PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Pirs û Bersiv
Soru - Cevap
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 
Kürdistan Sosyalist Partisi-PSK: “Aynı Filmi Görmek İstemiyoruz”!

Kürdistan Sosyalist Partisi, Kuzey Kürdistan’da son haftalarda yaşanan çatışmalar, devletin, militarist ve gerici güçlerin Kürt halkına yönelik saldırıları, Öcalan’ın avukatlarıyla son görüşmesinde söylediklerine ilişkin olarak yayınladığı bildiride, kamuoyunu duyarlı olmaya davet etti.

“Aynı Filmi Görmek İstemiyoruz!” denilen bildiride, “İmralı kaynaklı ve devlet güdümlü, içi boş, salt Kürt hareketini pasifize etmeye yönelik ‘Demokratik cumhuriyet’ konseptine karşı olan Kürt siyasi parti, örgüt ve şahsiyetleri, derin devletin planlarını boşa çıkartmak, Güney Kürdistan’a yönelik tehditlerini engellemek, Kürtlerin ulusal demokratik haklarını kararlıca savunmak için somut adımlar atmalıdırlar” denildi.

Bildiride PSK’nin yukarıda belirtilen amaçlar uğruna yurtsevever parti, örgüt ve kişilerle ortak mücadeye hazır olduğu bildirildi. PSK bildirisinde şu görüşlere yer verildi:

Kamuoyuna

Aynı Filmi Görmek İstemiyoruz!

Kuzey Kürdistan, KONGRA Gel’in, “cumhuriyet ilkelerine, ülke bütünlüğüne” dayatılan tavırlara, “meşru savunma güçlerinin bir öz savunma savaşıyla yanıt” verilmesi kararını açıklamasından sonra, giderek artan çatışmalara sahne oluyor.

Keyfi tutuklamalar, yargısız infazlar tekrar başladı. Daha önce olduğu gibi, bazı bölgeler gıda ambargosu altında. Seyahat özgürlüğü dahil pek çok temel hak ve özgürlükler rafa kaldırıldı.

AB’ye uyum çerçevesinde yapılan değişikliklerin, aslında  iç ve dış kamuoyunu aldatmaya  yönelik kağıt üzerinde değişiklikler olduğu bir kez daha açığa çıkıyor. 

İHD ve öteki insan hakları kuruluşları yayınladıkları raporlarla, Kürdistan’da hak ihlallerinin arttığına dikkat çekiyorlar.

Genelkurmay’ın direktifleri uyarınca Kürtçe konuştukları gerekçesiyle Leyla Zana ve arkadaşları hakkında suç duyurusunda bulunuluyor. Eğitim Sen, “Anadilde Eğitim Hakkı”nı savunduğu için, kapatılması istemiyle mahkemeye veriliyor.

Son dönemlerde, devlet güçleriyle girdikleri çatışmalarda yaşamlarını yitiren gerillaların  maruz kaldıkları insanlık dışı uygulamalarla ilgili haberler ve fotoğraflar basına yansıdı. Görgü tanıklarının, bölgede faaliyet yürüten insan hakları kuruluşlarının verdikleri bilgiler, devlet güçlerinin, “başı gövdeden ayırma, kulak kesme, vb.” alışkanlıklarını terketmediklerini gösteriyor.

Bir gerillanın taziyesine katıldıkları için Diyarbakır Belediye Başkanı ve arkadaşları hakkında suç duyurusunda bulunuluyor, halkın oylarıyla seçilenler tehdit ve zorbalıkla zapturapt altına alınmak isteniyor.

Tüm bunların yanısıra Öcalan, İmralı’dan gönderdiği son talimatlarla Güney Kürdistan’daki yapıyı, bu parçanın örgütleri ve onların liderlerini bir kez daha hedef tahtasına koyuyor, kadrolarına Güney Kürdistan’a gidip Talabani ve Barzani’ye, daha doğrusu Kürt ulusal yönetimine karşı mücadele etmelerini emrediyor.

Türk kamuoyu, Ebu Garib Hapishanesi’nde, ABD’li askerlerin Iraklı tutuklulara yaptıklarını gölgede bırakan kafa kol kesmeler başta olmak üzere, yapılanlara karşı sessiz. ABD ve müttefiklerinin Irak’daki uygulamaları söz konusu olduğunda meydanları dolduran barışseverler, anti emperyalistler, solcular, dindarlar, sendikalar, sivil toplum örgütleri ortalıkta gözükmüyorlar.    

AK Parti hükümeti, görünürde yanıp tutuştuğu AB üyeliği için tarih almayı tehlikeye sokan girişimleri engellemek için kılını dahi kıpırdatmıyor.

Türk basını adeti olduğu üzre üç maymunları oynuyor. Birkaç namuslu kalem dışında, konuya eğilen, tepki gösteren kimse yok.

Başka yerdeki  baskı ve zorbalığa karşı çıkarken, yanı başındaki zulmü görmezden gelen çifte standart, ne yazık ki Türk toplumunda egemenliğini sürdürüyor.

Demokrat, özgürlükçü ve barışsever kamuoyu, bu çifte standarttan kurtulmalı, Kürt sorunu konusunda üzerindeki ölü toprağını atmalı, Kürtlerin maruz kaldığı baskı ve zülme kararlıca karşı çıkmalı, sesini yükseltmelidir.

AK Parti hükümeti, takiye yapmaktan vazgeçmeli,  gerçekleştirilen yasal değişikliklerin hayata geçirilmesi için samimi davranmalı, militarist güçlerin demokrasiyi engellemeye yönelik direktifleri uyarınca davranmayı bir kenara bırakarak, AB üyeliği için önüne konulan ev ödevini eksiksiz yerine getirmelidir.

Bir grup Kürt aydın ve politikacısının bir müddet önce kamuoyuna yaptığı açıklamada da belirtildiği gibi, “Türk Devleti, silahlı çatışmaya yol açan ırkçı-şovenist politikalarını bir an önce terk etmeli ve Kürt Halkı’nın, kendi siyasal geleceğini belirlemesi için gerekli demokratik ve hukuksal ortamı yaratmalıdır.”

KONGRA GEL, söz konusu açıklamada dile getirildiği gibi, taşıdığı amaç ve hedefleri açısından kabul edilmez olan, Güney Kürdistan'daki ulusal kazanımları riske eden, Türk Ordusu’nun Güney Kürdistan’a girmesi için zemin hazırlayan, kısmi olsa da gelişen demokrasiyi engellemek için savaşa ihtiyaç duyan AB karşıtı Derin Devlet’in ihtiyaçlarına cevap veren söz konusu kararını gözden geçirmelidir.

AB ve birlik üyesi ülkeler, Kürdistan’da işlenen insanlık suçları başta olmak üzere, Kürtler üzerindeki zulüm ve baskı politikasına karşı sessiz kalmamalı, kendi prensiblerine sahip çıkarak, Kopenhag Kriterleri’ni eksiksiz bir biçimde yerine getirmedikçe, Türkiye’ye müzakere tarihi vermemelidir.

İmralı kaynaklı ve devlet güdümlü, içi boş, salt Kürt hareketini pasifize etmeye yönelik “Demokratik cumhuriyet” konseptine karşı olan Kürt siyasi parti, örgüt ve şahsiyetleri, derin devletin planlarını boşa çıkartmak, Güney Kürdistan’a yönelik tehditlerini engellemek, Kürtlerin ulusal demokratik haklarını kararlıca savunmak için somut adımlar atmalıdırlar.

Partimiz, diğer örgütlerle birlikte bu onurlu görevi yerine getirmek amacıyla birlikte çalışmaya ve mücadeleye hazırdır.

Kürdistan Sosyalist Partisi

 
 
PSK Bulten © 2004