olşturan 20 milyonu aşkın Kürt halkına -federasyonu veya otonomiyi bir yana bırakın- anadilde eğitim, radyo ve televizyon yayını, ana dilini resmi işlemlerde kullanma hakkını bile tanımak istemiyorlar.

Tüm dünyaya ilan ederiz ki, ikiyüz yıldır özgürlüğü için sürekli direnen, onlarca kez ayaklanan ve bugüne kadar büyük bedeller ödemiş olan Kürt halkı, bu durumu ve aşağılayıcı tutumu asla kabul etmeyecektir.

Biz de bir halk ve bir ulus olarak kendi kimliğimizle, kendi ülkemizde özgürce yaşamak istiyoruz. Eşitlik istiyoruz, hak ve adalet istiyoruz.

Bunun biçimi ise ya ayrı devlettir, ya iki cumhuriyetli bir federasyondur. Buna Kürt halkının kendisi, meşru temsilcileri eliyle karar verecektir.

Türk yönetiminin böylesine eşitlik ve gönüllülük üzerine bir çözüme evet demesi halinde, Partimiz de federatif bir birlikten yana olacaktır.

Kölelik statüsünü, eşitsizliği ise asla kabul etmeyeceğiz. Hiç bir zor ya da hile yöntemi, hiçbir oyun ve ihanet, Kürt halkının mücadelesini durdurmaya ve özgürlüğe ulaşmasına engel olamıyacak. Dost ve düşman, herkes bunu böyle bilsin!

Kürt halkının tüm meşru hakları tanınmadan, Kürt sorununa eşitlik temelleri üzerinde adil bir çözüm bulunmadan, Türkiye’de barışı ve demokrasiyi umut edenler boş hayaller içindedirler.

Yanlışta ısrar, Kürt ve Türk halklarına boşuna zaman kaybettirmektir.

Türk yönetimini, hükümeti ve parlamentoyu,  bir kez daha gerçekçi olmaya, adil olmaya, sorunların makul çözümü için diyaloga çağırıyoruz.

Anayasa değişikliği bir fırsattır. Yapılması gereken bu anayasada göz boyama türünden rötuşlar yapmak değil, yeni, çağdaş, tam anlamıyla demokratik bir anayasa yapmaktır.

Irkçılıktan, şovenizmden, militarizmden uzak bir anayasa!

Tüm temel hak ve özgürlükleri güvenceye alan bir anayasa!

Kürt kimliğini tanıyan ve Kürt sorununun eşitlik temelleri üzerinde adil bir çözümüne yolu açan bir anayasa!

2 Haziran 2001

Kemal Burkay
Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK)
Genel Sekreteri

 
PSK Bulten © 2001