Deprem
bir kez daha büyük acılara yol açtı. Bingöl 1 Mayıs
günü sabaha doğru sarsıldı, onlarca bina yıkıldı,
yüzlercesi ise hasar gördü. Şu ana kadar yüzden fazla ölü
ve 500’den fazla yaralı var. Hala yıkıntıların
altında olanlarla birlikte ölü ve yaralı sayısı
birhayli artacak görünüyor.
Yerle bir olan binalardan biri de yatılı bölge
okulu. Daha üç yıl önce tamamlandığı söylenen
bu yeni bina iskambil kağıdı gibi çöktü ve
yüzlerce öğrenci altında kaldı.
Türkiye’de ve Kuzey Kürdistan’da bu kaçıncı deprem.
Nerdeyse iki yılda bir böylesine yıkıcı
bir deprem yaşanıyor. Yüzlerce binlerce can yitiyor,
büyük acılar ve maddi yıkım...
Aslında bu depremlerin bir bölümü orta şiddette,
yani bu kadar yıkıma ve can kaybına yol açmayabilir.
Açmasının nedeni binaların çürük zemin üzerinde
yapılması ve yeter sağlamlıkta olmaması.
Son Bingöl depremi de bu türden, 6,4 şiddetinde. Bu tür
depremler örneğin gerekli tedbirlerin alındığı
Japonya’da yıkıma, can kaybına yol açmıyor.
Bingöl de bilinen deprem kuşağı üzerinde;
ama burda da gerekli tedbirler alınmamış.
Yıllardır nedenler biliniyor, çok konuşuluyor,
ama sonuç değişmiyor. Bunu nedeni ise bu ülkenin
düzeninin bozul olması, insan hayatına değer
verilmemesi. Kaynakların yanlış yerlere harcanması,
telef edilmesi.
Son depremden sonra da, yetkililer gerekli tedbirleri almanın
mali bedelinden söz ediyorlar. Yani yeterince kaynak yok,
diyorlar. İyi de silaha neden o kadar para var? Savaş
uçağı, savaş gemisi, tank, top, roket projeleri
için onmilyarlarca dolar harcanıyor. Daha yeni 3-4’ü
AVAKS olmak üzere, beş-on kadar uçak için 3,5 milyar
dolar ayrıldı. Milyon değil, milyar dolar!
Bu Avakslara gerek var mı? Bu ülkeye Avaks, kel başa
şimşir tarak! Bu para deprem bölgelerindeki binaların
sağlamlaştırılması ve yeni sağlam
konutlar yapılması için harcansa belki binlerce,
onbinlerce insanın yaşamı kurtulur.
Ama hayır, bu ülkede paralar yapmaya değil, yıkmaya;
yaşatmaya değil, öldürmeye harcanıyor. Türk
devletinin Kürdistan’da son yirmi yılda Kürt halkına
karşı yürüttüğü kirli savaşta yüzmilyarlarca
dolar harcandı. Salt bu para bile olumlu amaçlar için
harcansaydı, yalnız depreme karşı dayanıklı
konut sorunu değil, ülkenin sağlık, eğitim
ve bir dizi başka sorunu çözülürdü, halkın ekmek
ve iş sorunu çözülürdü. Ülke köşeyi dönerdi.
Ama kaynaklar yapmaya değil yıkmaya harcanıyor,
dışardan alınan yüzmilyarlarca borç da. Nitekim
söz konusu yüz milyar doları aşkın dev kaynaklar
Kürdistan’ı yakıp yıkmakta kullanıldı.
Dört bin köy yerle bir edildi, Kürdistan ekonomisi tam bir
çöküntüye uğratıldı. Halk evsiz, işsiz,
topraksız kaldı; 4 milyon insan göçtü.
Bu devlet halka düşman bir devlet. Beslediği bir
milyonluk ordu ve 250 binlik ikinci polis ordusu halka karşı
mevzilenmiş. Kendi ülkesini işgal ediyor.
Depremden sora bile, kurtarmaya değil, dövmeye, vurmaya,
ezmeye geliyor. Nitekim Bingöl’de, hala süregelen sert kış
koşullarında halka çadır ve battaniye dağıtılmadı,
valiliğin önüne gidip çadır isteyen, barışçı
protestoda bulunan halkın tepesine cop ve dipçik indi.
Panzerler kitlenin içine daldı, insanları ezdi.
Jandarmalar ve yüzleri maskeli özel timler tarafından
halka süngüler çevrildi, ateş edildi.
Bu ülkede bir banka soyguncuları, yani gansterler yüzlerini
gizliyor, bir de bu “Özel Timler...”
İşte bu devletin Kürtlere karşı gerçek
yüzü... Kara peçeli Ku Kluks Klan yüzü...
Bu devlet yalnız Kürt halkına değil, Türk
halkına da yabancı. Zorba, çağdışı.
Halkı bir düşman gibi gören bu anlayış,
ırkçılık ve militarizm, ülkeyi yönettikçe hem
Kürtler hem Türkler daha çok acı çekecekler demektir.
Depremde yakınlarını kaybeden insanlarımıza
başsağlığı, yaralananlara sağlık
diliyoruz. Bir bütün olarak Bingöllülerin acısını
paylaşıyoruz.
KürdistanSosyalist Partisi (PSK)
2 Mayıs 2003
|