Bir Kürt devleti olursa?.
Aşağıdaki soruları yönelten Erkan
Erdemir adlı okurumuz “Kuman (Kıpçak) uygurluğundan
bir Türk” olduğunu söylüyor. Olabilir..
Okurumuzun mektubundaki Türkçe yazım yanlışlarına
dokunmadık, onu olduğu gibi yayınladık.
Eğer kendisi gerçekten Orta Asya halklarından
biri olan “Kuman-Kıpçaklara”mensupsa bu doğaldır;
hatta Türkçesi oldukça iyi sayılır.. Kıpçakların
dili nasıl bir şey, onlarla Türkiye Türkleri birbirlerini
anlıyabilirler mi, ayrı bir konu. Ama görünen
o ki, okurumuz en azından Türkiye’de kalmış
ve okumuş… Kaldı ki bizzat Anadolu Türkleri arasında
da anadilini doğru dürüst kullananlar fazla değildir.
Keşke bizim dilimizi, Kürtçeyi yasaklamak için bu kadar
çaba göstereceklerine, kendi dillerini iyi öğrenmek
için biraz çaba harcasalardı… Her ne ise…
Okurumuzun mektubu şöyle:
“Kürt Devleti kurulursa eyer, o Devlet Türkiye ile komşu
ülke olacak.
Komşu ülkeniz toprak bütünlüğünü korumak istiyor.
Yeni oluşmuş bir Devlet olarak Türkiye ye
tutumunuz nasıl olacak?
Türkiye toprak vermemede kesinlikle kararlı.
Türkiyedeki Kürtler ne olacak?
Türkiyedeki Kürtleri Devletinize kabul edecekmisiniz?
Yada Türkiye ye savaşmı açacaksınız?
Bu sorular biraz hayalperez sorular. Ama cevaplanmasını
canı gönülden istiyorum. Gelişmelerin ne durumda
olduğunu bilmiyorum. Bildiğim tek şey varsa.
Kürdistan Devleti olmadığnı ve sadece hayallerde
yaşandığını biliyorum. Olsa bile
resmi değil. Bu hayallere hayalperez soru sormayı
uygun gördüm. Benide ilgilendiriyor. Oldu diyelim, devamı
ne olacak? Ben Kuman (Kıpçak) uygurluğundan olan
Türklerdenim. Türkiye ve Komşuları beni ilgilendiriyor.
Türkiye ile komşu olursanız komşuluk
vazifelerini yerine getirecekmisiniz?
Cevaplarsanız çok sevinirim.
Saygılar
Erkan”
Sayın Erdemir,
Öncelikle sorularınız, sizin dediğiniz gibi
hayalperestçe mi, yoksa başka bir şeyce mi, onu
bir yana bırakalım. İnternet dünyasında
bize gelen mektupların, en azından bir bölümünün,
gerçekte kimden, nasıl bir yerden geldiğini, neyi
amaçladığını bilemeyiz. Böylesine bir
“soru-cevap köşesi” için bu şart da değil.
Sorular önyargılı da olabilir.. Kimi durumda
kışkırtıcı, hatta tuzak olabilir..
Buna rağmen bizim anlayışımız onlara
sabırla, serinkanlılıkla cevap vermek. Çünkü
amacımız insanları aydınlatmak, görüşlerimizi
iletmek. Onlarla diyalog kurmak. Görüşlerimiz ise sorulara,
ya da onu soranın niyetine göre değişmiyor.
Bu cevaplar iyi niyetli okurların sorunları kavramasına,
bizi tanımasına yardımcı olabilir. Umarız
sizin için de yararlı olur.
Sorularınızın cevaplarına gelelim:
1- Şu anda, sizin de dediğiniz
gibi, resmi bir Kürt devleti yok. Ama gelecekte olur mu
olmaz mı, o da ayrı bir konu. Olmaması için
hiçbir neden yok. Çünkü Ortadoğu’da sayısı
40 milyona ulaşan bir Kürt halkı, daha doğrusu
Kürt ulusu ve onun binlerce yıldan beri üzerinde yaşadığı
Kürdistan adlı ülkesi var. Bu ulus ve bu ülke bölgedeki
dört devlet (Türkiye, İran, Irak, Suriye) arasında
parçalanmış durumda. Şu anda Türkiye sınırları
içindeki Kuzey Kürdistan’da ve Türkiye’nin diğer bölgelerinde
yaşıyan Kürt nüfusu ise 20 milyon dolayında,
hatta bunun üzerinde.
Kendi kaderlerini özgürce belirlemek, istiyorlarsa kendi
bağımsız devletlerini kurmak Kürtlerin de
hakkı. Dünyada nüfusu üç-beş milyonu, hatta milyonu
bile bulmayan bir dizi devlet varken 40 milyonluk bir ulus
neden devlet sahibi olmasın? Üstelik Türkiye, Kıbrıs
adasını işgal edip, parçalayıp orada
100 bin Türk için ayrı bir devlet kurmuşken ve
bunun uluslararası tanınması için bu kadar
cebelleşirken?..
Kürtler için böyle bir istek neden hayalperestlik olsun?..
2-Belli ki sizin kastınız şu anda Irak sınırları
içinde, yani Güney Kürdistan’daki oluşum. Evet, 1992
yılından beri orada Saddam rejiminin hükmü geçmiyor.
Kürtler bu parçada bir parlamento ve ulusal hükümet oluşturdular,
o günden beri de ülkelerini kendileri yönetiyorlar. Şu
anda ise, Saddam rejiminin ve Baas iktidarının
yıkımının ardından, federal ve
demokratik bir Irak istiyorlar. Eğer gerçekleşirse
Kürdistan’ın bu parçası da federasyonun bir sacayağı
olacak.
Böyle bir durumda, Türkiye nasıl Baas diktatörlüğü
altındaki Irak’la komşu olarak yaşadıysa,
Federal Irak’la da pekala yaşar, yaşamalı.
Irak halklarının nasıl bir siyasal yapıyı
tercih ettikleri kendi sorunlarıdır, Türkiye’nin
değil.
Eğer Irak parçalanır da kuzeyinde bağımsız
bir Kürt devleti kurulur diye düşünüyorsanız,
şu anda böyle bir durum yok. Varsayalım ki oldu,
neden olmasın? Türkiye bu komşuyla da pekala iyi
ilişkiler içinde yaşıyabilir. Bu tümüyle
Türkiye’nin tutumuna bağlı. Nitekim, Güneyli Kürt
liderler, sürekli olarak Türkiye ile iyi komşuluk istek
ve dileklerini dile getiriyorlar.
Arada şunu da belirtelim ki bu site Kuzeyli Kürtlerindir,
yani sorularınızın muhatabı asıl
olarak Güneyli Kürtlerdir.
3- “Türkiye toprak vermemekte
kararlı” diyorsunuz. Hiçbir devlet gönüllü olarak kimseye
toprak vermez, Türkiye de vermez, doğru. Osmanlı
da “topraklarını” gönüllü olarak vermedi; ama
Hıristiyanı ve Müslümanı ile kurtuluş
mücadelesi veren halklar Osmanlı’dan koptular. Eski
Osmanlı “mülkü” üzerinde onlarca devlet doğdu…
Söz konusu topraklar da gerçekte Osmanlı’nın değil,
o halklarındı.
Kürtler de zaten kimsenin toprağını istemiyorlar.
Bizim kendi ülkemiz var. Biz kendi topraklarımız
üzerinde özgür yaşamak istiyoruz.
4- “Türkiye’deki Kürtler ne olacak?”
diyorsunuz. Türkiye’deki Kürtlerın Güney Kürdistan’a
veya başka bir yere gitmesine gerek yok. Onların
böyle bir istekleri de yok. (Nasıl ki kimse Türklerin
de Orta Asya’ya dönmelerini istemiyor; üstelik orası
onların anayurdu iken…) Kürtler kendi ülkelerinde,
Kuzey Kürdistan’da ve şu anda Türkiye sınırları
içinde bulundukları her yerde, ama özgür yaşamak
istiyorlar.
Bunun için Kürt sorunu uygarca ve adil biçimde çözülmeli.
Tüm dünyada benzer sorunlar nasıl çözülmüşse.
Bu çözüm örneğin bir federasyon ya da konfederasyon
biçiminde olabilir. Dünyada bunun çok örneği var. İsviçre,
Belçika, Kanada, Rusya Federasyonu ve daha onlarca ülke…
İki halk eşitlik temelinde ortak bir devlet kurarlar.
Şimdiki “üniter devlet” denen garabet, faşizan
yapı sona erer, çağdaş bir sistem kurulur,
Türkiye barışa ve demokrasiye kavuşur, hızla
gelişir.
Aklın yolu budur. Biz, Kürdistan Sosyalist Partililer
yıllardır böyle bir çözüm istiyoruz. Bu olursa,
inanıyoruz ki Kürt halkının büyük çoğunluğu
birliği seçecektir; böylece Türkiye “parçalanmış”
olmaz.. Kürt sorunu da çözülmüş olur ve Türkiye bakımından
gündemden kalkar.
Bu olmazsa, Kürtlerin ayrılmayı düşünmeleri
ve istemeleri kadar doğal bir şey yok. Bana hak
ve özgürlük tanımayanlarla, eşitliğe razı
olmayanlarla neden bir arada yaşayayım?
Ayrılma ise ya iyilikle olur (Çekler ve Slovaklar
böyle ayrıldılar), ya da zorla, kavga dövüşle
(Yugoslavya böyle parçalandı). Her iki olay da tazedir…
5- “Türkiye’ye savaş mı
açacaksınız?” diyorsunuz. Kürt halkı savaş
değil, özgürlük istiyor. Dolayısiyle, barış
olup olmaması Türkiye’yi yönetenlerin tutumuna bağlı.
Türk yönetimi bugüne kadar Kürt sorunu konusunda yanlış,
çağdışı bir politika izledi. Kürtlere
hiçbir hak tanımadı ve onların özgürlük istemini
zorla bastırmaya çalıştı. Bu nedenle
ülke barış yüzü görmedi.
Türkiye açısından Kürt sorunu bir dış
tehdit değil, kendi sınırlarının
içindeki önemli, hatta en önemli sorun. Aslında Kürtlerin
hakları tanınırsa her iki halk barış
içinde bir arada yaşar.
Sayın “Kuman-Kıpçak” okurumuz, siz koca bir halkın
özgürlüğüne, haklarına karşı mısınız?
Siz Kürtlerin de herkes gibi özgür olmasını istemez
misiniz? Birisi bize yapılanları size yapsa, ülkenize
el koyup “burası benim toprağım!” dese, yeraltı-yerüstü
ürünlerinizi talan edip götürse, sizi yoksul bıraksa,
dilinizi kültürünüzü, hatta adınızı bile
yasaklasa, “sen Kuman-Kıpçak değil, Russun, japonsun,
Çinlisin!” dese, tepki gösterdiğiniz, özgürlük istediğiniz
zaman da dövse, hapsetse, öldürse iyi olur muydu? Bu durumu
kabul eder miydiniz?..
İnanıyoruz ki hiçbir onurlu ve iyi yürekli insan,
doğrudan kendisine yapılmasa bile, böyle bir haksızlığı
onaylamaz.
Bizden de selamlar ve iyi dileklerle…